Bugün sizler için Yüksek Mimar Olcay Tanberken ile sohbet havasında bir röportaj gerçekleştirdik. Kendi mesleki hayatından ve Ekip Yöneticiliği yaptığı işinin dil gereksinimi ile çevirmen ihtiyacı üzerine görüştük. Aynı zamanda tiyatroculuk yapan ve boş zamanlarını da DJ olarak değerlendiren Olcay Bey ile sohbetimizi bilginize ve ilginize sunarız.
– Merhaba Olcay Bey, öncelikle öğle aranızı bizim için ayırdığınız için teşekkür ederiz. Arkadaşlarımızın sizi tanıması için biraz kendinizden bahseder misiniz?
  • Zonguldak doğumluyum. İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Bölümü mezunuyum, yüksek lisansımı da yine aynı üniversitede tamamladım. Mezuniyetimin ardından profesyonel hayatım aralıksız devam ediyor. Mesleğimin dışında da hareketli bir yaşamım var; DJ’lik, tiyatro, seslendirme ve bir süre önce ara verdiğim radyo programım… Tabii blog yazarlığı, seyahat tutkum ve fotoğraf çekmeyi saymıyorum bile:) Tiyatro demişken, okurlarınız arasında sanatseverler varsa şu aralar Asmalı Sahne’de Çarşamba akşamları “Godot’yu Beklerken’i Beklerken” adlı eğlenceli ve aslında bir açıdan da dramatik bir oyunumuz var, bekleriz.
– Elbette ki Çeviri Blog ekibi olarak tiyatroyu çok sever takip ederiz. Bu teklifinizi geri çeviremeyiz. Peki, Diller konusuna girmeden önce; Mimar ve İç Mimar diye iki farklı bölüm olduğunu biliyorum, bir de Proje Mimarı ve Saha Mimarı diye ayrılıyorlar. Bilmeyenleri bilgilendirmek adına bunlar hakkında bizi aydınlatır mısınız?
  • 90’ların ikinci yarısına kadar çoğu okulda İç Mimarlık diye bir bölüm yoktu aslında, Mimarlık bir bütündür. Bir yapıyı içiyle dışıyla birlikte tasarlarsın. Ancak zaman içinde trendlerin de değişmesi ve dekorasyonun hayatımızdaki yerinin artmaya başlaması ile böyle bir ihtiyaç doğdu ve bazı mimarlar yapının kendisini tasarlamak yerine iç tasarımını yapmayı tercih etti, ediyor. Formasyon olarak birbirinden ayrı bölümler. Ancak şu var ki bir iç mimarın en az mimar kadar yapıya ve bileşenlerine hakim olması gerekiyor, yoksa basit bir dekorasyoncu olur çıkarsınız. Bana sorarsanız varlıklı bir çevrem ve hazır müşterilerim olsaydı yine de yalnızca iç mimari yapmazdım, bu bir tercih meselesi. Proje mimarı genelde normal ofis ortamında ya da şantiyelerin dizayn ofislerinde çalışan mimarlar olup Saha mimarı olanlarsa uygulamacılardır ve şantiyelerde bulunurlar. Bir mimarın kariyerinde hem ofis hem de şantiye deneyiminin olması ise en idealidir.

 – Mimar dil bilmeli midir? Eğitim aldığınız üniversitede hazırlık okudunuz mu?
  • Mimarlar, mühendisliklerde olduğu gibi dünyayı ve gelişmeleri mutlaka yakından takip etmelidir, ayrıca uluslararası müşterileri her zaman çıkabilir. Bu bakımdan dil önemlidir. Anadolu lisesi mezunu olduğumdan şanslıydım, şansım üniversitede de devam etti, eğitim programım %30 İngilizce idi. Bir dönem İtalyancaya merak saldım ve ilk kuru tamamladım, yine devam etmek istiyorum.
– Gezi bloğunuzu da takip ediyorum fotoğraflarınızdan gördüğüm kadarıyla birçok ülke görmüşlüğünüz var. Dillere olan ilginizi de öğrendikten sonra sormadan duramayacağım bir soru: Sizce Türkiye inşaat piyasasında Türkçeden sonra gelen en baskın dil hangisi?
  • Birçok kurumsal firma projelerini Türkçe dışında ayrıca İngilizce hazırlatmaya başladı, bu yüzden İngilizce bence bu sorunun tek yanıtı. Ancak Rusçayı da yabana atmamak lazım, hala Rusya’da çok iş yapan Türk şirketleri var.
 – Peki, bu alanlarda teknik çalışanların dil açığını kapatmak için alınan üniversite eğitimi yetiyor mu yoksa dışarıdan destek almanız gerekiyor mu?
  • Ben ilave desteğe ihtiyaç duymadım ancak farklı üniversite ve eğitim programlarını bitirmek yetmeyebilir. İnsan her yaşta ve ortamda kendini eğitebilir, yeter ki istesin.
 – Çalıştığınız şirkette Tercümanınız var mı? Tercümanınızın inşaat ve mimari alanda yetileri neler biraz bahseder misiniz? 
  • Evet, çok başarılı bir çevirmenimiz mevcut. Ağırlıklı olarak İngilizce çeviriyor işlerimizden ötürü ama birkaç dil daha bildiğini biliyorum. Kendini sürekli geliştiren, eğitimi seven, disiplinli ve çalışkan bir arkadaşımız. Bizim sektörü sonuçta okulunda öğrenmedi, ancak şu an inşaat ve mimari hakkında pek çok konuda fikir sahibi ve bunu kendi azmiyle başardı. Şartnamelerden sözleşmelere mühendislik alanında gayet başarılı olduğunu düşünüyoruz.
 – Yıllardır bu işin içinde olduğunuzu göz önünde bulundurursak; Mimari sektörde tercümanların yeri nedir? Şirketlerde gerektiğinde çevirileri kimler yapar? Çeviri zaman ve kalite gerektiren bir şey, sizce yani her şirkette bir Çevirmen olmalı mıdır?
  • Çevirmenlere bence günümüzde tüm sektörlerde yer verilmeli, dünya hızla ilerliyor ve internet ile birlikte sınırlar aşıldı; kaybedecek zamanımız yok. Elbette her çalışanın da dil bilgisi olması önemli ancak profesyonel çeviri konusunda şirket içi çalışana sahip olmak çok önemli.
 – Mimari sektör sizce bir çevirmenden ne bekler? Örneğin, nelerin başka bir dile çevrilmesi gerekmektedir; yani çeviri hususunda nasıl bir desteğe ihtiyacınız var?
  • Özellikle kendi büronuz ve tasarımı size ait projeleriniz varsa bunu herkese duyurmak ve kendinizi dünyaya tanıtmak istersiniz. Mimarlık böyle bir şey; ne kadar çok kişiye ulaşırsanız o kadar mutlu olursunuz, bu açıdan bir web sitenizin birden fazla dilde olması ve uluslararası olarak pek çok farklı millete ulaşabiliyor olması heyecan verici olurdu.

Olcay Bey bizimle paylaştığınız bilgiler için çok teşekkür ederiz. Yeni mezun çevirmenlerin mimari ve inşaat alanlarına yönelmesini ve her gecen gün kendilerini geliştirmesini temenni ederiz. Ayrıca sahnede elbette ki sizi izlemek isteriz. Tekrar görüşmek üzere. :)

Not: “Godot’yu Beklerken’i Beklerken” adlı oyun için adresime gönderdiği davetiye sebebiyle Olcay Tanberken`e şükranlarımı sunarım. 

Teşekkürler.

 

Tags: