Ümit Yakup Dural’dan ipin ucunu kaybetmeden önce mutlaka okumamız gereken bir yazı. Çevirmenlerin çalışma şartlarını o kadar güzel özetlemiş ki, her satırında kendimden bir şeyler buldum. Oturduğu yerden para kazanıyor diye suçlanan bizlerin bir gününü bunu diyen herkes yaşamalı. Bir ara daha oğullarım olmadan önce sabah 6-gece 2 bir masanın başında yaşıyordum. Yazıdan bir alıntı ” Siz değerli meslektaşlarıma önerim; evimizin bir odasını ofisimiz haline getirelim ve işe gider gibi giyinip odamıza mesai başlangıcı olarak belirleyebileceğimiz bir saatte girelim. Ofisimizden öğlen yemek vakti olarak alıştığımız zamana kadar çalışalım ve odamızdan ancak öğlen yemeği için çıkalım. Ofisimiz olarak düzenlediğimiz odamızda asla yemek yemeyelim ve iş dışında başka bir unsuru hatırlatacak eşyalarımızı bulundurmayalım. Yemek molamız bittiğinde tekrar ofisimize girelim ve mesaimiz bitene kadar çalışalım, yapmamız gereken çeviri yoksa mesleki diğer çalışmalarımıza zaman verelim. Göreceksiniz ki biz çevirmenler kendimize uygun mesleki çalışma koşullarını düzenleyip daha sağlıklı ve kaliteli yaşam sürdüğümüzde, çeviri hizmeti verdiğimiz çeviri işletmeleri ve diğer müşterilerimizin de kalitesi yükselecektir.” Bunu uygulamasam muhtemelen o masanın başında kalacaktım bir gün. Çünkü işler hep acildir, işler hiç bitmez. Elif Hanım’ın Çalıştay’da dediği gibi tüm çevirilere daha başlarken bile müşterilerin dediği” Zaten geç kaldık”. Lütfen önce değerli olanın bizler olduğunu unutmayalım.
http://mt.org.tr/yayinlar/çevirmenin-ölümü.html
Sevgili Kremis,
Çeviriye ve çevirmenlerin ortaya koyduğu emeğe bu denli sahip çıkan, yüreğini ortaya koyan siz kıymetli hocamızın beğenisini kazanmak nacizane şahsımı son derece onurlu ve mutlu kılmıştır. Her zamanki nezaketiniz ve size çok yakışan eşsiz zerafetiniz için teşekkür eder, saygılarımı arz ederim.
Ümit Yakup Dural
Medikal Çevirmen