MÜTERCİM-TERCÜMANLIK ÜÇÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİSİYİM VE
Diye başlayıp çeviri sektörüne nasıl adım atabilirim şeklinde devam eden son derece samimi, mesleğine duyduğu saygıyı gösteren o kadar çok sayıda mesajı aldıktan sonra artık bu yazının zamanının geldiği düşüncesi oluştu. Aslında bu tür mesajlar birçok önemli sorunu da günışığına çıkarıyor.
Sektörden çok kitlesel yığılmayı andıran çeviri piyasasında yıllardır bulunmanın sağladığı deneyimlerim ışığında bu sorunların altını çizmek istiyorum.
Ancak her şeyden önce çok net bir mesaj vermek istiyorum. Mütercim-tercümanlık bölümlerine, banka memuru ya da alelade bir meslek sahi olmak için değil, tercüman olmak için giren arkadaşlarım; sizler hepiniz çok değerli birer çevirmensiniz. Üstelik öyle üçüncü sınıf değil birinci sınıf çevirmenlersiniz… Sizleri tanımadığımız halde bundan nasıl emin olduğumuzu soracak olursanız… Önce aynaya, sonra da ders notlarınıza bakmanızı öneririm. Hiç üçüncü sınıf görüntüsü veriyor mu?
Üçüncü sınıf çevirmen yok mu piyasada? Elbette var… “Ben tıp 3.sınıftayım, cep harçlığımı çıkartmak istiyorum, elinizde tıbbi metin var mı diyenler”, çevirmen platformlarına utanmadan “uygun fiyatla çeviri yapılır” diye ilan verenler, o ilanları yayınlayanlar, koca bir üniversitede öğretim üyesi olup ek kazanç için birim fiyatı 1 TL kadar düşürenler gerçekten üçüncü sınıf çevirmenler… İşin üzücü yanı bu kişilere “siz çevirmen değilsiniz” demek mümkün değil çünkü birçoğu da oldukça yetenekli ve başarılı ancak her şeyden gerekli mesleki ahlaka sahip değiller asla.
Bu mesajların kanımca ortaya koyduğu en önemli gerçek kanımca, üniversitelerin ülkemizde hale ileri lise olarak algılanmasıdır. Oysaki tercih edilmiş ve sınavla girilmiş bu bölüme kaydolduğunuzda sizler artık çevirmenlik mesleğine adım atmış oluyorsunuz. Bölümde geçireceğiniz her gün ve kazanacağınız her ileri dil beceri ve tekniğiyle mesleğinizde ilerleme kaydedeceksiniz. Bu noktada üniversitenin en önemli varlık sebebi ortaya çıkmaktadır; üniversite aslında AR-GE yani araştırma-geliştirme faaliyetlerinin yürütüldüğü bir kurumdur. Dolayısıyla sizler çalışmalarınızla, hem kendi çevirmenlik düzeyinizi hem de ülkemizdeki çevirmenlik mesleğinin düzeyini ileri götürme iddiasında olduğunuz için üniversitelerin mütercim-tercümanlık bölümündesiniz.
Sizler bu ülkenin dil alanındaki kahramanlarısınız. Böylesi bir kahramanlık aşk ve tutku ister. İki farklı dile hâkimiyet, kaynak metindeki düşünce ve duyguları algılayıp hedef metne adapte etme isteği ancak bu şekilde ifade edilebilir. Adeta iki farklı dilde çarpan iki ayrı kalp gerektirir. İki farklı kalbin uyumla çarpması da ancak aşk ve tutkuyla olur.
Aynı zamanda, iki dil yani iki farklı kültür arasındaki dil elçilerisiniz. Emin olunuz ki farklı dil ve kültürler arasında elçilik yapılacak daha çok duygu ve düşünce var. Geç kalmadınız çevirmen olmak için… Ancak yapacak daha bir hayli işiniz var.
Tercüme asla sözlükten kelimelerin anlamını bulup yan yana koymak değildir. Her ne kadar Zargan sözlük gibi mükemmel düzeyde online sözlükler mevcut olsa da. Tıpkı tencereye bütün malzemeyi atıp aşçı olunamayacağı gibi…
Mütercim-tercümanlık bölümünü bitiren arkadaşlarınızın bir kısmı bu bölümleri meslek yüksek okulu olarak algıladıkları için bitirdikten sonra banka şubelerinde veznedarlık ve müşteri temsilciği yapıyorlar. Bu görevler anlamsız ve basit mi? Hayır değil tabii ki… Ancak, mütercim-çevirmenlik bölümünü bitirenlerin gideceği yerler de değil…
Nasıl ki “ben bilim adamı yetiştiren bir fakültede araştırma yapıyorum şimdilik ama henüz bilim adamı değilim” diyemezseniz, “çevirmenliğe nasıl atacağız” diye düşünmeniz de gereksiz… Belki ancak abartılı bir tevazu örneği… Zaten o doğrultuda hem de oldukça sağlam bir adım atmışsınız.
Sizler, sahip olduğunuz büyük istek ve heyecanın etkisiyle girdiğiniz bölümlerinizde, farklı çeviri teknikleri, yöntemler ve en önemlisi kendinizi geliştirmek için gereksinim duyacağınız farklı metin kaynaklarına ulaşabiliyorsunuz. Üstelik sizi yetiştiren değerli öğretim üyelerinin çoğunluğu filolog ve bu durum sizler için inanın büyük bir şans ve ayrıcalık. Çünkü filoloji bölümü mezunu değerli öğretim üyeleri, dil ve çeviri yeteneği kazandırmak için gerekli altyapı ve deneyime bu anlamda herkesten daha fazla sahipler.
Üniversitelerin çevirmen yetiştiren bölümlerinde okuyan ve yeni mezun olan değerli meslektaşlarım; ülkemizde çeviri ile ilgili oluşmuş bu ucube ve standartlarına hala kavuşamamış piyasayı, sahip olduğunuz niteliklerinizle düzene sokun, gerekirse baştan yaratın. Ki çeviri harçlık çıkartılacak bir alan olmaktan kurtulsun artık.
İnanın sizin için sandığınızdan daha kolay olacak.
Ümit Yakup Dural
Medikal Çevirmen