Dünyanın Hâlen Konuşulan En Kadim Dilleri
Önemli Not: Yazımıza başlamadan önce buradaki dillerin seçimiyle ilgili bir açıklamanın uygun olacağını düşünüyoruz. İnsanlığın başlangıcından beri binlerce dil konuşuluyor. Buradaki listede amacımız halen konuşulan birçok eski dil içerisinden 5 tanesini sizlere tanıtmaktır. Birçok dilin buraya eklenebileceği bilinmektedir ve okuyucunun yazıyı bu kıstas üzerinden değerlendirmesi rica edilmektedir.
Dünya üzerinde çağlar boyunca binlerce dil konuşulmuş ve binlercesi geçerliliğini yitirmiştir. İlk insandan itibaren kaç dilin konuşulduğunu veya en eskisinin hangisi olduğunu insanlık hiçbir zaman öğrenemeyecek fakat bununla ilgili belli kaynaklara dayanarak bazı tahminler yapılabilir. Dünyada konuşulan dillerin yaklaşık yüzde altmışlık kısmını Afrika ve Asya dilleri oluşturmaktadır. Bilindiği üzere Afrika dillerinin çok büyük bir çoğunluğu günümüzde dahi yazıya geçmemiştir. Gelmiş geçmiş tüm dillerin toplamına bakılırsa çok azı yazılı hale gelmiş ve dünya sahnesinde izi kalmıştır. Günümüz itibariyle en az elli bin konuşmacıya sahip dil sayısı yirmi üçtür! Dünyadaki toplam yaşayan dil sayısı 7,097 dildir. Dil ailesi olarak en fazla konuşmacıya sahip olan -diğer dil ailelerine göre çok daha az dile sahip olsa da- 439 dille Hint-Avrupa dil ailesidir. En fazla yaşayan dile sahip olan ülke ise 840 adet dille, yeterince küçük bir ada ülkesi olan Papua Yeni Gine’dir. Üzerinde yalnız tek bir dilin konuşulduğu ülke ise Kuzey Kore’dir. Tüm bu bilgiler oldukça aydınlatıcı ve bir o kadar da ilgi çekici olsa da insanoğlu hiçbir vakit ilk atasının hangi dilde konuştuğunu öğrenemeyecektir. Fakat tahmin etmekten kimse bizi alıkoymuyor!
ÇİNCE – 中文
Yazılı diller içerisinde en eskilerinden bir tanesine sahip olan Çincenin ilk yazılı metinleri milattan önce 1123 yılına ait kaplumbağa kabukları üzerine yazılmış şekilde bulunmuştur. En azından yaklaşık üç bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu kesindir. Fakat bu tarihin altı bin yıl öncesine uzandığı düşünülmektedir. Tarih içerisinde birçok yenilik görmüş, yazı sistemi politik ve linguistik etkenlerle birçok kez değişikliğe uğramıştır. Çince, tek bir dilin adı olmaktan çok birçok dilin ortak adlandırılmasıdır. Modern dünyada Çince deyince akla gelen dil Çincenin bir lehçesi olan Mandarin’dir. Mandarin haricinde Jin, Wu, Huizhou, Gan, Xiang, Min, Yue gibi diyalektleri de vardır. Çin, Tayvan ve Tibet dahil olmak üzere 35 ülkede konuşulan Çince dünyada en fazla konuşmacıya -1,299,877,520 kişi- sahip dildir.
ARAPÇA – العربية
Aslında şu anda dünya üzerinde taşıyıcıları en fazla olan dillerden birçoğunun alfabeleri semitik bir toplum olan Fenikelilere dayanmaktadır. Fenike Alfabesi’nden İbranî, Nebatî, Aramî ve Grek alfabeleri devşirilmiştir. Grekçe üzerinden ise bilindiği üzere Kiril ve Romen alfabeleri ortaya çıkmıştır. Arapça da Aramcadan etkilenmiş bir alfabe olan Nebatî Alfabesi aracılığıyla yazılı sürecine başlamıştır. Kaynaklarda Arapların dolayısıyla da Arapçanın varlığını kanıtlayan ilk yazılı belge MÖ. 853 yılına ait bir Asur metnidir. Metinde kabile liderlerinin isimleri sıralanmaktadır. Fakat en açık şekilde içerisinde Arapça ticaret ile alakalı kelimeler bulunan metin MÖ. 2 yüzyılda Nebatî dönemine aittir. Dünya üzerinde 4. en fazla konuşmacıya sahip dil olan Arapça Körfez, Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika başta olmak üzere 58 ülkede konuşulmaktadır. Arapça bu bölgelerde konuşulan lehçelerin ortak adıdır. Lehçeler bazı durumlarda birbirleri arasında büyük farklılıklar göstermektedir. Mağrip Arapçası ve Körfez Arapçası arasında bazı hallerde çok büyük farklar vardır. 21. yüzyıla kadar yaşamış antik bir dilin hiç değişmeden aynı şekilde kalmış olmasını düşünmek birçok açıdan bir ütopyadır.
*Necmeddin Okyay, Celi Sülüs Besmele
İBRANİCE – עברית / ARAMCA – ܐܪܡܝܐ
Dünyada bir dinle tamamıyla özdeşleşmiş ve o dilin metinleri görüldüğü vakit ilk olarak bir dinin akla geldiği nadir dillerden bir tanesi İbranicedir. Fenikece ve diğer semitik dillerle bağlantılıdır. İbranice en eski metnin MÖ. 3000 yıllarına dayandığı düşünülmektedir. İbranice tarih boyunca dini törenlerde ve ayinlerde kullanılmış bir dildir. Ancak 19. yüzyılda tekrar konuşma diline döndürülmüştür.
