Avrupa Birliği Genç Çevirmenler Yarışması bu sene 13 Ocak 2018 tarihinde Ankara’da bulunan Anadolu Down Town Oteli’nde gerçekleşti. Her sene gerçekleşen bu sınava, üniversitelerin Çeviribilim Bölümleri ile Uygulamalı Çeviri ve Çevirmenlik Bölümlerinin İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerinin her bölümden 3 öğrenci katılmaktadır. AB Bakanlığı, resmi web sayfasında bu yarışmanın amacını şu sözlerle ifade etmektedir: “Üniversitelerimizde çevirmenlik eğitimi alan öğrencilerin AB uyum sürecine ve uzmanlık gerektiren müktesebat çeviri çalışmalarına yönelik farkındalıklarını artırmak ve bu alanda ihtiyaç duyulacak çevirmenlerin yetiştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla, Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından 2010 yılından bu yana Genç Çevirmenler Yarışması düzenlenmektedir.”
Sınava katılacaklar nasıl belirlenir?
İstanbul Üniversitesi Almanca Mütercim Tercümanlık Bölümü öğrencisi olarak bu sene yarışmaya katılma şansı elde edenlerdendim. Üniversitemizin bünyesinde yarışmaya katılmak isteyenler arasında bir sınav yapıldı. Sınavda ilk üçe giren öğrenciler yarışmaya katılmaya hak kazandı. AB Bakanlığı bu seçimin üniversiteler tarafından kendi bünyelerinde adil bir şekilde yapmaları konusuna oldukça önem vermektedir. Her üniversitenin katılacak öğrencileri belirleme konusunda kendi uyguladıkları sistemleri olabilir, önemli olan şeffaf ve adil olması.
Sınav öncesi: 12 Ocak 2018
Sınavdan bir gün öncesinde saat 14.00’da biz öğrencilerin otele kabulü gerçekleşerek Çeviri Eşgüdüm Başkanlığı’nın görevlileri tarafından karşılandık ve akabinde kayıt bilgilerimiz teyit edildi.
Görevlilerin güler yüzlü karşılamasıyla bizlere yaka kartı, AB Çeviri Rehberi, kalem, silgi ve iki günlük program akışını belirten bir belge takdim edildi. Ve sonrasında 17:30’da gerçekleşecek tanışma toplantısı ve akşam yemeği öncesinde biraz dinlenme fırsatımız oldu.
Bu seneki sınava İngilizceden 108, Almancadan 19, Fransızcadan 15 öğrenci katıldı. Daha önceki senelerden farklı olarak bu sene herkes sınava aynı yerde girdi. Böylece çeşitli üniversitelerden katılan öğrencilerle tanışma fırsatını elde ederek bizler de kendi üniversitemizi temsil ediyor olmanın gururunu yaşadık. Tanışma toplantısında Çeviri Eşgüdüm Başkanı’nın konuşmasını ilgiyle dinledik. Konuşmasında özellikle dünyanın globalleşmesi neticesinde çeviri ihtiyacının daha da artığı ve bu ihtiyacı gidermek için kaliteli çeviri ortaya konması adına çevirmenlerin yetişmesi, yetiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Akabinde Sayın Müsteşar’ın konuşmasını dinledik. Keyifli geçen tanışma toplantısı sonrasında hep birlikte akşam yemeğine geçerek bir arada olmanın keyfini çıkardık.
Sınav Günü: 13 Ocak 2018
Ertesi sabah sınava girmeden önce güne muhteşem bir kahvaltıyla başladık. Sınava önceden belirtildiği gibi matbu olan her şeyi getirilebiliyor ve sınav esnasında kullanabiliyordu. Sınav salonunda hepimiz isim ve üniversitemizin yazılı olduğu yerlere oturduk. Oturma düzeni 3 kişilik masalara aynı dil çiftinde olmayacak şekilde iki öğrencinin oturabileceği gibi düzenlenmişti. Gerekli hazırlıklarımızı yaptık ve heyecanla sınav kağıdını beklemeye koyulduk…
Sanırım en önemli meseleye geldik: Sınav!
