Kızdı bulut devşiren Zeus, dedi ki ona:
“İapetos oğlu, sivri akıllı kişi,
seviniyorsun ateşi çaldın, beni aldattın diye,
ama bil ki dert açtın kendi başına da
öyle bir bela salacağım ki insanlara,
sevmeye okşamaya doyamayacaklar bu belayı”
Böyle dedi ve kah kah güldü insanların ve tanrıların babası.
Namlı şanlı Hephaistos’u çağırdı hemen:
“Bir parça toprak al, suyla karıştır
içine bir insan sesi koy, insan gücü koy,
bir varlık yap ki yüzü ölümsüz tanrıçalara benzesin,
bedeni güzelim genç kızlara.
Athena sen de ona el işlerini öğret.
Nur topu Aphrodite, sen de büyülerinle kuşat onu,
İstekler, arzularla tutuştur gönlünü.
Yüz gözlü devi öldüren Hermeias, sen de
Bir köpek yüreği, bir tilki huyu koy içine.”
Homeros
Türkçede ”katun’’, Kürtçede “jin”, Fransızcada “femme”, İngilizcede, “wife of woman”dan gelen’’ wife’’, hatta bilim dili olan Latincede “femina” yani ‘’fides minus’’dan türeyen ve daha az inançlı anlamına gelen, Hristiyanlıkta ve Musevilikte ilk günah öznesi olan kadın, yıllarca tartışmaların merkezinde olmuş ama özünde yalnızca “insan” olan varlıktır. Kadının ne yüceltilmeye ne de küçük görülmeye ihtiyacı vardır. Latince demişken acaba eski Yunan mitolojisinde kadın anlayışı nasıldı? Bugün ,Yunan tanrıçaları ve mitlerini, Yunan mitolojisinde kadının yerini ve bu mitlerin kadına bakış açısını nasıl etkilediğini ele alacağız.
PANDORA
Yunan mitolojisinde kadınlar başlangıçta yoktu. Sadece erkekler vardı. Prometheus’a kızan Zeus, oğlu Hephaius’tan ölümlüleri cezalandırmak için bir kadın yaratmasını ve insanoğluna hediye etmesini istedi. Kadına zarafet, müzik yeteneği, cazibe verildi. Daha sonra bu kadına “Pandora” dendi. Pandora ayrıca ‘’tanrıların armağanı’’ anlamına geliyordu. Zeus, Pandora’ya bir kutu vermiş ve kesinlikle onu açmamasını söylemiştir. Merakına yenik düşen Pandora kutuyu açmış ve Zeus’un içine hapsettiği tüm kötülükler dünyaya yayılmıştır. Yani, kadın bir ceza aracı olarak insanlığa kötülük yaymak amacıyla kullanılmıştır.
GAIA
Yunan mitolojisi “Başlangıçta kaos vardı.” der bize. Bu kaos nedir ve nasıl bir şeydir pek bilinmez doğrusu, bir belirsizliktir bu. Ama durup dururken bu kaostan bir anda Gaia oluşmuştur, yani toprak, yani “Toprak Ana”. Yunan mitolojisinde ilk tanrıça olarak geçen ve Titanların doğurucusu Gaia toprak, doğa anlamına gelmektedir. Gaia kendi kendine doğurma özelliğiyle dağları, denizleri ve göğü yaratır. Gaia bir tanrıçadan çok kozmolojik bir varlıktır. Zamanla Gaia’nın Mythos’da yeri ve önemi değişmiştir. Daha sonra Demeter ve Kybele gibi bereket ve toprak tanrıçalarına yer verilmiştir.
AFRODİT
Aşk ve güzellik tanrıçası olan Afrodit’in etimolojisini inceleyecek olursak, Afrodit kelimesi aphrós (deniz köpüğü) ve -dite (parlak) sözcüklerinin birleşiminden meydana gelir. Dünyaya sevgi ve aşk dağıtan, doğayı güzelliklerle donatan, çiçekler açtıran bir tanrıça olan Aphrodite, Hephaistos ile evlenir. Böylece sanat ve aşkın hep birlikte olması gerektiğini vurgulayan mit ortaya çıkar. Afrodit etrafa neşe saçar, tüm güzellikleri beraberinde getirirdi. Deniz dalgaları onu görünce coşarlardı. Homer’in İlyada’sında Afrodit tüm kadınların en güzeli olan Helene’i, Truva Kralının oğlu Paris’e aşık etmeyi vaat eder ve Paris’in Afrodit’e altın elmayı vermesiyle Truva Savaşı patlak verir.
HERA
Altın tahtlı olarak nitelendirilen ve evlilik tanrıçası olan Hera isminin kökenine indiğimizde bu kelimenin kadınsı, hava, sevgili ve kahraman gibi birkaç olası anlamı ve birbirinden oldukça farklı etimolojik hikayesinin olduğunu görüyoruz. Zeus Hera’yı aldattığı için Hera tarafından defalarca cezalandırılır. Zeus’tan daha çok iktidar sahibidir. Ayrıca Zeus’tan daha zengindir. Zeus baş tanrı, Hera da baş tanrıça olarak bilinir. Ayrıca Hera doğum sırasında kadınların koruyucusudur.
