AB Genç Çevirmenler Yarışması’nda Fransızca dilinde ikinci olan Serhat Daşdemir İstanbul Üniversitesi Fransızca Mütercim Tercümanlık 4. Sınıf öğrencisi. Kendisine bu keyifli söyleşi için teşekkür ederiz.
1- Çeviri alanındaki akademik eğitimi yeterli buluyor musunuz? Ya da daha iyi olması için görüş ve önerileriniz nedir?
Fransızca mütercim tercümanlık anabilim dalı için konuşacak olursak, ders formatlarının teoride çok iyi düşünüldüğünü ama bazen uygulama da eksiklikler olduğunu söyleyebilirim. Birinci sınıfta almış olduğumuz ve o dönemler öğrenciler tarafından eleştirilen bazı derslerin sonraki yıllarda bizlere neler kattığını görebiliyoruz. Bu dersler sayesinde henüz çeviri işlemine başlamadan önce metinlerin nasıl analiz edilmesi ve nasıl çözümlenmesi gerektiğini ve araştırma yöntemlerimizin neler olması gerektiğini öğreniyoruz ki bu da çeviri işleminde belki de en önemli nokta. Takip eden yıllarda başta Avrupa birliği metinleri olmak üzere iktisat, hukuk, siyaset gibi alanlarda da çeviriler yapmış olmamız çeviri yetkinliğimiz açısından bizlere çok şey kattı.. Öte yandan, bölümün daha çok yazılı çeviriye ağırlık vermesi ve sözlü çeviride yeteri kadar pratik yapmamış olmamız bir eksiklik olarak söylenebilir. Çeviri laboratuarlarımızda simultane çeviriler için de pratik yapmamızı sağlayacak kabinler olmasına rağmen hiçbir öğrenci bu kabinlere bir kez bile girmedi. Belki de bunun nedenlerinden birisi de öğrencilerin bunu yapabilecek düzeyde iki dile de hakim olmaması gösterilebilir, ama hocalarımızın da öğrencileri için, ders formatı dışındaki çabalarını da eklemek zorundayım. Bunların dışında tüm öğrencilerin iki dili de iyi bildiği düşünülerek hazırlık sınıfının olmaması, öğrencileri seviye yönünden birbirinden ayırırken bazı gramer eksiklikleri de giderilememiş oluyor. Bu nedenle bir yıllık hazırlık sınıfının öğrencilerin yararına olacağını düşünüyorum, ve hazırlık sınıfının da katkısıyla gerçekten çeviri bilim bölümü öğrencileri daha donanımlı ve iyi yetişmiş birer çevirmen olarak mezun olabilirler.
2- Çeviride uzmanlık alanı önemli midir yoksa bir çevirmen her alanda mı uzman olmalıdır?
Her çevirmen birçok alanda bilgi sahibi olmak ve çeviriler yapmak ister, çünkü temelde çeviri işi mükemmel bir arka plan bilgisi, genel kültür birikimi ve donanımlı olmayı gerektiriyor, bu nedenle üçüncü ve son sınıfta her dönem farklı alanlarda ( iktisat, hukuk, siyaset ) uzmanlık alanı seçtim, bu dersler bu alanlarda hem bilgi hem de çeviri derslerini kapsıyor. Bunun dışında bir gazete ve televizyonun dış haber servisi için çeviriler yapıyorum, ama ne var ki, tüm alanlarda gerçek anlamda bir uzman olmak gerçekten çok sıkı bir çalışma ve uzun bir süreç gerektirir bu nedenle tek bir alana yoğunlaşmak ve o alanda gerçekten yetkin bir çevirmen olmak gerektiğini düşünüyorum her ne kadar zaman, zaman tüm alanlarda çeviri yapmayı tekrar deneyecek olsam da.
3- Çeviride birebir çeviri mi yoksa yorumlu çeviriyi mi tercih edersiniz?
Haber metni çevirilerinde, siyaset, iktisat gibi alanlarda bağlamdan çok kopmadan çevirilerime yorum katmayı tercih ediyorum ve bunun çevirinin zenginliği açısından da önemli olduğunu düşünüyorum, ama özel alan çevirileri ve belli alan terminolojileri gerektiren AB metinleri, hukuk, tıp gibi alanlarda anlam karmaşasına yol açmaması için terimin tam karşılığını vermek için birebir çeviri yapmak gerekiyor, çünkü bazen yapılan yanlış başlık seçimleri bile aynı olmasına rağmen okuyucular tarafından farklı alanlarda yazılmış gibi algılanabiliyor.
4- Bu başarınızın ne kadarı yetenek ne kadarı eğitim? Çevirmenin kendini geliştirmesi için neler yapması gerekir?
Bazı alanlar için söylenmiş klasik bir söz vardır, doğuştan yetenekli diye. Ben doğuştan yetenek diye bir şey olmadığını düşünüyorum. Çünkü yetenek süreç içinde düzenli ve programlı bir çalışmayla ortaya çıkan bir şey ve tüm alanlar için geçerli. Çeviri işi de bir gönül işi ve severek yapmak gerekiyor, bunun ön koşulu da sıkılmadan çalışmaktır. Okuma alışkanlığı ediminin iyi bir çevirmen olmaya katkısı tartışmasız en ön sırada gelir, bu sayede çevirmenin dünya görüşü sınırları genişler ve çevirilerine yorum katma yeteneği gelişir diye düşünüyorum. Bölüm hocalarımızla yakın diyalog halinde olmam, çevirilerimizi, birlikte gözden geçirmemiz, ders dışında da çeviri konusunda bilgi alışverişinde bulunmamız çeviri işini bana sevdirdi diyebilirim. Çevirmen adayları, verilen her çeviriyi ilgi alanı dışında, yada çok zor bile olsa mutlaka çevirmeyi denemeli ve sürekli dil alanıyla ilgili çalışmalar yapması çok önemli. Ben yazılı çeviri yaparken aynı zamanda farklı alanlarda yayın yapan Fransızca radyo dinliyorum ve böylece spor, siyaset, hukuk, iktisat hatta magazin alanındaki farklı dil kullanımlarını daha yakından tanıma fırsatı bulmuş oluyorsunuz. Bazen gündelik konuşmayı daha iyi analiz etmek için pembe dizi bile izlediğim olmuştur.
5- Bu ödülün mesleğinize katkısının ne olacağını düşünüyorsunuz?
Her şeyden önce dereceye girmiş olmamı 4 yıllık eğitimim sırasında hem kendi çabalarımın hem de hocalarımın emeğinin mezuniyet dışında somut bir kanıtı olması açısından çok önemsiyorum. Bu başarıyla kendi adıma bize emek vermiş hocalarımıza olan borcumu ödediğimi düşünüyorum. Elbette son sınıf öğrenci olarak gelecekle ilgili planlar yaparken dereceye giren diğer arkadaşlarım gibi ben de iş anlamında bir getirisi olmasını umuyorum, AB bakanlığı çeviri eşgüdüm başkanlığı gibi kurumlarda çalışmak isterim ama öyle olmasa da diğer alanlardaki iş başvurularında önemli bir referans olabileceğini düşünüyorum.
6- Çeviri sektörü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Daha önce birkaç kez çeşitli çeviri büroları için yazılı çeviriler ve bazı turizm firmaları için sözlü çeviriler yaptım. İşin ilginç yanı yazılı çeviriler daha fazla zaman ve emek gerektirirken, sözlü çevirilerin getirisi daha fazla oluyor. Tabii ki bu bölümden yeni mezun olmuş tüm çevirmenler büyük bir hevesle çeviri bürolarının kapısını aşındırıyor, bu da hem tecrübesiz olmaları hem de bir yerden başlamaları açısından düşük teklifleri kabul etmelerine ve belki de piyasadaki fiyatların düşürülmesine neden oluyor. Bu nedenle bu mesleğin tüm gerekliliklerini yerine getiren çevirmen adaylarının yaptıkları işleri hafife almamaları ve düşük fiyat tekliflerini kabul etmemeleri gerekiyor bu hem çevirmenlik mesleği açısından hem de diğer çevirmen meslektaşlarımızı da düşünmek zorunda olduğumuzdan önemli bir konu, dahası belki uzman bir çevirmene danışmadan, koşulların nasıl olması gerektiğini bilmeden belki de iş başvurusu yapmamak gerekiyor, sonuçta bizim kabul edeceğimiz bir fiyat belki de başka çevirmen arkadaşlarımızın işinden olmasına neden olacak. Bu nedenle ben mezun oldukta sonraki planlarımı yaparken sürekli olarak hocalarımla bu konuları konuşuyorum ve şimdilik yalnızca okulumdaki bazı hocalarımın çeviri büroları için çeviri yapıyorum.
7- Çeviri yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?
Öncelikle metnin türünün ne olduğu ve buna bağlı olarak da araştırma yöntemlerimi, kullanacağım sözlük ve türlerini okuyacağım paralel metinleri belirlerim. Örneğin bir haber metni çevireceksem diller arası bir çeviri olacaksa hangi erek okuyucu için çevireceğim, yerel ya da dünya gündeminden bir haber ise o haberle ilgili diğer dillerde ki çevirisine bakarım, eğer özel alan çevirisi ise terminolojilerin çevirisinin doğru olup olmadığını farklı kaynaklardan teyit ederim. Bir makale çevirisi ise makalenin yazarın hakkında bilgi edinirim, konuyla ilgili başka makaleleri var mı, bu makaleye olumlu ya da olumsuz eleştiriler var mı, bunları araştırırım, eğer çevirisini yapacağım metin çok kültürel öğeler barındırıyorsa, örneğin bir köylü ağzıyla yazılmışsa öğelerin erek kültürde tam olarak karşılığı olup, olmadığını o bölgenin de yerel bir ağza sahip olup, olmadığını araştırırım. Çevirisini yapacağım metin bir tiyatro metni ise yapılan esprilerin, diyalogların erek kültürde aynı alıcıya hitap etmesi için nasıl bir çalışma yapmam gerektiğini belirlemeye çalışırım.
8-Yarışma sürecinde neler hissettiniz/yaşadınız? Nasıl bir deneyimdi?
Yarışmanın sömestr tatilinde yapılıyor olması sanırım tüm adaylar için büyük bir şanstı. Çünkü çalışmak için yeterince vaktimiz olacaktı. Ama doğrusunu söylemek gerekirse diğer fakültelerin bu işi daha fazla ciddiye aldığını ve gerçekten bunun prestijli bir yarışma olduğunun bilincinde olarak hareket ettiklerini gördük, çünkü son dakikaya kadar öğrenciler hocalarıyla temas halindeydi. Bizler ise otele gittiğimizde yapılan organizasyonu gördüğümüzde bunun bilincine vardık. Sınava bireysel olarak hazırlanmıştık, zaten ikinci sınıfta AB metinleri çeviri dersi aldığımız için bu tür metinlere çok yabancı değildik. Sınavdan birkaç gün önce daha önce çevirisi yapılmış metinleri ve kendi çevirilerimi karşılaştırarak çıkması muhtemel terminolojileri ve AB metinleri için çok önemli diğer terminolojileri belirlemeye çalıştım. Sınavda süreyi dikkatli kullanmaya çalıştım, çok emin olduğum kelimeleri bile farklı kullanımları olabileceğini düşünerek sözlükten kontrol ettim. Oldukça iyi geçmişti, dereceye girebileceğimi tahmin etmiştim, 3 sayfalık bir metindi, 2 paragrafta biraz zorlanmıştım, ama gayet keyifli bir yarışma oldu.
9-Genç bir çevirmen olarak akranlarınıza ne tavsiye edersiniz?
Her birimizin birer çevirmen adayı olarak girdiğimiz bu bölümlerden en donanımlı biçimde mezun olmanın koşullarını yaratmamız gerekiyor. Bunun için temelde verilen her ödevi titizlikle yapmak, ders dışında da o dersle ilgili çok fazla pratik yapmak gerekiyor. Hocalarla yakın diyalog halinde olup onların bilgi ve deneyimlerinden yararlanmalarını öneriyorum. Öğrencinin koşullarını zorlaması, kişisel çabası da çok önemli. Bir dersten bir yıl içinde orta bir puanla geçmek yerine bir sonraki yıla bırakıp o dersi daha iyi kavramak bunun için iyi bir örnek sayılabilir, ben de bu yıl bir ders bırakıp diğer üç senenin bazı derslerini yeniden almaya karar verebilirim mesela, bazen bu derslerin önemini sonraki yıllarda anlıyorsunuz.