Yazar: Sena Yalçınkaya
Editör: Çağıl Zehni
Çoğumuzun ilgisini çeken ve hayatımızın her alanında farkında olmadan karşımıza çıkan Fransız kültürüne bir de tarihi açıdan bakmak istemez misiniz? Bu ve benzeri kültürlerde, önemli bir yer tutan ve ilginç yönleri olan Kral, Kraliçe, Dük, Düşes, Kont, Kontes ve Hanedan gibi kavramların nasıl ortaya çıktığı ve etkilerini günümüzde de sürdürmesi sizce de bir merak konusu değil mi?
En önemli Batı ülkelerinden biri olan ve sanatın başkenti olarak kabul edilen Fransa; kültürü, sanatı, tarihi, mimarisi ve dili ile birlikte kozmetik, moda, mutfak gibi birçok alanda hayatımızı etkiler ve içine alır. Hatta “kültür” kelimesi bile dilimize Fransızca’dan geçmiştir. Fransa, Demir Çağı’nda Kelt Galyalıların yerleşmesiyle keşfedilmiş ve M.Ö. Roma İmparatorluğunun uzun yıllar hakimiyetinde kaldıktan sonra zaman içinde iki ayrı devlet kültürünü benimsemiştir. Bunun etkisini Fransızcada da açıkça görebiliriz. İşte Fransa ve İtalya’nın hem kültür hem de dil benzerliği bu zamanlara dayanır. Uzun yıllar sonra, Frenk Kavmi ile Çağdaş Fransa Krallığı kurulmuştur. Zaten “Fransa” kelimesinin etimolojik kökenine baktığımızda da Frenklilerin yurdu ve yaşadıkları bölge anlamına gelen Francia kelimesinden ortaya çıktığı bilinmektedir.
Fransa tarihini incelediğimizde feodalizm ile ilgili birçok bilgi karşımıza çıkar. Feodal sistem ve kurumlar ilk olarak Frenk Karolenj İmparatorluğu’nun bünyesinde oluşmuş ve tüm Avrupa’ya yayılmıştır. Bu nedenle Fransa, feodalizmin anavatanı sayılır. Pek çok kez duyduğumuz, Fransa tarihinin görkemli “Dük-Düşes”, “Kont”, “Şövalye” gibi burjuva sınıflandırmaları bu sistemle ortaya çıkmıştır. Bu unvanların da kendi içerisinde hiyerarşik bir sıralaması vardır. En üst sırada o dönemin kralı ile aynı hanedandan gelen, her konuda söz hakkına sahip, saygın ve soylu “Dük-Düşes” yer alır. Fakat zamanla ticaretin canlanması ve ekonomik dengelerin de değişmesi ile feodal sistem etkisini kaybetmeye başlamıştır.
Fransa’da Krallık Dönemi ise ilk olarak Frenk Kralı I. Charles ile başlamıştır. Bu dönemde yapılan hanedan savaşlarıyla ülke birliği uzun yıllar sağlanmıştır. Başa geçen her kral kendi içinde çeşitli reformlar yapmıştır. Şimdi size Fransız kültürünü oluşturan en önemli kral ve reformlarından bahsetmek istiyorum.
Fransız kültürü denilince aklımıza ilk olarak Fransa’nın değerli müzeleri, heykelleri, başyapıtları, Fransa’da sanat kavramı gelir. Sanatın bu ülkedeki değeri, Fransa Kralı I. François ve yazar olan kız kardeşi Marguerita de Navarre’nin sanata olan ilgisinde yatar. I. François ile çağdaş Fransız kültürü bu dönemde başlamıştır. Orta Çağ döneminde Fransa; sanat, edebiyat ve bilim alanlarında karanlık bir çağ yaşıyordu. O dönemin sanatçıları hümanizm akımını başlatmış ve bu akımın en büyük destekçisi I. François olmuştur. Birçok bölgeden çeşitli sanatçıları ülkesinde ağırlayarak; sanat, edebiyat, mimari ve bilim alanlarında büyük reformlar yapmıştır. İtalya ve Kuzey’in ögelerini birleştirerek Fransız sanatının en özgün niteliklerini oluşturmuş ve ülkede Rönesans ve hümanizm ile ilgili birçok edebi eserin çevirilerini yaptırarak tanınmasını sağlamıştır. François Rablais, Michel de Montaigne, Etienne Jodelle ve Pierre de Ronsard dönemin ünlü yazar ve şairlerindendir. Aynı zamanda ilk üniversitelerden biri olan Collège de France’i kurmuş ve önde gelen sanatçı ve bilim insanları ile eserler ve fikirler üretmeye başlamıştır.
O dönem, mimarlık alanında İtalyan mimarisinden etkilenen sanatçılar, günümüzde varlığını koruyan Amboise Şatosu, Fontainebleau Sarayı ve Louvre Müzesi’ni yapmışlardır. Fransa’nın en gözde müzelerinden biri olan “Musée du Louvre” II. Philippe tarafından kale olarak yaptırılmıştır fakat daha sonra I. François’in emri ile saray olarak dizayn edilmiş ve kullanılmıştır. Louvre’a davet edilen ünlü sanatçıların arasında Leonardo da Vinci de vardır.
Leonardo da Vinci; Mona Lisa, Vaftizci Meryem, Çocuğu İsa gibi önemli eserlerini yanında getirmiş ve zamanla Paris’in baş ressamı, mimarı ve heykeltraşı olarak Fransa’ya birçok unutulmaz eser bırakmıştır. Ünlü saray dansı Valse ve Fransız müziği olarak bilinen klasik müzik bu dönemde önem kazanmıştır. Fransız kültürünün tohumları I. François ile atılmış ve daha sonra tahta çıkan krallar sayesinde üzerine eklenerek şekillenmiştir. Bir sonraki sayımızda yaptıkları reformlarla bir kültür inşa eden diğer Fransız krallarına değinmek üzere hoşça kalın.
GEÇİD’in tüm sayılarına ve dergideki diğer yazılara Genç Çevirmenler Platformu‘nun internet sitesi üzerinden, “Projelerimiz” sekmesiyle ulaşabilirsiniz!