Özdemir Asaf “Elektronik” şiirinde şöyle der:
“Duruyor sayılır mıyım bir noktada ki / O durduğum nokta yerinde durmuyor.”
Çeviri sektöründeki son on seneyi bu cümle ile özetleyebiliriz. Çevirmen unvanına sahip birini gözümüzde canlandırdığımızda aklımıza masada üst üste dizilmiş sözlükler, araştırma yapılan kitaplar, etrafa serpilmiş notların geldiği zamanlar takvimde bizi çok eski tarihlere götürmese de profesyonel çevirmen olarak hayatına devam edenler için oldukça nostaljik bir görüntü. Daktilo şeridi ve mürekkep kokusunun yerini çeviri bellekleri, eşleşme oranları ve sistem yönetim arayüzleri aldı. Günümüzde nasıl bilgisayar ve internet bağlantısına karşı çıkıp “Ben dolma kalem ile çeviri yapacağım ve erek metni müşteriye elden götüreceğim.” diyemezsek çeviri teknolojilerine sırtımızı dönmek de bizi sadece yerimizde saydırmaz, tarihin tozlu sayfaları arasında faks makinesinin tam yanında yaşamak zorunda bırakır.
Derinlemesine bir inceleme yaparsak çeviri sektörünün çehresinde değişen dinamikler sadece bunlarla sınırlı değil. Çeviribilim, Mütercim Tercümanlık veya Uygulamalı Çevirmenlik mezunları artık BDÇ, TMS, L10N, MT, PE’den bahsediyor; mezun olunca Yerelleştirme Mühendisi, Çeviri Projeleri Geliştirme Yöneticisi, Kalite Kontrol Uzmanı, Redaktör, Ana Dil Uzmanı, Terminoloji Uzmanı, Post-editör pozisyonlarına başvuruyorlar.
Çeviri teknolojilerinin yüksek hacimli projelerde süreci kolaylaştırdığı, çeviriye harcanan vakti ve maliyeti azalttığı, verileri düzenlemeye ve projeler arasındaki tutarlılığı sağlamaya yardımcı olduğu, çevirmenlerin farklı dillerde çalışabilmesine olanak tanıdığı bir gerçek. Bu, bir kelimenin karşılığını bulabilmek için saatlerce ansiklopedi karıştıran nesil için belki de rüya gibi fakat sorulması gereken esas soru şu: Bu gerçek, çevirmen rüyasını tehdit ediyor mu?
“Çeviri sektöründe gördüğünüz en önemi zorluklar nelerdir?” sorusuna çeviri kalitesi ile ilgili endişeler, mesleğin yıpratıcı olması veya zorlu çalışma koşulları yerine makine çevirisinin yaygınlaşması ile gelecekte çevirmene ihtiyaç duyulmayacağına yönelik kaygılarla yanıt verilmeye başlandı. Fransız Çeviri Meslek Derneği SFT (Société Française des Traducteurs) anketine göre (Mart 2020) çevirmenlerin gelecekle ilgili düşüncesi şu şekilde:
% 48 bir yan iş üstleneceğim.
% 23 yeniden farklı bir alanda eğitim alacağım.
% 15 geçici olarak ara vereceğim.
% 7’si kalıcı olarak işi bırakacağım.
Pandemi ile beraber bu noktadaki görüşler daha keskin bir hâle geldi. Virüsün olumsuz etkisi tüm mesleklerde derin bir şekilde hissedilirken dil endüstrisi de durumdan nasibini aldı. CSA Araştırma Enstitüsünün Ağustos 2020’de 97 ülkeden serbest çevirmenlerle yaptığı ankete göre çevirmenler daha düşük gelir, daha az iş fırsatı, iş yükünde azalma beklentisi içindeydiler. Özellikle sözlü çeviri alanında tam kapanmanın gelmesi ile konferanslar ve kongreler iptal edildi, gelir sıfıra düştü. Fakat dünyanın mihenk taşı iletişim, onun da tepe noktası çeviri olduğu için ne umutsuzluk, ne makineleşme ne de diğer etmenler mesleğimizin önünü kesemedi. Bu durum dijitalleşmenin eşiğinde duran dil endüstrisi için bir ivme yaratarak onu yeniden zirveye taşıdı. Bahsettiğimiz elbette hepimizi gülümseten çeviri yapan maske manşetleri ya da beynimize çip takılarak hepimizin aynı dili konuşacağı haberleri değil; değişen dinamiklerin başrolünde, yeni dünyaya uyumlanan çeviri sektörü var!
Dijital platformlarda gerçekleşen çok uluslu fuarlar; mikrofon, kulaklık, bilgisayar ile evini kabine dönüştüren tercümanlar; dünyanın farklı ülkelerinde yaşamaya devam ederken ortak bir kampanya yerelleştirmesi projesini -belki de birbirlerini hiç görmeden- ortak stil kılavuzu ve TM ile tamamlayan çevirmenler, proje yöneticileri, kalite kontrol uzmanları; doğru verilerle beslenmiş makine çevirisi çıktılarını titizlikle düzelti işlemine tabi tutarak hizmet gerekliliklerine göre teslim eden editörler ve bu alanda çalışan binlerce kişi bu hızlı değişime çabucak adapte oldular.
Yukarıdaki grafikten uzmanlık alanı örneğini görebileceğiniz gibi koşullara bağlı olarak çeviri hizmetlerinin yapısı, içeriği veya önceliklikleri değişse de talepte azalma söz konusu değil; çevirmene duyulan ihtiyaç her zamanki gibi sadece şekil değiştirdi. Çeviri teknolojileri bugün bile bize anahtar teslim bir çeviri çözümü sunmaz, çevirmenlerin yerini almaz, dünyadaki dil engellerini tamamen ortadan kaldıran bir araç değildir. Bunun bilincinde olarak değişimlere ayak uydurup gelişebilir ve kendimizi mesleğin yarınında konumlandırabiliriz.
Çeviri mesleğinin geleceğinde yer almak istiyorsak nelere odaklanmalıyız?
- BDÇ araçları
- Yerelleştirme araçları
(Web, uygulama, oyun, yazılım, kampanya yerelleştirmesi öncelikli)
- Deşifre ve alt yazı hazırlama programları
- MTFE
- MTLE
- Kalite kontrol araçları
- Çeviri bellekleri
- DTP araçları
- Yapay eşdeğerlilik kavramı
- GPT-3
- Doğru donanım ve ekipman desteği
- OCR-DTP yatkınlığı
- Kapsamlı çeviri bellekleri
- ICR