Bize aidiyetlik duygusunu hissettiren, kimliğimizi şekillendirmemizde önemli bir etkisi olan araç dildir. Dil sadece bir araç değildir, dil aynı zamanda bir ifade biçimi, özgürlüğün bir sembolü ve benliğimizi yansıttığımız güçlü bir yapıdır. Taklit yoluyla hayatımıza giren dil biz yaşadıkça ve yaşattıkça gelişmeye devam eder. Bu gelişim sürecindeki tek aktör biz değilizdir. Toplumun ve devletin aygıtlarının dil sistemiyle birlikte doğru oranda ilerlediğini söyleyebiliriz. Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) 2000 yılında 21 Şubat’ı Dünya Anadil Günü ilan etti. Bu anlamlı gün 20 yıldır dilsel farkındalık yaratmak ve çok dilliği teşvik etmek için kutlanıyor. Sömürgecilik, göç gibi faktörlerle dünyada konuşulan dillerin sayısı artmakta, bu sebeple yeni dil yapıları ortaya çıkarken aynı zamanda var olan dil yapıları da gerilemektedir. Dillerin varoluşumuz üstünde hem somut hem de soyut anlamda önemli bir etkisi vardır. Antropolojik açıdan bakacak olursak diller aynı zamanda bir kültürün, medeniyetin oluşumunda çok önemli rol oynarlar. Şu anda göç dediğimiz kavram ne kadar önemliyse, dünya bu konuda alarmdaysa ve bazı uluslararası kuruluşlar bu konuya el attıysa dil konusu da bir o kadar hassas ve göç ile doğrudan doğruya bağlantılı bir konudur.
BM verilerine göre dünyada her iki haftada bir dil, içinde geliştiği entelektüel ve kültürel ortamla birlikte yok oluyor. Dillerin yok olması toplumun kimliksizleşmesine, yabancılaşmasına yol açıyor. Dünya üzerinde konuşulan dillerin %40’ı yok olma tehlikesi altında. Verilere bakıldığında bütün dünyada 7 binden fazla dil konuşuluyor, 5 binden fazla “yerli” kültür yaşıyor, 370 milyondan fazla “yerli” insan yaşıyor. Sistem ve bazı politikaların da etkisiyle hayatlar tek tipleşmeye başlarken, farklı dilleri konuşan, farklı kültür yapılarından gelen birçok insan aynı coğrafya üzerinde yaşamlarını sürdürüyor. Burada önemli olan şey; ilişkilerdeki uçurumları mümkün olduğunca göçmenlere verilen dil eğitimleri ve uyum süreçleriyle birbirine yakınlaştırmak. Farklı kesimlerden zorunlu ya da gönüllü olarak başka bir ülkede yaşamaya başlayan insanların anadillerine de sahip çıkılmalıdır. Uyum süreci her zaman çift taraflı yürütülmesi gereken bir olgudur. Şu anda dünya üzerinde bu entegrasyon sürecini doğru politikalarla ilerleten belli ülkeler var. Anadil neden bu kadar önemli? Dil dediğimiz yapı insanın dünyaya nasıl baktığını ve o yarattığı dünyada kendisini nasıl gördüğüyle de ilişkilidir.
Chris Molesey’e göre “Rüya gördüğün, düşündüğün, hatta başka dillerdeki düşünceleri bile fark etmeden çevirdiğin dil anadildir.” Anadil hayatımızı kuşatan, düşüncelerimizi ele geçiren bir unsur. Anadilin korunması ve geliştirilmesi de uluslararası alanda büyük sorumluluk alabilecek devletlere veriliyor. BM, Avrupa Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İş birliği Teşkilatı (AGİT) Türkiye’nin de yer aldığı, anadil ile ilgili en kapsamlı düzenlemeleri yapan kurumlar arasında. Dilin kullanımı göç kavramının güncel bir yapı kazanmasıyla daha da önem kazandı. Dilimize giden kelimeler ve dilimizden götürülen kelimelerin sayısındaki orantısızlık gün geçtikçe artmakta. Uyum süreçlerinde de iletişim belki de en önemli kavram arasında, buna yönelik Türkiye’de de büyük uluslararası kuruluşların katkılarıyla bazı projeler düzenlenmekte, programlar yapılmaktadır.
Günümüzde toplumlar dillerin ve dil çeşitliliğinin sadece kalkınmada, kültürel çeşitlilikte ve kültürler arası iletişim gibi konularda değil aynı zamanda kaliteli eğitim, kültürel mirasın korunması ve bilinçli toplulukların yaratılması gibi alanlarda da önemli bir rol oynadığının farkında. Farkındalıkların artmasıyla insanlar küresel bir konu olan sürdürülebilir kalkınmaya da katkında bulunmaktadırlar.
Bakın ünlü Alman dil bilimci Humboldt şöyle demiş; “Düşünceyi yaratan ve ileri götüren dildir. Ancak dilini oluşturan, yükselten bir toplum gerçek bir düşünce etkinliği gösterebilir.”
Dilin önemini kavramak, düşüncenin yapısını değiştirir. Yeni düşüncelerle kuracağınız dünyalar size çeşitlilik kazandırır. Anadil ise sizin yapı taşınızdır, 21 Şubat’ta Dünya Anadil Gününüz, kutlu olsun!
Kaynakça: