Editörlüğünü yapmış oldukları “Çevirmen Psikolojisi” adlı kitap ve çevirmenin psikolojisi üzerine gerçekleştirmek istediğimiz röportaj teklifimizi geri çevirmedikleri için sayın hocalarımız Dr. Öğr. Üyesi Fadime ÇOBAN ve Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Cem ODACIOĞLU’na teşekkürlerimizi sunarız.
- Kitabın yazım ve yayın süreci hakkında bilgi verir misiniz? Mesela yazarlar neye göre seçildi, sizi bu alanda bir kitap yazmaya teşvik eden etkenler nelerdi?
Kitabımızın ortaya çıkmasında özellikle Dr. Öğr. Üyesi Fadime ÇOBAN’ın çevirmen psikolojisi alanında yabancı literatürde ilginç verilere ulaşması ve ilgili literatürün ülkemiz de dahil olmak üzere henüz tamanlanmamış olup eksikler içermesi etkili oldu. Öncesinde Dr. Öğr. Üyesi Fadime ÇOBAN bu alanla ilgili bir doktora tezi yazmıştı. Bu çalışmanın öncüsü olarak, alana ilişkin bir kitap çıkarma kararını bana açıkladı ve kendisi baş editör olmak üzere benim de editör olarak katkı sağlamamı istedi. Konu çok ilginç olduğundan hemen kabul etim. Çeviribilim, disiplinlerarası bir bilim dalı olduğundan biz de böyle bir kolektif kitap oluşturmaya karar verdik. Fikirlerimizi, özellikle bu alanda ülkemizde çalışmaları olan veya bu konuya ilgi duyan Çeviribilim hocalarımıza ve çeviri dünyasına farklı açılardan katkılar yapan çevirmen arkadaşlarımıza aktardık ve olumlu geri bildirimler aldık. Özellikle sözlü çeviri alanında gerek ülkemiz gerek yurt dışında duayen olan Prof. Dr. Aymil DOĞAN’ın bu konuda tecrübesi ve çalışmaları olduğundan kendisi de bize kitap bölümü olarak katkıda bulanmaya karar verdi. Ayrıca çeviri sürecinde çevirmen bir uzmansa, uzman konumundaki her çevirmenin sahip olduğu yetileri belirleyen etmenler, onların psikolojileri tarafından da şekillenebilir. Bu motivasyonla 19 yazar ile bağlantı kurduk ve 15 farklı kitap bölümünden oluşan Çevirmen Psikolojisi kitabı ortaya çıktı.
- Çeviribilim gibi görece olarak genç bir akademik alana nasıl katkı sunmak istersiniz? Bu konuda akademi ve sektördeki meslektaşlarınıza mesajınız ne olur?
Çeviri sürecine kuramsal yaklaşımların da yön vermesinin çeviri kalitesini artırdığını düşünüyorum. Kuramların test edilebilmesi için uygulanabilir olması gerekir. Uygulanabilir olan bir şeyin bilimsel olarak açıklanabilmesi ve yapılanların bilimsel bir zemine oturtulup çeviri sürecinde alınan bireysel kararların açıklanabilmesi için kuram, kuramsallık ve kuramsallaştırma kavramları önemli bir konuma sahip. Bu nedenle çalışmalarımda, uygulamayı sınayan kuramsallaştırma çabaları üzerine yoğunlaşıyorum. Dr. Öğr. Üyesi Fadime ÇOBAN ise daha çok uygulama boyutuyla ilgileniyor ve sınamayı uygulanabilirlik üzerinden araştırıyor.
- Teknolojik gelişmeler ve çevirmenlere ihtiyacın azaldığı/azalacağı yönündeki genel algının çevirmen ve çevirmen adayları üzerinde yarattığı baskı hakkında ne düşünüyorsunuz?
” Teknolojiyi, kucaklayıcı bir yaklaşımla ele almalı, onun esiri olmadan onu araç olarak kullanmalıyız. ”
Küreselleşmenin hızla arttığı günümüzde, özellikle tek kullanımlık olarak tabir edebileceğimiz teknik metinlerin çevirisinde artık makine çevirisi sistemlerinin kullanıldığını görüyoruz. Bu metinlerin içerisinde duygu içerimi yoğun olmadığından, çeviriler genelde makine çevirisi sistemleri tarafından yapılıyor ve iletiyi büyük oranda başarıyla aktaran çeviri çıktıları ortaya çıkıyor. Özellikle nöral makine çevirisi sistemini kullanan ve önceden insanların gülüp geçtiği Google Translate, bugünlerde teknik alanlarda çok başarılı çeviriler ortaya koyuyor. Bu da çevirmenlerin kendilerini baskı altında hissetmesine yol açıyor. Zira bu metinlerin çevirisinde artık özellikle büyük şirketler, çevirmene başvurmak yerine makine çevirisi sistemleri satın alıyor ve çevirmenin bazı özel alanlarda para kazanabileceği alan, çevirmenlikten post-editörlüğe doğru yol alıyor. Günümüzde, çeviri gruplarında, bu teknolojiye ısrarla karşı çıkan görüşler mevcut. Bu durum aslında, çevirmen üzerinde oluşan baskının göstergesi. Bu baskıyı azaltmak için teknolojiyi kesin olarak reddetmek yerine onu uzlaşıcı bir zeminde çıkarımız için kullanmalıyız. Google Translate kullanımının etik olup olmadığını tartışmak yerine, onu bir arama motoru olarak görebiliriz. Nitekim koşut metin araştırırken Google arama motorunu yoğun bir şekilde kullanıyoruz. Google Translate bir tür arama platformu olarak görülebilir. Bu durum, baskıyı bir derece azaltacaktır. Ayrıca her çevirinin mutlaka bir ‘’post editing’’ yani makine çevirisi sonrası düzeltime ihtiyacı vardır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, aslında her çeviri bir yorum olarak düşünülürse, makine çevirisi de yüzde yüz nesnel bir çeviri ortaya koyamaz ve çevirmen dokunuşu gerekir. Özellikle teknik metinlerin çevirisinde post editörlük bir iş kolu olarak benimsenebilirse bu baskı daha da azalacaktır. Yurt dışındaki çoğu üniversitenin, ilgili mütercim tercümanlık programlarına, bu alanda dersler koyduğunu görüyoruz. Hatta çevirmen adayları, alan dışı seçmeli ders olarak bilgisayar mühendisliği gibi bölümlerde ders almaya teşvik ediliyor. Biz de teknolojiyi bu doğrultuda kucaklayıcı bir yaklaşımla ele almalı, onun esiri olmadan onu araç olarak kullanmalıyız.
- Çevirmen psikolojisinin çeviriye etkisi/yansıması ile ilgili neler söylenebilir?
”Her çeviri süreci ve meydana gelen çeviri ürünü, farklı psikolojik temellere dayanmaktadır. Her çeviri, farklı bir dünyadır.”
Aslında çeviri bir yorum olarak kabul edilebilir; kaynak metnin farklı dile aktarılan bir yorumu. Yorum, görece bir kavramdır ve her çevirmen kaynak metni farklı çevirebilir ve erek metin, çevirmenin kendinden, hayatından, yaşadığı his ve tecrübelerden izler içerebilir. Kaynak metin bile yazılırken, yazarın duygu dünyası ve hayat ile ilgili görüşlerinden izler taşımaktadır. Hal böyle olunca, her çeviri eserin aslında farklı bir çevirisi söz konusudur. Çeviriyi bir yorum olarak ele alırsak, her çeviri süreci ve meydana gelen çeviri ürünü, farklı psikolojik temellere dayanmaktadır demek yanlış olmaz. Söz gelimi, karamsar bir metin, hayata karamsar bakan ve psikolojisi bu yönde şekillenen bir çevirmen tarafından hayata olumlu bakan bir çevirmene göre erek kültüre daha başarılı aktarılabilir. Bu nedenle çevirmen psikolojisi çeviri sürecini aslında doğrudan etkilemektedir. Ve bu durum, çeviribilimsel araştırmalarda ele alınması gereken bir konudur. Zira her çeviri, farklı bir dünyadır.
- Sektörel veriler çeviri ve çevirmenin geleceği hakkında neler söylüyor?
Bu soruyu önceki cevaplarda açıklamış sayılırız aslında. Bizim yapmamız gereken; günümüzün beklentilerine cevap verebilecek potansiyellerin farkında olarak çeviri edincimizi bu doğrultuda geliştirmek. Mesela teknolojiyi çeviri ürününe giden yolda araç olarak kullanıp özellikle bazı alanlarda daha kısa sürede daha hızlı çeviriler üretebiliriz.
- Her meslekte insan psikolojisine etki eden ve kişinin, yeri geldiğinde, bir uzmandan yardım almasını gerektiren durum ve dönemler bulunabiliyor. Bu konuda çevirmenler özelinde neler söylenebilir?
”Ülkemizde çevirmenlik mesleği ile ilgili bir meslek odasının olmaması, kamu ve özelde çalışan çevirmenlerin yaşadığı problemler vb. faktörler; çevirmenin motivasyonunu, öz saygısını, özdisiplinini, empati kurabilme yeteneğini, işine karşı duyduğu tatmini, mesleğine karşı duyduğu heyecanı olumsuz etkileyebilir.”
Her çevirmen aslında bireysel bir beyni temsil eder. Tıpkı diğer meslek dallarında olduğu gibi çevirmenlerin de iş, görev ve mesleki tatminleri psikolojik düzeyde değişkenlik göstermekte olup; bu değişkenler, ortam ve koşullara göre olumlu ya da olumsuz olarak şekillenebilir. Ülkemizde çevirmenlik mesleği ile ilgili bir meslek odasının olmaması, kamu ve özelde çalışan çevirmenlerin yaşadığı problemler vb. faktörler; çevirmenin motivasyonunu, öz saygısını, özdisiplinini, empati kurabilme yeteneğini, işine karşı duyduğu tatmini, mesleğine karşı duyduğu heyecanı olumsuz etkileyebilir. Bunun önüne geçmek için koşulların düzeltilmesi ve bu alanda iyileştirici çalışmaların yapılması gerekir. Nitekim bu konuda bilimsel iki makalemiz mevcut. Daha detaylı bilgi almak için göz atılabilir.
- Çevirmeni etkileyen çalışma ortam ve koşullarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Önceki yanıtlarda da değindiğimiz üzere; diğer meslek dalları gibi, çalışma ortamı ve koşulları çevirmenin ruhsal durumunu olumlu veya olumsuz anlamda etkileyebilir. Bize düşen görev ise sorunların farkına varıp durum tespiti yapmak ve örnekler üzerinden çözüm yolları geliştirmektir.
- Çevirmen, sosyal bir kimlik olarak düşünüldüğünde; kültürel, politik vb. alanlarda karşılaştığı zorluklar nelerdir? Çevirmen, bu gibi durumlarla nasıl başa çıkar/ çıkmalıdır?
”Yaşanacak olası zorluklarla başa çıkmak adına, çevirmenin öz saygısı, kendine güveni, motivasyonu, özdisiplini, duygusal ve kültürel zekâsı, kişilik özellikleri gelişmiş olmalıdır.”
Her çevirmen, çevirisini, farklı bir bireysel ve psikolojik düzlemde gerçekleştirir. Çevirmenin dünya görüşü, psikolojisi, politik bakış açısı, kültürü, yaşadığı toplum, toplumdan etkilenme düzeyi çevirisini de etkilemektedir. Çevirmen, bazen, çeviri yaptığı eserden dolayı, aksi görüşü savunan bireylerce eleştirilebilir, bazen de tam tersi olabilir. Ancak ilki yaşanırsa çeviri eser sansüre uğrayabileceği gibi çevirmen bu çeviriden sorumlu tutularak yaptırımlarla karşılaşabilir. Aslında çevirmenler, çeviriye, bireysel ruh durumlarını yansıtmaktadır. Sağ görüşü savunan bir çevirmenin nöronları ve psikolojisi o yönde gelişirken, sol görüşü savunanların diğer yönde gelişir. Aynı metin için birbirinden farklı çeviriler ile karşılaşabilmemizin nedeni budur. Yaşanacak olası zorluklarla başa çıkmak adına, çevirmenin öz saygısı, kendine güveni, motivasyonu, özdisiplini, duygusal ve kültürel zekâsı, kişilik özellikleri gelişmiş olmalıdır. Çevirmen, attığı her adımın ve uyguladığı stratejilerin arkasında dik durabilmelidir. Bu bağlamda, hesabını veremeyeceği bir çeviri teklifini öncesinde kabul etmemelidir.