ÇeviriBlog’dan herkese merhabalar! Deyimlerin anlamlarını ve kökenlerini açıkladığımız deyim serimizle karşınızdayız.
Bu deyim serimizde, Fransızca “Jeter L’Argent Par Les Fenêtres” deyimini ve kökenini inceleyeceğiz.
Keyifli okumalar diliyoruz.
Söz konusu deyimimizi Türkçeye kelimesi kelimesine çevirdiğimizde “Parayı pencereden aşağı atmak” şeklinde bir karşılık elde ediyoruz. Anlam çevirisi yaptığımızda ise tahmin edeceğiniz üzere “aşırı ve gereksiz harcama yapmak” karşılığını elde ediyoruz. Söz konusu deyimimiz için Türkçede birebir karşılıkları da yer alıyor.
Gereksiz ve lüzumsuz yere harcayıp tüketmek, düşüncesizce ve hesapsızca bol bol harcamak anlamlarına gelen “Çarçur Etmek”, “Har Vurup Harman Savurmak” deyimlerini “Jeter L’Argent Par Les Fenêtres” deyiminin Türkçe karşılıkları olarak kullanabilmemiz mümkün.
Deyimimizi anlamsal olarak inceledikten sonra gelin birlikte kökenine inelim.
“Jeter L’Argent Par Les Fenêtres” deyimi 16. y.y. civarlarına dayanıyor. Söz konusu deyimimize ait iki adet köken hikayesi bulunuyor.
İlk hikayemiz şu şekilde: Bildiğiniz üzere Orta Çağ döneminde bugün şehirlerimizde olduğu gibi lağım ve kanalizasyon sistemi mevcut değildi, çöpler de düzenli olarak belirli birimler tarafından toplanmıyordu. Dolayısıyla o dönemin insanları her türlü çöpü ve atığı pencereden aşağı atıyordu. Uzun süre orada kalan atıklar dayanılmaz bir koku yapıyordu. Bu sebeple de insanlar kokunun bir an önce son bulması için batıl inanç misali çöplerin ardından pencereden aşağı bozuk paralar atıyordu. Bir başka deyişle, boş ve lüzumsuz yere paralarını harcıyorlardı.
Diğer hikayemiz işe şu şekilde: Orta Çağ döneminde, çok sayıda müzisyen ve dilenci evleri dolaşıyordu. İnsanlar pencereden kendilerine para atana kadar da gitmiyorlardı. Dolayısıyla pes etmeyen dilencilerden ve müzisyenlerden kurtulabilmek için insanlar pencereden aşağı paralar atıyordu. Tıpkı ilk hikayemizde olduğu gibi burada da insanlar aslında boş yere paralarını pencereden aşağı atıyor yani gereksiz harcama yapıyorlardı.
“Jeter L’Argent Par Les Fenêtres” deyiminin ilk olarak Felix Macdonogh’un “L’hermite en Écosse” (1825) eserinde kullanıldığı düşünülmektedir. Deyimimizin kullanıldığı cümle ise şu şekilde:
“ (…) car je ne suis pas de ces avares qui vivent misérablement pour le plaisir de laisser une fortune considérable à des héritiers qui se moquent d’eux, et qui jettent l’argent par les fenêtres comme si c’était de la boue.”
“(…) zira ben onlarla dalga geçen ve sanki bir pislikmiş gibi paralarını çarçur eden mirasçılara önemli bir servet bırakma hazzı için sefil bir şekilde yaşayan cimrilerden değilim. (…)”
“Jeter L’Argent Par Les Fenêtres” deyimini bir başka edebi eserde de görmek mümkün. Paul Féval, “Le jeu de la mort” (1850) adlı eserinde söz konusu deyimimize şu şekilde yer veriyor:
“(…) Le revers de la médaille était que Mazurke jouait volontiers gros jeu, qu’il jetait son argent par les fenêtres encore mieux que les Italiens, et qu’il était parfois plus étourdi qu’un collégien de quinze ans. (…)”
“(…) Madalyonun diğer yüzü şu şekildeydi: Mazurke gönüllü olarak büyük bir oyun oynuyordu. İtalyanlara kıyasla parasını çok daha fazla har vurup harman savuruyordu. Kendisi bazen 15 yaşındaki bir çocuktan çok daha fazla düşüncesiz ve dikkatsiz olabiliyordu. (…)”
O halde paralarınızı pencereden aşağı atmamanız dileğiyle… 😊
Yeni deyim serilerimizde görüşmek üzere.