3 sayfa dolu dolu bir kaynak metin ile karşılaştık. Konusu “Jugendarbeitsschutzgesetz” (Genç İşçileri Koruma Kanunu) idi . Sürenin sonunda yetiştirmiş olmanın sevincini yaşıyor olsam da çok tuhaftır ki sınav sonrasında hangi kavramları nasıl çevirdiğimi hatırlayamadım (buna başlık dahil). Belki son okuma için yeterince vaktimin olmamasından kaynaklanıyor olabilir. Kaynak metni oku > anla/çözümle > bilmediğin kelime varsa sözlüğe bak > erek dile aktar > son okuma yap. Bu süreç o kadar hızlı gerçekleşti ki! Evet, kocaman bir iki buçuk saatimiz vardı fakat sınav esasında sanki bir saatte olup bitti her şey. O yüzden kanımca sınavda en zor ve en önemli kısım süreyi etkin kullanmaktı. Çünkü ne kadar donanımlı olursanız olun ve ne kadar sözlük, matbu evrak getirmiş olursanız olun, süreyi etkin bir şekilde yönetemezseniz ve verimli kullanamazsanız, en önemlisi bunun yol açtığı stresi kontrol altına alamazsanız hiçbir sonuca ulaşamazsınız. Zira çeviriye son nokta koyulmadığı takdirde sınav kâğıdı geçersiz sayılmakta, değerlendirmeye alınmamaktadır. Bu nedenle zamanı yönetmeyi ve stresimizi kontrol etmeyi bilmeliydik.
Sınav esnasında aksiliktir ki kol saatimi takmamışım. Amacım aslında arada saate bakıp gerektiğinde hızlanmaktı. Sınav salonunda da maalesef herkesin görebileceği bir saat yoktu (yoksa vardı da ben mi göremedim, bilemiyorum ancak sınav öncesinde buna dair bir açıklama yapılmadı). İlk sayfayı çevirdikten sonra görevliye saati sordum. Bilerek yapmadığını biliyorum ancak kalan süremizi yanlış söylemiş. Daha az zamanım var sanıyordum fakat 5 dakika geçmeden hemen gelip düzeltti. Bunu duyduğumda çok rahatladım ve kalan süreyi de etkin bir şekilde kullanarak çeviriyi bitirip sayfaları numaralandırıp teslim ettim. Gönül isterdi ki şöyle bir 15 dakikamız daha olsun. Bir dakika nefes alıp verdikten sonra çeviriyi son kez gözden geçirmeyi çok isterdim.
Tabii sınav kâğıdına çeviri el yazısı ile yazıldığı için aynı zamanda yazının okunabilirliğini göz önünde bulundurmak gerektiğini unutmamak gerekiyordu. O süreyle boğuşurken buna ne denli dikkat edebildik bilemiyorum. Sınav bitti, bitince ne mi oldu? Üzerimizden büyük bir yük kalktı, rahatladık. Hemen bir kahve molası verildi ve ardından sertifika töreni gerçekleştirildi.
Evet, bu bir yarışma ve elbette dereceye girecek olan öğrenciler olacaktır ama mesele dereceye girmek değil. Bu yarışmaya katılmak, sınav anını yaşamak, bunu tecrübe edebilmek, birbirinden özel öğrencilerle tanışmak daha önemliydi. Buradan katılma cesareti gösteren tüm öğrencileri gönülden tebrik ediyorum.
Bizlere desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen değerli Hocalarımıza, bu maceranın çok keyifli geçmesine vesile olan, organizasyonda emeği geçen AB Çeviri Eşgüdüm Bakanlığı görevlilerine ve herkese çok teşekkür ederiz.
Kaynakça: