Çevirmen olmak isteyen herkesin hayalidir: Kapı çalar, postacı yayınevinden heyecanla beklediğiniz o kitabı getirir ve bir kitabın üzerinde, “çevirmen” olarak adınız yazmaktadır. Okuduğunuz her kitapta, gördüğünüz her kelime oyununda, rastladığınız her “çevirmen notu” ibaresinde o rüya biraz daha yakınlaşır. Sonunda belki kendi çabanız, emeğiniz, belki biraz da şansın yardımı ile ilk kitap çevirisi işi alırsınız. İşte o anda en iyisini yapabilmek adına “bir bilene danışmak” istersiniz. Çeviri Blog, sosyal medya sayfasında da geçtiğimiz hafta içinde heyecanlı bir genç çevirmen, çevireceği ilk kitap için titizlenerek, daha önce başarı ile kitap çevirmiş meslektaşlarından kendisine yol göstermelerini istedi. Biz de, bu konuda yapılan yorumları sizin için derledik. Dileriz ki, bu tavsiyeler kitap çevirisi yapmak isteyen çevirmen adaylarına ışık tutar:
- Bol bol kitap okunmalıdır.
- Kitap çevirisi diğer çeviri alanlarından daha fazla incelik ve uğraş gerektirir. Bunun için zihni sürekli çeviriye vermek dikkat dağınıklığını engellemek için yüksek derecede konsantrasyon yeteneği olmalıdır ve geliştirilmelidir.
- Kitap çevirmenliği uzun solukludur örneğin romanın bir sayfası üzerinde haftalarca hatta aylarca çalışmak gerekir bu yüzden çabucak sıkılmamanız önemlidir.
- Edebiyatın, sanatın, kültürün inceliklerini herkesten daha çok bilmelidir.
- Türkçeyi en güzel şekilde kullanmalıdır.
- Kelimelerin gücü keşfedilmelidir.
- Her yayınevinin takip ettiği yazım kılavuzu vardır. Bu kılavuzu mutlaka edinmelidir ve temel almalıdır.
- Sözcüklerin birinci anlamı, yan anlamları, mecaz anlamları öğrenilmelidir.
- Herhangi bir yayınevi ile iletişime geçerken ne istediğinizi, neler yapabileceğinizi önceden belirlemek gerekir. Örneğin “Ben İngilizceden Türkçeye edebiyat kitapları çevirmek istiyorum.” deyin.
- Hangi yayınevi polisiye kitaplar basıyor? Hangi yazarların hangi kitapları basılmış? Araştırın.
- Yayınevleri ile ilk temasınızda sağlıklı iletişim kurarsanız çevirinizden duyacağınız memnuniyet o denli artar. Memnuniyet ve başarı doğru orantılıdır.
- Bu durum kitap editörünüz için de geçerlidir, iletişim halinde olun.
- Kesin çalışma saatleri belirlenmelidir.
- Kitabı baştan sona okuyabilirsiniz. Eğer çeviri acilse ve en kısa zamanda basılması gerekiyorsa en azından ilk bölümü okuyup bitirmeniz yarar sağlar.
- Meraklı olmak bol bol araştırma yapmak, insan doğasını bilmek, empati kurma yeteneği, biraz hayal gücü, biraz da duyguların açığa vurumu, kelimelerin cümlelere dökerken nasıl yansıtıldığı ve ince düşünmek önemlidir.
Sizler için Arzu Altınanıt, Özden Özberber, Sabri Gürses’in kitap çevirmenliği yapmak isteyenlere Çeviri Blog sosyal medya sayfasında verdikleri tavsiyeleri derledik. Yazımıza son verirken, sözü değerli kitap çevirmenlerimize bırakıyoruz.
Arzu Altınanıt:
”Klasik eser olarak Herman Melville’in Veranda Öyküleri’ni çevirmiştim; şimdi de Jane Eyre çevirisi yapıyorum. Klasik eser, diğer edebi çevirilerden gerçekten biraz farklı. Dili çok satanlara göre öylesi farklı ki normal bir kitapta günde ortalama 20-25 sayfa çeviri yaparken klasiklerde 8 sayfayı gördüğüm gün sayısı az oluyor. Kelimeler bile sözlük anlamlarının dışına çıkabiliyor, cümle yapıları uzun ve karmaşık. Diğer konu eserin yazıldığı yıllarda o ülkenin siyasal, sosyal yapısını, edebi sanatlarını iyi bilemeniz gerek. İnternette her şey var, okur öğrenirim yeterli bir yaklaşım değil, öncelikle onu yakalamanız gerekiyor. Diğer yazarların eserlerine, İncil’e fazlasıyla gönderme olabiliyor, bunu yakalamak için onun eğitimini almış olmak bir avantaj oluyor. Diğer bir nokta eser hakkında ciddi bir ön çalışma yapmak şart. Neden yazılmış, önemi neymiş, neden bir klasik olarak sivrilmiş ve günümüze kadar gelmiş gibi noktalar çok önemli. Çünkü bunlar eserde mesajlar halinde karşımız çıkıyor. Bir köpeğin adı bile sembol olabiliyor. Eseri önceden okumak kişiye kalmış bence. Ben okumadan daha verimli çalışanlardanım, siz için tam tersi geçerli olabilir. Bana göre özellikle aynı eserin çevirisini okumak hataya bile neden olabilir. O yüzden ben hiç taraftar değilim. Orijinal metinlere bakmak daha doğru olacaktır diye düşünüyorum. Böylelikle yazarın tarzı, dönemi hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Bir de ödeme için çeviri teslim sonrası mı yoksa baskı sonrası mı diye kontrol edin. Baskı sonrası ödemeyi kabul etmeyin. Süre bir seneye kadar çıkabilir çünkü.”
Özden Özberber:
”Kitabı çevirirken kendinize “gerçekçi” bir süre koyun, günde 20 sayfalık süreler hepimizin hayali olan ancak tamamen ütopik sayılardır. Zaten yazarın diline alışmaya başladıkça ve keyfi durumunuza göre bu sayfalar artabilir.
Günde 5 sayfa ile başlamanızı öneririm, başlarda yazarın diline alışmanız biraz sürecektir, bunun motivasyonunuzu düşürmesine izin vermeyin. Çevirmen – hele ki edebi çevirmen – bukalemun olmayı bilmelidir ve yazarın diline alışmayı becerebilmelidir. Her 5 sayfalık çeviriniz sonrasında bir kahve-çay koyun, ve sesli bir biçimde çevirinizi okuyun, o sırada yazarken fark etmediğiniz cümle düşüklükleri ve “ben ne saçmalamışım burda yahu?” gibi durumları fark edersiniz. Yazım yanlışlarınız için anlık olarak Word uyarıda bulunur zaten.
Elbette kitap bitince üzerinden geçmeniz şart. Çevirmenin Notu kullanmaktan olabildiğince kaçının – bu benim en zorlandığım kısımdır mesela, – zira okurun neyi bilip neyi bilmeyeceğini kestirmek zor, klasik diyorsunuz, genelde genel kültür dahilinde olan kısımlar olacaktır, ancak bazı durumlarda sizin çevirmen olarak “bu nedir?” diye araştırma yaptığınız özel terimler, deyimler, tarihi göndermeler v.s olabilir, bu durumda bir “Çevirmen Notu” düşülebilir. Editör bunun kitapta yer alıp almayacağına karar verecektir sonunda. Kesinlikle sizi etkileyecek şekilde başka bir çeviriyi okumayın, kitap bitince belki okursunuz veya işin içinden hiç çıkamadığınız, kurgunun ve cümlenin içinde kaybolduğunuz zaman bu kısımları kırmızı ile işaretleyip (emin değilim dönüp bakacağım işaretimdir benim) kitap bitince o kısımların üzerinden geçtiğinizde hala anlamadıysanız bir başka çeviriden fikir alabilirsiniz, ancak dikkat! Sadece anlamsal fikir, asla diğer çevirmenin cümlelerini kullanmayın.”
Sabri Gürses:
”Çeviriye klasikle başlamak çevirmen için yanlış. İlk çeviri için klasik önermek de yayınevi için yanlış. Ama yanlış anlaşılmasın, sonuç iyi de olabilir – sözleşmeye dikkat her koşulda. Benim önerim, bir kerelik ya da şu kadar peşin öderiz, sonra azalan oranlarla şöyle veririz diyen sözleşmelerden kaçının; baskı adedi belirtilen, standart bir sözleşmeyle çalışın. Ödeme tarihi baskıdan üç ay sonra da riskli; çeviri teslimiyle birlikte en azından avans alabilmek gerekli.”
Gerçekçi bir süre koymak gerek. Sözleşme şartları önemli. Çeviri bitiminde belli bir yüzde avans almakta fayda var. Diline hakim olduğunuzu düşündüğünüz kitap türlerinde çevirmenlik yapmanızı tavsiye ederim