Bir çevirmen olarak metinlerin, ait olduğu sektörlerdeki dil kullanımlarını iyi bilmeli, özellikle de uzmanlaşacağımız alanı seçmeden önce çeşitli alanlarda temel terminolojik bilgiyi edinmeliyiz. Bu yüzden terminoloji, çevirinin önemli bir parçasıdır ve çevirmenlerin hayatını da oldukça kolaylaştırır. Ayrıca iyi bir terminolojiye sahip olmak, iş yükünü de önemli ölçüde azaltır. Sizler için, kelimelerin kullanımlarını görebileceğiniz, küçük örnek cümleleri de içinde barındıran bir liste hazırladık. Tam tadımlık olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca “hukuk terminolojisine bir giriş yapayım!” diye düşünüyorsanız bizce bu liste sizlere ilaç gibi gelecek! Uzmanlaşmak zordur, rotanızdaki taşları koymadan önce yolu düzlemeniz gerekir :)
Keyifli okumalar, kolaylıklar dileriz!
Türkçe | İngilizce | Örnek Cümle | |
Adalet | justice | The courts aim to administer justice as defined by the law. (Mahkemeler, yasayla tanımlandığı şekilde adaleti yönetmeyi amaçlamaktadır.) | |
Anayasa | constitution | In 1872, an entirely new constitution was adopted. (1872’de tamamen yeni bir anayasa kabul edildi.) | |
Açık denizler | high seas | There is no shortage of jobs for people who want to live and work on the high seas. (Açık denizlerde yaşamak ve çalışmak isteyenler için iş sıkıntısı yoktur.) | |
Açık duruşma | public hearing | No details of the case were discussed at the public hearing. (Açık duruşmada dava ile ilgili hiçbir detay tartışılmadı.) | |
Abluka | blockade | An international blockade of the island was proposed by Austria but rejected by England. (Adanın uluslararası ablukası Avusturya tarafından teklif edildi fakat İngiltere tarafından reddedildi.) | |
Adaletin tecellisi adına | in the interest of justice | In the interest of justice, I hope you will choose to exercise your jurisdiction. (Adaletin tecellisi adına, umarım yargı yetkinizi kullanmayı seçersiniz.) | |
Adam kaçırma | kidnapping | We’re not sure this was a kidnapping exactly. (Bunun tam olarak bir adam kaçırma olduğundan emin değiliz.) | |
Adam öldürme | homicide | Even the homicide detectives were surprised by the macabre level of this crime. (Cinayet dedektifleri bile bu suçun ürkütücü seviesine şaşıdılar.) | |
Adil yargılama | fair trial | A fair trial is clearly impossible. (Adil bir yargılama kesinlikle imkansızdır.) | |
Avukat yardımı | legal assistance | I doubt whether changes are required in the provisions for legal assistance. (Avukat yardımı hükümlerinde değişikliklerin gerekli olup olmadığından şüpheliyim.) | |
Adli sicil | criminal record | They fired him when they found out he had a criminal record. (Sabıka kaydı olduğunu öğrendiklerinde onu kovdular.) | |
Adli tıp | forensic medicine | Apart from criminal investigation techniques, students learn forensic medicine, philosophy and logic. (Öğrenciler ceza araştırma teknikleri dışında adli tıp, felsefe ve mantık öğrenirler.) | |
Ağır Ceza Mahkemesi | Assize Court | Following the Assize Court decision, Shailis is expected to appear the court on April 20. (Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının ardından, Shailis’in 20 Nisan’da mahkemeye çıkması bekleniyor) | |
Ayrımcalık | discrimination | Some immigrants were victims of discrimination. (Bazı göçmenler ayrımcalık mağduru oldu.) | |
Ayrıcalık | privilege | There are no special privileges for the managers in this company. (Bu şirkette yöneticiler için ayrıcalık yoktur.) | |
Müebbet hapis cezası | life sentence | The penalty for this crime is life imprisonment. (Bu suçun cezası müebbet hapis cezasıdır.) | |
Sözleşme | contract | They will only agree to sign the contract if certain conditions are met. (Ancak belirli koşullar yerine getirilirse sözleşmeyi imzalamayı kabul edeceklerdir.) | |
Ara karar | interlocutory decision | The interlocutory decision of the court will be announced today. (Mahkemenin ara kararı bugün açıklanacak.) | |
Alacak/talep hakkı | right to claim | In that case, the other party shall still have the right to claim damage. (Bu durumda, karşı taraf yine de hasar talep etme hakkına sahiptir.) | |
Alacaklı | creditor | He’s trying to earn enough to pay off his creditors. (Alacaklılarını ödemek için yeterli parayı kazanmaya çalışıyor.) | |
Aldatma/dolandırıcılık | fraud | His sister was charged with credit card fraud. (Kız kardeşi kredi kartı dolandırıcılığı ile suçlandı.) | |
Alt derece mahkemeye geri göndermek | to remit | The case will be remitted to the tribunal for reconsideration. (Dava yeniden değerlendirilmek üzere alt mahkemeye geri gönderilecek.) |
Kaynakça:
- T.C. Dış İşleri Bakanlığı Tercüme Dairesi Başkanlığı, Mayıs 2018.
Çok faydalı bir yazı olmuş çok beğendim❤️