Çeviri sektörüne, çeviri dünyası denmesinin en büyük sebebi içinde gerçekten de (tabii ki mecazen) apayrı bir dünya olmasıdır. Her alanın kendine ait jargonu ve her alanın kendine ait alt başlıkları vardır. Bu alt başlıkların da jargonu mevcuttur. Haliyle çevirmenin bir alanda veya yapabiliyorsa birden fazla alanda uzmanlaşması gerekmektedir. Her çeviri alanında sıkı çalışmak gerekir, her alanın kendine göre zorluğu vardır. Tüm zorlu çeviri kollarının içinde karşımıza çıkan renkli bir dünya: Sinema.
Sinema sektörü de çeviri dünyasının eğlenceli bir parçasıdır. Her ne kadar alt yazı çevirmenliği ya da direk filmin Türkçe dublajına bakış açısı “çok kolay iş” olsa da aslında iş o kadar da kolay ya da basit değil. Film sektörünün de kendine ait birden fazla alanı var ve bu alanların da kendine ait jargonları var. Aksiyon filmini romantik film çevirir gibi, romantik filmi de bilim kurgu bir korku filmi çevirir gibi çeviremeyiz.
Bu noktada da aslında basit gözüken bu çeviri işinin oldukça güç olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin, bir animasyon filminin hem çocuklara hem de yetişkinlere hitap edilecek şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Bu sebeple animasyon filmi çevirirken diğer film kategorilerinin jargonu kullanılmaz.
Film çevirisi başlı başına zor bir iş olmasına karşın söz konusu animasyon olunca zorluk iki katına çıkıyor. Zira burada çevirilerin çok dikkatli yapılması gerekiyor. Normal filmlerde yapılan bazı espriler ya da diyaloglar insanların anlayacağı şekilde aktarılmadığı için anlam karmaşası yaratabiliyor. Buna animasyonlarda rastlamak daha çok mümkün, bu yüzden animasyon çevirileri daha fazla dikkat gerektiriyor. Çevirilerin bağlama birebir bağlı kalmadan serbest şekilde yapılması ortaya daha düzgün sonuçların çıkmasına yardımcı oluyor. Buradaki işlem, daha çok hitap edilen kitlenin doğru analiz edilip yerelleştirmenin yaratıcı ama doğru yapılmasını sağlamaktır.
Bu konuda “Buz Devri” filmi oldukça başarılı bir animasyon filmidir. Gerek çevirisi gerekse dublajı olsun her şey yerli yerinde yapılmış ve hem yetişkinlere hem de çocuklara hitap etmektedir. Bu başarının sırrı senaryonun sadık değil, konuya bağlı olarak yaratıcı şekilde yapılmasından geçmektedir. Bu konuda filmin en bilindik karakteri olan Mamut Manny’i seslendiren Ali Poyrazoğlu bir röportajda serbest çeviri için şöyle diyor:
“Animasyonlarda seslendirme sanatçılarının özgürlük alanı daha fazla oluyor. Sesinizi, sesinizin şakalı yönlerini daha iyi kullanabiliyorsunuz. Bu nedenle animasyonların seslendirmeleri dublajlara oranla daha iyi olabiliyor. Bu da filmin çok daha içten olmasına olanak sağlıyor. Biz mesela ‘Buz Devri’nde direkt bir çeviri yerine karakterlere uygun bir şekilde seslendirme yapıyoruz. Daha samimi bir çeviri yani… Ben mesela birçok repliği yeniden yazıyorum neredeyse. Bütün bunlar filmin mizahını da arttırıyor.”
Ali Poyrazoğlu’nun yaptığı açıklamadan da yola çıkarak; animasyonlar için çeviri, serbest çeviri şeklinde doğru bir şekilde çevrildiği takdirde başarılı olabilir yorumunu yapmak yanlış olmayacaktır.
(Tam bu noktada bir parantez açmak gerekiyor, çünkü burada her ne kadar yapılan işin adı “serbest” çeviri olsa da RTÜK’ün açıkladığı bazı sansür ve uygulamalardan dolayı çeviride kısıtlamalar yapılmak zorunda kalınabiliniyor.)
Animasyon çevirisinin tek sorunu serbest çeviri değil aslında. Dublaj esnasında çevirinin sırıtmaması için karakterin ağız yapısına uygun şekilde çevirinin yapılması ve seslendiren kişinin o yapıya bürünüp seslendirmesi gerekiyor. Bu noktada da birçok profesyonel olarak seslendirme yapan ve bu seslendirmelerin yapılmasını sağlayan çevirmenler, “bir karakteri oynamak, bir karakterin seslendirmekten çok daha kolay” diyor. Nitekim paragrafın başında da belirtildiği üzere yapılan çevirinin hem doğru kitleye hitap etmesi gerekiyor, hem samimi olması gerekiyor hem de RTÜK kuralları çerçevesinde olması gerekiyor hem de karakterin dublaj sırasındaki ağız ile birebir örtüşmesi gerekiyor. Çevirmenin sürekli çocuksu hayal dünyasını dinç tutması gerekiyor.
Tüm bu zorluklar göz önüne alındığında animasyon çevirmenlerinin önünde düğmeleri iliklemek gerekiyor. Birçok filmi işini layıkıyla yapan çevirmenler sayesinde sevdiğimizi unutmamalı.
İyi ki işini hayalleriyle yapan çevirmenler var, zira siz çeviriyorsunuz bizim dünyamız renkleniyor.
Oğuzhan Duman