ARTEMİS
Artemis isminin etimolojik yapısını incelediğimizde “güven” ve “zararsız” anlamlarına geldiğini söyleyen birçok kaynak görürüz fakat Artemis isminin Yunanca olmaması nedeniyle henüz kabul görmüş bir anlamı yoktur. Ay tanrıçası olarak bilinen Artemis hastalıkları iyileştirme gücüne sahip olmasıyla bilinir. Homer’in İlyada’sında ise şöyle geçer:
…Orada, ok saçan Artemis ile Leto,
iç tapınakta iyi ettiler onu,
geri verdiler sağlığını, ününü…
METİS
Bilgi ve hikmetin sahibi, bilgelik tanrıçası Metis, hem her yerde hem de hiçbir yerdedir. Çift cinsiyetli olan ve sınırlamalar getiren kadın-erkek ayrımının ötesindedir. Etimolojik yapısına baktığımızda bilgi ve hüner kelimelerinin birleşiminden geldiğini görüyoruz. Bilgeliği temsil ettiğinden dolayı “su” onun sembolü olarak kabul edilir.
DEMETER
Mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçası olarak kabul edilen Demeter, insanlara toprağı ekip biçmesini öğreten tanrıçadır. Demeter isminin kökeni hakkında birçok görüş bulunmaktadır. Kelimenin -meter kısmı; Almancaya mutter, İspanyolcaya madre, Yunancaya miera olarak geçen ve Demeter’in annelik özelliğine atfedilmiş bir sözcük olan anneden gelmektedir. İlk kısmı ise toprak anlamındadır.
ATHENA
Strateji, ilham ve barış tanrıçası olan Athena bir dokunuşla yerden zeytin ağaçlarının çıkmasını sağlar. Üç kökten oluşan A – THE – NA kelimesinde A harfi eski Helencede başlangıcı ve birlikteliği temsil eder. THE ise theos’tan gelir yani tanrı demektir. NA ise nous’tan gelir yani akıl demektir. Böylece Athena tüm tanrıların en akıllısıdır. Savaşın strateji ve zeka yönünü temsil eden Athena bu yönüyle savaş tanrısı Ares’ten ayrılmıştır. Çünkü Ares savaşı kaba kuvvet ve hırsla yönetmektedir. Bir savaş tanrıçası olarak bilinmesine rağmen tam tersine savaşlardan hoşlanmayan tanrıça özellikle anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak adına çabalar. Homer bundan şöyle bahseder:
Pallas Athena’nın şarkısına başlıyorum; şanlı tanrıçanın,
baykuş gözlü, hünerli, yaman kalpli,
aziz bakirenin; kentin koruyucusu, savaşçı ve
Triton soylu tanrıçanın şarkısına. Onu doğurdu bilge Zeus
tanrısal kafasından, savaşçı donanımıyla birlikte
altın parıltılar içinde. Bir korku sardı tanrıçayı gören diğer
ölümsüzlerin hepsini. Athena, kalkanlı Zeus’tan
o anda çıkıverdi ölümsüz kafasından
keskin kargısını savura savura. Sarsıldı ulu Olympos
baykuş gözlünün korkusuyla. Yeryüzünün dört bir yanı
haykırdı dehşetle, hareketlendi deniz,
kabardı erguvan renkli dalgalar ve coşkuyla çalkalandı aniden köpükler.
Hyperion’un soylu oğlu doğurdu
çevik ayaklı atlarını uzun bir süre, ta ki
ölümsüz omuzlarından tanrısal silahını çıkarıncaya kadar bakire
Pallas Athena. Kızının doğumuna yürekten sevindi bilge Zeus.
Seni selamlıyorum ey kalkanlı Zeus’un kızı!
Ben, seni ve diğer şarkıyı hep hatırlayacağım.
Yunan mitolojisinde kadınların konumu, mitolojideki tezatlıklardan dolayı tam olarak anlaşılmasa da kadınlar genel olarak ikinci sınıf varlık olarak görülüyor. Kadın her ne kadar yaşam kaynağı, güzellik ve neşe saçıcı olarak görülse de diğer taraftan kötülüklerin ve kurnazlığın kaynağı olarak da kabul ediliyor. Kadın hem en çok arzu duyulan hem de en çok küçük düşürülen bir varlık konumuna indirgeniyor.
Kuşkusuz her dönemde kadınlar gerek psikolojik gerekse fiziksel şiddete maruz kalmışlardır. Her ne kadar çağ atlasa da insanoğlu, kadın her dönemde kötülüğün ve kıskançlığın simgesi olarak görülmüştür. Kadınların kahkaha atmasının yanlış olduğunu ”düşünen”, hamile kadınların sokakta yürümesini ”etik” bulmayan, onların en zirvedeki kariyerinin annelik olduğunu varsayan ama bir kez olsun ”birey” olduklarını anlamayan nice insanla dolu bu çağ. Platon’dan Shakespeare’e, Rousseau’ya hatta kadını sakat bir varlık olarak gören Aristoteles’e kadar devam ediyor. Oysa hiçbir safsataya aldırış etmeden devam etmeli. Felsefede, sanatta, edebiyatta ve daha nice alanlarda başarısını ortaya koymuş sayısız kadın var. Mücadele eden, baskıya karşı direnen, isterse başaramayacağı hiçbir şey olmayan bütün kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!
“İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?“
Mustafa Kemal Atatürk
Kaynakça: