İlginç Bir Çeviri Hikâyesi
Çeviride her kulvarın kendine has zorlukları vardır elbet. Ancak yazılı çeviride sahip olunan zaman, araştırma imkânları ve kontrol fırsatları, doğası gereği sözlü çeviride pek mümkün olamıyor. Bu da o anda hızlı düşünebilme ve karar verebilme yeteneğini ön plana çıkarmasına yol açıyor çevirmenin. Bazen de öylesine zor durumlara maruz kalıyor ki, her ne kadar tecrübeli de olsa, çevirmen, o anda ne yapacağını bilemez hale gelebiliyor. Bu konuyla ilgili mahkeme çevirmenliğini kendisine meslek edinmiş ve bu mesleği severek icra eden bir hocamızın anısından söz etmek istiyorum.
Uzun yıllar mahkemelerde bilirkişi sıfatıyla mahkeme çevirmenliği yapan hocamız, Edirne’de görev aldığı bir dönemde sınırdan kaçak geçişi esnasında yakalanan Afrika uyruklu bir vatandaşın ifadesinin alınması esnasında, öncelikli olarak karakola davet ediliyor. Angola ülkesi vatandaşı olduğu anlaşılan kaçak mülteci konuşmamakta ve dolayısıyla da ifade vermemekte ısrar edince nöbetçi mahkemeye çıkarılıyor. Ancak mahkemenin vermiş olduğu ciddi ortamdan olsa gerek başının ağrıyacağını anlayan bu mülteci kendi yerel dilinde bir şeyler söylemeye başlayınca bu dilden çeviri yapılamayacağı anlaşılıyor. Bu dili bilen mahkeme çevirmeni bulmakta kolay değil elbette. Kendisiyle İngilizce olarak iletişim kurmaya çalışan hocamıza sadece iki kelime söyleyebiliyor: “sister ve Greece.” Tabi hâkim bu sözleriyle ne demek istediğini hocamıza sorduğunda, hocamız yılların verdiği tecrübeyle sadece bu iki kelimenin Türkçe karşılıklarını hâkim beye aktarıyor ve “Takdir yüce mahkemenindir.” diye kaba tabirle topu yargı makamına atıyor. Bunu neden yaptığını sorduğumuzda aldığımız cevap biz hukuk çevirisine gönül verenlere bir kez daha yol gösteriyor, ışık tutuyordu… “ Tarihten beri biz çevirmenlere hain bile dediler. (“traduttore, traditore” “çevirmen haindir.”) Bizler bazen kıvrak zekâmızı kullanıp yorumlama yoluyla çözüme varmaya çalışırız ancak bu her zaman sağlıklı sonuçlar doğurmaz; hele ki mahkeme çevirmeni iseniz bu yöntem oldukça risk arz eder. Yorumlamak kolaydır ancak yorumlamanız görülen davanın seyrini değiştirebilecek nitelikteyse hiç yorumlamamak ve hatta müştekinin, müdafinin ya da tanığın söylediklerini olduğu gibi yargı, iddia ya da savunma makamına kelimesi kelimesine çevirmek en akıllıca olandır. Bazen topu karşıdakine paslamak sizi belli külfetlerden ya da hain olmaktan kurtarabilir.”
En nihayetinde kaçak mültecinin ne söylemek istediği bilirkişi ve hâkim arasında istişare edilip kendisinin sınır dışı edilmesine karar kılınıyor. Peki, ne demek istemişti bu kaçak mülteci? Kız kardeşi mi Yunanistan’daydı? Kendisi sınırı geçti de kız kardeşi mi Yunanistan’da kalmıştı? (Hatta hayal dünyamızı biraz geniş tutalım) Yoksa ülkelerin kardeşliğini dile getirmeye çalışıp Yunanistan’ı kendisine kardeş ülke olarak mı görüyordu? Yorum sizin… Ama dikkat! Hain çıkabilir.
Yazar Hakkında:
Selçuk Kantemir
İstanbul Üniversitesi Çeviribilim Bölümü İngilizce Mütercim Tercümanlık Anabilim Dalı’nda okutmanlık yapmakta ve Çeviribilim Bölümü Yüksek Lisans Programı’nda eğitimini sürdürmektedir.
Çeviri Kitabı
Bölüm: Çeviri Hikâyeleri