1. Çeviri alanında verilen akademik eğitimi kısaca anlatmanız, artı ve eksileriyle değerlendirmeniz mümkün mü?
Çeviri alanındaki eğitimin artıları:
– Sınırlı sayıda akademisyenin, tamamen amatör ruhla da olsa, iyi niyetli ve özverili yaklaşımlarıyla eğitimi sürdürme çabaları ve geniş tabanlı yaklaşımları olarak sıralayabilirim.
Eksilerini ise:
– Çoğunlukla teoriye dayalı, pratikle çok az iç içe olan veya hiç uygulamada bulunmamış öğretim elemanlarının çokluğu.
– Rastgele yapılanma, her üniversite bünyesinde bir birinin kopyası bölümler, piyasa gereklerinden oldukça uzak yaklaşım.
– Standartsızlık, keyfiyet her işi aynı mantıkla ele alma.
– Dil yetisinin bireyin keyfi kararına bırakılması, özellikle bireyler bilinç yetersizliği ve algı olgunlaşmasına sahip değilse büyük sıkıntı yaratabiliyor ve bununla kalmayıp kaliteyi düşürüyor.
2. Çeviribilim/ Mütercim Tercümanlık Bölümleri kuruluş yılı açısından henüz çok genç olmasına rağmen başarılı öğrenciler yetişiyor. Daha da ileriye götürmek için ders olarak ele alınmasını tavsiye ettiğiniz konular var mı?
Bilinçli, algısı açık eğitilmeye müsait adaylara yol göstermek adına bireysel koçluk, alışıldık ders müfredatı yerine özel uygulama yöntemleri önerilebilir. Tek bir üniversiteye ve yönteme bağımlılık kırılmalı. Daha interaktif ve piyasayla iç içelik artırılmalı. Dernekler, toplumsal kuruluşlarla görüş alışverişi, sorun ve çözüm odaklı yaklaşım gerekli. Çeviri, kendi içerisinde çoklu ayrışmaya gitmek durumunda ve çevirmenler de bu ayrışma öngörüsü ve hazırlıklı olmak adına şimdiden altyapı çalışmalarına yönelik eğitilmeliler.
3. Öğrencilik hayatlarını daha etkin hale getirmek ve kendilerini mesleğe hazırlamak için öğrencilere neler tavsiye edersiniz?
Kabuklarından çıkmalarını, önce kendi sınırlarını keşfetmelerini, aktif girişimler, okumak, araştırmak, sorgulamak. Bunlarla da kalmayıp diğer üniversiteden arkadaşları, hocaları ve gerçek tecrübeli çevirmenlerle sık sık bir araya gelip, görüş, tecrübe ve bilgi alışverişi yapmalarını öneririm.
4. Bir akademisyen gözüyle çeviri öğrencilerinin hangi konuda eksiklikleri var? Bu eksiklikleri nasıl giderebilirler?
Okuma, -dilsel açıdan- bireysel özgüveni ve kendi bakış açısını edinip olgunlaştırabilmek. Liseli alışkanlıklarından kurtulmak, bireyselleşmek; ancak soyut bir bireysellik değil kastedilen. Daha çok diğerinin kopyası olmamak, hep birileri veya bir şeylere benzememek, özgün olmak tam anlamıyla. Bunlar öğrencilerin yapması gerekenlerin başında sayılabilir. Ayrıca her türlü fikirlerini, çekince ve
sorularını doğrudan söyleme cesaretini de göstermeliler. Genelde çeviri bölümü öğrencilerini her bakımdan çok pasif buluyorum. Bundan kurtulmalılar, dışarıya bu izlenimi vermekte çok doğru değil.
5. “Çevirmen” olmayı hedefleyen bir öğrencinin dil yeteneğinin yanında sizce hangi özelliklere sahip olması gerekmektedir?
Çevresindeki yazılı ve sözlü her türlü çeviri etkinliğine karşı duyarlı, algılarını beslemek ve geliştirmek için araştırmacı, atılmayı düşündüğü alanın her dilde alt yapısı, derinleme terminolojisi ve ‘Know How’ a sahip olmalıdır.
6. Ülkemizde çevirmenin yerini nerede görüyorsunuz? Sizce hak ettiği yerde mi veya bunun için neler yapılabilir?
Ne yazık ki ülkemizde çevirmenler hâlâ arka planda. Zira dil bilen herkes çevirmenliğe soyunduğu sürece bunun değişmesi de mümkün değildir. Her şey maddi yönü baz alınarak değerlendiriliyor, ilk günden gelire odaklanılmamalı, çevirmenin kendi kalite anlayışı olmalı, ancak bu anlayış her şeyin üstünde olmamalı.
7. Önerileriniz/Eklemek İstedikleriniz
Üniversiteleri belli ekollerin kalesi durumuna getirmek yerine ortak akıl, ortak amaç, ortak yaklaşımı artırmak; sivriliklerin verdiği zararı görmek. Kaliteyi sözde değil özde de oluşturmak adına, daha fazla kimliklerin arkasına saklanmamak. Üniversite sadece öğrenciyi değil, onların istihdam edilebileceği yerleri eğitmeyi ya da en azından bilgilendirme ve bilinçlendirmeyi de müfredatına almalı. Bizde toplumsal bilinç yerlerde süründüğünden, çeviri ve çevirmene duyarlılık artırılmalı. Bunu da en sağlıklı şekilde, o alana hizmet eden bölümler sağlayabilirler. Çeviri bölümlerine öğrenciler bir tür güzel sanatlara seçilen öğrenciler gibi elenerek alınmalı. Sadece has bel kader puanı tutuyor diye gelen öğrencilerden çevirmen yetiştirilmez. Öğrencinin dile yatkınlığı, okuma, araştırmaya eğilimin ötesinde alışkın olması ve sorgulayıcı biryapıya sahip olması gerekiyor. Çeviri bürolarında çalışacaklar iki yıllık Meslek Yüksek Okulu bünyesinde yetiştirilmeli, uzman çevirmenler ise üniversitelerde.
Yazar Hakkında:
Yrd. Doç. Dr. A. Nursen Durdağı
Öğrenimini Köln ve İstanbul’da tamamlamıştır. Lisans eğitimini ve doktorasını İstanbul Üniversitesi’nde, yüksek lisansını Marmara Üniversitesi’ndeyapmıştır. 20 yıl önce Marmara Üniversitesi’nde akademik hayatına adım atmıştır ve 5 yıldır da Sakarya’da devam etmektedir.
Çeviri Kitabı
Bölüm: Akademisyen Gözünden Çeviri ve Çevirmenlik