İsa’nın doğduğu zaman aralığında İbranice var olmasına rağmen, sadece dini törenlerde kullanılan bir dildi. O dönemde İbranicenin yerine konuşma dili olarak yine Sami dil ailesine mensup bir dil olan Aramca vardı.
Aramca ise İsa’nın anadili ve İncil’in yazıldığı ilk dillerden biri olsa da günümüzde yok olma tehlikesi devam eden dillerden biri. Ülkemizde ve Suriye’de konuşulan Süryanice ise Aramcanın kuzey kolu. Öte yandan İbranice, Yahudilerin 19. yüzyıl sonrası Filistin’e geri dönme çabalarıyla konuşma dili haline gelmiş bir dil. Yidiş, Rusça, Almanca, İspanyolca ve diğer dilleri konuşan Yahudiler, İbraniceyi kendi çabalarıyla tekrar bir konuşma dili haline getirmişlerdir. Şu anda ise İsrail’in resmi dilidir.
*Aramca bir metin
LİTVANCA – Lietuvių kalba
Baltık dilleri her zaman için Hint-Avrupa dillerini çalışan dilbilimcilerin ilgisini çekmiştir. Bu diller oldukça içlerine kapalı olmaları ve Hint-Avrupa dilleri içerisinde en arkaik yapıları içermeleriyle bilinirler. Litvancanın yazıya geçişi diğer Avrupa dillerine nispeten çok geç bir vakitte gerçekleşmiştir. Litvanca ilk metinler, 1525 yılında yapılan Ave Maria çevirileridir. Bunun öncesinde sözlü bir dil olarak süregelmiştir. Letonca ve Litvanca arasındaki ayrılma yaklaşık 8. yüzyılda başlamış ve iki dil de Slav ve Germen dillerinden kelime dağarcığı açısından etkilenmişlerdir. Litvancanın en önemli özelliği Hint-Avrupa dilleri içerisinde proto dile en yakın dil olmasıdır. Baltık dilleri bazı araştırmacılar tarafından Slav dilleri ile aynı aile içerisine konulsa da tartışmalar devam etmektedir.
“Hint-Avrupalıların nasıl konuştuğunu duymak isteyen birisi gelip Litvan bir köylüyü dinlemelidir.” – Antoine Meillet
YUNANCA – Ελληνική Γλώσσα
Yunanca veya Grekçe hiç şüphesiz bugünkü Avrupa medeniyetinin ilk temellerinin atıldığı metinlere ve tarihe sahip olan dildir. Avrupa medeniyeti tarafından kadim bir miras olarak görülen Yunanca en başta Roma olmak üzere Slav dillerini, Germen dillerini, Arapçayı ve pek tabii olarak Türkçeyi etkilemiştir. Yunan Alfabesi zikredilen bazı dillerin alfabelerinin de oluşmasına katkı sağlamıştır. Alfabenin esası ise bir tüccar halk olan Fenikelilerin alfabesine dayanmaktadır. Doğudan gelen bu alfabe akımı Latin ve Kiril alfabelerini doğurmuştur. Filistin’den çıkan bir kıvılcım İzlanda ve Sibirya’nın dondurucu topraklarına kadar varmıştır.
Yunanca, Hint-Avrupa dilleri içerisinde en uzun ve en iyi belgelendirilmiş dil sayılabilir. Günümüzden itibaren 34 asır boyunca bu dilin izlerini sürmek mümkündür. Belirtmek gerekir ki Eski Grekçe şu an konuşulan Yunancadan gerek fonetik gerekse morfolojik açıdan bir hayli farklıdır. Birinci Dünya Savaşı sonrası Bizans’ta kullanılan dil canlandırılmaya çalışılmışsa da işlemediği görülerek vazgeçilmiştir. Kıbrıs, Girit, Yunan Adaları, Yunanistan, dünyanın çeşitli köşeleri ve Türkiye’de 13,116,360 kişi tarafından konuşulmaktadır. Yunanca aynı zamanda Hristiyanlığın iki büyük dilinden biridir. Ortodoks kiliselerinin literatürüne etkisi tartışılmazdır.
*Celsus Kütüphanesi, Efes/İzmir
Başlangıçta da bahsedildiği üzere dünya üzerinde günümüze kadar kaç dil konuşulduğu bilinmemektedir. Bunların büyük çoğunluğu yazılı dahi değildir. Her gün bazı diller kaybolmakta ve tarihe gömülmektedir. Belki de en acı olanı ise hiçbir kayıt altına alınmamış ve alınamamış dillerin olmasıdır. Bu dillerin yok olması demek onları konuşanların fikirlerinin, tahayyüllerinin ve hislerinin de yok olması demektir. Brezilya’da ve Papua Yeni Gine’de hâlâ literatüre geçmemiş, bırakın yazıyı, modern dünyanın adını dahi bilmediği diller mevcuttur. Bizlerin en büyük ödevlerinden birinin bu dilleri kaydetmek, bu diller üzerinde çalışmak olduğunu düşünmekteyim. Ne kadar çok filoloji bilirsek o kadar çok birbirimizi anlayamaya muktedir olacağız.
Merakla ve şevkle kalınız!
Kaynakça: