Bir önceki deneme yazımda piyasanın farklı alanlarından ve çevirmenlerin çalışma şekillerinden bahsetmiştim. Burada da çeviri piyasasında fiyatlandırma konusundaki gözlemlerimi aktaracağım. Çeviri piyasasının dinamik yapısından ve farklı sektörlerle de olan bağlantısından dolayı piyasada hesaplanan birim ve birim başına verilen ücretler arasında müşterilerin kafasını karıştıracak kadar fark olabiliyor. ISO 17100 Çeviri Hizmetleri İçin Gereklilikler Standardı‘nda EK F’ye göre, Dar Kapsamlı Değer Katan Hizmetler başlığı altında çeviri hizmet sağlayıcıların verebileceği ekstra hizmetler de bulunmakta. Fiyatlandırma içine bu tarz (mizanpaj, güvenlik, alan uzmanı kontrolü, düzeltme ve son okuma vs.) hizmetler de girince durumu müşteriye anlatmak da hâliyle zorlaşıyor.
Ülkemizde çeviri piyasasının denetleyici ve düzenleyici bir yasal altyapısının olmaması da birimlendirmede ve bu birimlendirmelerin ücretlendirilmesinde ortak bir karara varılamamasına neden olmaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının bu duruma yönelik çalışmaları bulunsa da önerdikleri fiyatlar arasında büyük farklar bulunmaktadır. (bkz. İdareyi Geliştirme Başkanlığı Türkiye’de Çevirmenlik Mesleği Araştırma Raporu) Piyasada çeviri işletmelerinden gelen işlerde bana teklif ettikleri fiyatlarla önerilen fiyatları karşılaştırdığımda ise önerilen fiyat listelerinin pek dikkate alınmadığını söyleyebilirim. Bu teklifler bir de fiyat listesini paylaşan STK’ların üyeleri tarafından gelince durumun biraz ironik olduğunu söylemeden geçemem. Piyasa üzerine araştırmalara yoğunlaştığım ve iş bağlantılarımı geniş tuttuğum için kendime belirlediğim alt sınırdan aşağı gelen teklifleri geri çevirebiliyorum ancak herkes çevre konusunda bu kadar şanslı olamıyor. Çeviri piyasasında ortak bir pazarın olmamasından dolayı da farklı fiyat aralıklarında ayrı ayrı pazarların bulunduğuna da şahit oldum.
Çeviri piyasasında kullanılan birimlere gelince de yazılı çeviride karakter, kelime veya satır; sözlü çeviride dakika, gün veya saat kullanılmaktadır. Bazen yazılı çeviride de hizmetin türüne göre (deşifre, makine çevirisi düzeltmesi veya alt yazı) dakika veya saat de birim olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde, doğrudan çeviri için olmasa da, 492 sayılı Harçlar Kanunu‘nun 135. maddesinde “Harçlar sayfa üzerine hesap edildiği hallerde 20 satır bir sayfa ve 50 harf bir satır itibar olunur. Son sayfa 20 satırdan eksik olsa da bir sayfa sayılır.” şeklinde bir açıklama bulunmaktadır. Ayrıca 2008 Ocak ayında yayımlanan TS 13341 Çeviri Büroları – Genel Kurallar Standardında da “4.2.6 Çeviri hizmeti ücretinin hesaplanmasında kaynak metin esas alınmalıdır. Kaynak metnin karakter sayısı boşluklar dikkate alınmayacak şekilde sayılmalı ve 1000 karakter 1 sayfa kabul edilerek ücret hesaplanmalıdır. Ayrı bir özellik arz etmeyen bütün çeviriler aynı hesaplama yöntemi ile ücretlendirilmelidir.” şeklinde bir madde de bulunmaktadır. Bu nedenle bizdeki çeviri piyasasının genelinde 1000 karakter 1 birim sayfa olarak kabul görmüştür. Bilgisayar destekli çevirinin (CAT) ve uluslararası projelerin de ülkemiz piyasasında payının artmasıyla kelime üzerinden hesaplama da ülkemizde kullanılmaktadır. Piyasanın bazı kesimlerine göre tahmini olarak 180 kelime 1000 karaktere denk gelen 1 birim sayfa olarak da kabul edilmektedir. Standartta kaynak metinden hesaplanması önerilse de hedef metin üzerinden hesap tutanlar da mevcuttur. Onun da temeli aslında Noterler damga vuracağı belge üzerinden hesap yaptığı için çevrilmiş metin olmadan değer hesabı yapamamasıdır. Bu da hedef metinden hesaplamayı dolaylı olarak piyasamıza getirmiştir. Bu yüzden hedef metin üzerinden hesaplamanın ne kadar sağlıklı olduğu da tartışmalı bir konudur. Biraz da geçmişe baktığımızda bilgisayarın doksanlı yıllarda çeviri piyasasında ilk kullanılmaya başlandığı zamanlarda birim olarak “kilobyte” bile kullanılmıştır. Üstelik “kilo ile çeviri” şeklinde çeviri pazarlaması yapıldığı da söylenmektedir. Günümüzde TÜİK verilerinin ücretlendirmesinde de “kilobyte”ın birim olarak kullanılması da bu birimlendirmeye bir örnek olarak gösterilebilir.
Yasal bağlamda çeviri ile alakalı olarak devlet bünyesinde genele açık olarak belirlenen tek ücretlendirme Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü’nün Noterlik Ücret Tarifesi altında bulunmaktadır. 2018 yılı tarifesinde “Madde 4 – 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 103 üncü maddesi hükmü uyarınca, noter tarafından bir dilden diğer dile, bir yazıdan diğer yazıya çevrilen veya çevirtilen kağıtların her sayfasından 45,25 TL çevirme ücreti alınır. Bir dilden diğer dile veya bir yazıdan diğer yazıya çevrilen veya çevirtilen kağıtların 10 veya daha az satırı içeren sayfalarından birinci fıkrada gösterilenin yarısı kadar ücret alınır.” şeklinde belirtilmiştir. Yine de güncel Noterlik Kanunu Yönetmeliği‘nin 96. maddesinde çeviri ücretiyle ilgili “Noter tarafından ilgilisinden alınan çevirme ücretleri noterlik dairesinin gelirlerinden olup, yevmiye defterine gelir olarak kaydedilir. Noterin çevirene ödediği parada dairenin giderlerindendir.” şeklinde bir açıklama bulunmaktadır. Noter onayı yapılan çeviri ücreti önce Noter’in geliri olarak sayıldığı için de çevirmene verilecek ücretin belirlenmesi de çevirmenin Noter’le anlaşmasına bağlı tutulabilmektedir. Bu tarifenin tamamına anlaşan bir çevirmene vergilerin de çıkarılmasıyla birlikte düşen net ücret birim sayfa başı 26-27 TL civarındadır. Bu ücret tarifesi her sene güncellenmektedir. Daha öncesinde 21.01.2010 tarihli 7 numaralı Noterler Birliği genelgesine göre, 2016/21 sayılı genel yazıyla kaldırılana kadar, çevirmene, belirlenen ücretin yarısı ödenmekteydi. Adana 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2016/318 karar numaralı davada Noter aleyhine karar çıkmasıyla bir çeviri işletmesi sahibi 10 yıl geriye dönük bütün harçlarını tam olarak alabilmişti. Yine de çevirmenin Noter sürecinde ödeme alması konusu da çok karmaşık bir hale gelebilmektedir.
Mahkemelerde ise Adalet Bakanlığı’nın 30391 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14 Nisan 2018 tarihli Tebliğinde 2018 Yılı Bilirkişilik Ücret Tarifesi bulunsa da özellikle çeviri kalemi için bir ücret tarifesi bulunmamaktadır. Bu yüzden mahkemelerde çeviri fiyatlandırması görevlendirmeyi yapan mercinin inisiyatifindedir ve ödeme yapılırken de belirlenen ücretten vergiler düşülerek ödeme yapılır. Eğer çevirmen savcılık tarafından görevlendirildiyse savcının ödeme emrini ayrıca çıkarması gerekmektedir. Tapu dairelerinde de yabancılarla tapu devri sırasında adliye listelerinden çevirmen çağrılır. Burada ücretlendirme genelde standart olsa da diline göre farklılık göstermektedir.
Özel sektör içinde ise yasal olarak belirlenmiş bir çeviri alt fiyatlandırması bulunmamaktadır. Bunun için öncelikle çevirmenlerin çalışma şartlarının ve talep edilen hizmetlerin yasa ve yönetmeliklerle belirlenmesi gerekir. Her çevirmenin çeviri hızı, uzmanlık alanı, deneyimi vs. farklı olduğu için de birim fiyat belirlemek iyice zorlaşmaktadır. Bilgi alışverişinde bulunduğum çeviri şirketi yöneticileri yazılı çeviride genel olarak çevirmenlerden dil çifti fark etmeksizin günlük asgari 2500 kelimelik (14-15 birim sayfalık) bir çeviri performansı beklemektedirler. Benim lisans eğitimimde çeviri sınavlarında akademisyenlerin 1 saat için öngördüğü çeviri miktarı genellikle azami 250 kelimeydi. Çevremde bu oranı geçtiğini söyleyen çevirmenler olsa da çevirinin içeriği, konuya yatkınlık, çeviri hizmeti talep edenin jargonuna hakimiyet, metin içi tekrar ve belirli kalıpların bulunması gibi koşulların bir araya gelmesiyle bu kadar hızlanabildiklerini söyleyebilirim. Akademik olarak bir istatistik bulamasam da bir ortalama bir çevirmenin bu koşullar olmadan saatlik hızının 200-250 kelime arasında olduğunu söylemem çok hatalı bir yaklaşım olmayacaktır. Sigortalı çalışan birinin de yönetmeliklere göre günlük 8 saat çalışması gerektiğini düşünürsek çevirmenler için günlük ortalama 1600-2000 kelime arasında bir miktar belirleyebiliriz. Kesin olmasa da kaba bir hesap yapacak olursak 2018 yılı asgari ücret 1600 TL, sigorta primi 600 TL. Yani kendi sosyal güvencesini karşılayan bir çevirmenin asgari düzeyde sigortalı bir işçi gibi çalıştığında devletin belirlediği şartlarda aylık asgari kazancının 2200 TL olması gerektiğini varsayabiliriz. Haftada bir gün çalışmadığını düşünürsek ayda 26 gün üzerinden günlük asgari 85 TL kazanabilmesi gerekmektedir. Günlük de net 8 saat üzerinden çalışırsa saatlik 10,5 TL gibi bir tutara denk gelir. Yani en kaba hesapla ortalama 200 kelime (1,1 birim sayfa) için asgari fiyatın 10,5 TL olması gerekir. Tabii bu varsayım çevirmenin her gün düzenli olarak çeviri işi aldığını düşündüğümüz halidir. Bunun içine vergiler ve muhasebe masrafları dahil değildir. Bu yaklaşık hesabı çeviri yaptığınız fiyatlarla karşılaştırabilirsiniz. Üzerine çeviri hızınızı ve kalitenizi arttıran koşulları da eklediğinizde asıl talep etmeniz gereken çeviri birim fiyatınızı belirleyebilirsiniz. Sözlü çeviri piyasasında da bu şekilde kaba bir hesap yapıp bir de sözlü çevirinin öncesi ve sonrası süreç kayıplarını eklediğinizde asgari bir fiyat çıkarabilmeniz mümkündür. Dünyanın en büyük çeviri platformlarından biri olan Proz’da Ortalama Ücretler sayfasında çalıştığınız dil çiftleriyle ilgili hesaplanmış ortalama ücretleri inceleyebilirsiniz. Yazılı çeviride kelime başı asgari 7-8 Dolar-Cent, sözlü çeviride de saatlik asgari 25 Dolar olarak görülmektedir. Bu hesaplar kesin olmasa da çalışma koşullarınızın kalitesinin ne düzeyde olduğunu anlamanızda yardımcı olacağını düşünüyorum. Bu şekilde bile güzel tartışmalar çıkacağına, çevirmenlerin buradan kendine pay çıkarabileceğine eminim.
Ülkemizdeki çeviri piyasasında fark ettiğim başka bir konu ise serbest (freelance) çevirmenlerin çeviri şirketi yöneticileri tarafından işçi olarak sınıflandırılmasıdır. Hal böyle olunca işletme yöneticileri piyasada fiyatlandırmaları sadece kendilerinin yapabileceği düşüncesini bile savunabilmektedirler. Halbuki serbest olarak çalışmanın mantığına aykırı bir durumdur. ISO 17100’de de “Çeviri Hizmet Sağlayıcı” terimi sadece tüzel kişilikler için değil, çeviri hizmet sürecini standarda uygun şekilde yerine getirebilen herkes için kullanılmaktadır. Bu standarda göre “Çeviri Hizmet Sağlayıcı ve Çeviri Hizmeti Talep Eden” bulunmaktadır. Yani serbest çevirmenler işçi değil, şirketler de onların işvereni değildir. Ancak sabit maaşlı çalışan bir çevirmen istahdamında onun işvereni diyebiliriz. Benim görüşüme göre çeviri fiyatlarının belirlenmesinde tüzel kişiler kadar serbest çevirmenlerin de hakkı vardır. Çevirmenin ne kadar kazandığı çeviri şirketini; çeviri şirketinin ne kadar kazandığı ise çevirmeni ilgilendirmez. Çeviri fiyatlandırması yaparken karşılıklı olarak hizmet kalemleri belirlenmeli ve buna göre de fiyatlandırmalar yapılarak teklif verilmelidir. Diğer yandan çeviri şirketleri vergi kaydı bulunmayan çevirmenleri sürekli olarak gider gösteremedikleri için kestikleri her fatura başına %18 KDV ve %20 Gelir Vergisi ödemek zorunda kalmaktadırlar. KDV zorunlu bir ödemedir ve genellikle müşteriden alınır. Hadi diğer sabit giderler vs. ile gelir vergisinin etkisini de biraz düşürseler de genelde 3’te 1’e yakın bir kısmı doğrudan vergiye gitmektedir. Bu yüzden diğer masraflar ve kârını çıkardıktan sonra çevirmenlere çoğunlukla 1/3’lik bir kısmı teklif edilmektedir. Başbakanlık raporundaki fiyat listelerinde bulunan açıklamalarda da 1/3 önerilmektedir. Tabii, çeviri şirketlerinin fatura kesmese dahi bu bahane ile çevirmenden kesmeye çalıştıklarına şahit olmadım, diyemem. Hatta özellikle vergi mükellefi olmayan çevirmenlere ulaşarak bu şekilde daha fazla kar elde etmeye çalışan işletmelerle karşılaşmadığımı söylersem yalan olur.
Son olarak da ISO 17100’de geçen ekstra hizmetlerin fiyatlandırılmasından bahsedelim. Çeviri projelerinde iş akışı oluştururken artık metin dışı unsurları da hesaba katmadan ilerlemek neredeyse imkansız hale gelmeye başladı. Gelen çeviri hizmet taleplerine karşılık verebilmek için çevirmenin alacağı ücret dışında veri güvenliği, proje yönetimi, format değişimleri, süreç kalitesi denetimi gibi ekstra maliyetler de ortaya çıkmaktadır. En basitinden metin mizanpajı çeviriden ayrı olarak hesaplanabilir veya çevirmen bir web sitesi çevirisinde içeriğin siteye yerleştirilmesinden ekstra bir ücret talep edebilir, edebilmelidir. Mesela teklif verdiğim projenin boyutuna göre proje yönetim ücretini bile talep ettiğim de olmuştu. Çeviri şirketiyle çevirmen arasında bu metin dışı unsurlarda bir yere kadar anlaşılabiliyor olsa da çeviri hizmetini asıl talep eden kişi bu durumdan bihaberse teklif edilen fiyata ikna etmek neredeyse imkansız hale gelmektedir. Çeviri projesi iş akış süreci genelde asıl müşteriye şeffaf bir şekilde yansıtılmamaktadır. Her işletmenin süreç vaadi yaklaşık aynı olsa da vaad edilen süreci uygulamadan maliyeti düşürmeye çalışan, fiyat kırarak müşteri çekecebileceğini düşünenler yüzünden çeviri piyasası zarar görmektedir. Çevirmen/çeviri krizi haberlerine sık sık rastlamamızın sebeplerinden biri de budur. Meslektaşlarıma her zaman verdiğim tavsiyem, ne olursa olsun kaliteden ve taban fiyattan ödün vermemeleridir. Yeri geldiğinde, bazı durumlarda düşük fiyatı idare etmeniz gerekir ama sürekli hale gelmesine izin vermeyin. ATA’nın (American Translators Assosiation) yayımladığı Geting It Right isimli kitapçıkta (sayfa 7) çeviri hizmeti talep edenlere hitaben yazılmış, çok sevdiğim bir söz vardır:
“Eğer profesyonel çeviri hizmetini karşılayamıyorsanız belki uluslararası pazara girmeye de hazır değilsinizdir.”