Okula başladığınız o güne geri dönmeye hazır mısınız?
İlk çantanıza, parlak ayakkabılarınıza, kimimiz için siyah, mavi önlüğe, beyaz yakalığa… Formaya, jile elbisenizin içinde parıldayan bembeyaz gömleğe mesela. O meşhur yeşil silginin, sıraların, tebeşirin kokusuna; henüz uçlu kalemi keşfetmemiş olmamızdan mı nedir, çöp kovasının yanında kalem açma bahanesi ile konuşmaya, demir kalemtıraşı olanın hep daha havalı olduğu günlere… İlk defterlere, anne babamızın elini bırakıp sınıfa doğru attığımız o ürkek ilk adıma… Adım adım geçmişe.
Biliyor musunuz, ben her çocuk aynı heyecanla başlar sanırdım. Okul çantası almak, hangisini alacağına karar vermek dünyanın en zor şeyiydi o zamanlar. Üzerinde hangi desen, hangi süper kahraman olsundu? Sonra… Azla yetinmeyi bilmem gerektiği öğretildi bana, hani bir reklamda var ya çok severim “olmasa da olur” diyebilmek öğretildi.
Çünkü bazı çocuklar okul çantası heyecanı yaşamazmış, süper kahraman konusunda kararsız kalmazmış, belki de hiç tanımazmış onları. Ben okulda ağlayıp eve uçuşa uçuşa gelirken kimisi okula gidebilmek için ağlarmış. Aileleri severmiş onları, hem de çok severmiş ama olanaklar bir şeymiş; ailelerinin imkanı olmazmış, olsa da okulları olmazmış. Okul olsa sıra, sıra olsa soba, soba olsa öğretmen olmazmış.
Sonra bir gün… En yağmurlu, en soğuk günde güneş doğarmış, sıcaklığı soğuk sınıfın kırık camlarından içeri damlarmış yavaş yavaş, sıcacık, sevgi dolu.
Bir süper kahraman gelirmiş pelerini kıpkırmızı. Oradaki tüm çocuklar artık benden daha çok tanırlarmış kendi süper kahramanlarını.
Ben sizle de tanıştırmak istiyorum süper kahramanımızı!
Burcu Öğretmen…
Kardeş okulumuzun, güzel kardeşlerimizin süper kahraman öğretmeni. Suruç’ta göreve başladığı okulun fiziki durumu oldukça kötüydü, kendisi bir adım attı! Gözlerini yummadı. Güzel haberdir aslında hızlı yayılan, biz de duyduk Burcu Öğretmenin sesini, kollarımızı sıvadık. Çocukların ilk heyecanına heyecan katmak için yola çıktık.
Zamanda yolculuk yaptık sık sık, kendimizi, o günlerimizi düşündük. Belki o zaman bizim de alamadığımız, içimizde heves olarak kalan her şeyi aldık, her şeyi yaptık!
Birbirinden güçlü bir çok başka süper kahramanlar da oldu! Sıralar, kıyafetler, ayakkabılar, kitaplar, bilgisayarlar, panolar… Aklınıza ne geliyorsa!
Şimdi o okulun sobası yanıyor, camlarından güneş damlıyor içeri, her sırada iki tane süper kahramanlı çanta asılı, her adım musmutlu ve rengarenk.
Bizleri zamanda yolculuğa çıkaran, pelerinini giyip çok büyük işlerin üstesinden gelen; güneş gibi damlayan Burcu öğretmene hepimiz adına teşekkür ediyoruz! İyi ki varsınız!
İşte o heyecana dair fotoğraflar: