İngilizce’nin artık “dünya dili” haline geldiği bir gerçek. Buna ne kadar karşı çıksak, bu kavramla savaşsak, bu düşüncenin kültürleri ve eski dilleri ölmeye mahkum ettiğini de bilsek durum böyle. Herhangi bir firma kendi pazarının dışına çıkmak istiyorsa veya bir kişi kendi ülkesinin sınırlarını zorluyorsa İngilizce “biliyor” olmalı.
Bunu hazmetti iseniz, gelelim ikinci meseleye: İngilizce tek başına yeterli değil.

Ana diliniz Türkçe, Hırvatça, Yunanca, Hintçe vs diyelim; üstüne sular seller gibi de İngilizce biliyorsunuz. Mesleğiniz çevirmenlik değilse ve bu dil çiftinde para kazanmıyor iseniz, hatta mesleğiniz çevirmenlikse ve bu dil çiftinde para kazanıyor iseniz bile ana dil + İngilizce bilgisine bir dil daha eklemenizin size bir çok fırsatın kapısını açtığı da bir gerçek. Ekonomist dergisinin araştırmasına göre bu noktada en çok kazandıran diller Almanca Fransızca ve İspanyolca. Üniversite mezunu olmayan ama iki dil bilen birinin maaşı, hiç dil bilmeyen bir üniversite mezununa göre yıllık 30 bin dolar daha fazla olarak hesaplanmış.

Avrupa Birliği’nin küresel ticaret üzerindeki ve bizim piyasamızdaki etkisi de göz önüne alındığında alteernatif bir yabancı dil öğrenmek de çok yararlı olabilir diye düşünüyorum.

Senem Kobya
CEO
Dijital Tercüme

Tags: