Aşk, mutluluk, üzüntü, öfke vb. duygu sözcüklerinin ifade ettiği anlamlar kişiden kişiye bile farklılık gösterirken, bu sözcükleri farklı dillerde tam anlamıyla ifade etmek mümkün müdür sizce?
Hepimiz zaman zaman üzülüyor, mutlu oluyor veya bir şeylere sinirleniyoruz. Bu duyguların bizde uyandırdığı etkiler ve onları ifade etme şeklimiz de doğal olarak birbirinden farklı. Çünkü her insan farklı bir yapıya sahip ve bu da duyguları ifade etme şeklimizde büyük bir rol oynuyor.
İnsanların “öfke” veya “aşk” gibi kavramları anlama biçimlerinin dillere göre farklılık gösterdiğini belirten bir araştırmaya göre kelimelerin gerçek anlamı çeviri sırasında kaybolabilir. Örneğin “aşk” kavramı Hint-Avrupa dillerinde “beğenmek” ve “istemek” sözcükleriyle ile yakından ilişkili olsa da Hawaii dilinde “merhamet” ve “acıma” sözcükleriyle güçlü bir şekilde bağlantılıdır. Aynı şekilde “öfke” için farklı dillerde binlerce kelime olduğunu da söyleyebiliriz ancak hepsinin aynı anlamı ifade ettiğini söyleyemeyebiliriz.
Yapılan bir araştırmaya göre Hawaii dilindeki ‘’pu’iwa’’ kelimesi hem “korkuyu” hem de “şaşkınlığı” ifade etmek için kullanılır ve bu da bu iki kavram arasında güçlü bir bağlantı olduğunu gösterir. Ama diğer dillerde bu iki kelime için böyle bir bağlantı söz konusu olmayabilir. Bu biraz da yaşadığımız toplum ve kültürümüzle alakalı bir durumdur. Aynı zamanda bu araştırmada tüm dil ailelerinin duygu sözcüklerini olumlu ya da olumsuz olarak gruplandırdığı anlaşılmıştır. Buna ek olarak keder ve pişmanlık gibi bazı duyguların yaygın olarak birkaç farklı dil ailesiyle bağlantılı olduğu bulunmuştur.
İnsanlar heyecanlandığında veya korktuğunda kalp atışları hızlanır ve bu hem anatomik hem de evrensel sayılabilecek bir gerçektir ancak insanların bu duyguyu anlamlandırma biçimleri farklıdır. Lehçe-İngilizce dilleri arasında serbest çevirmenlik yapan Maja Konkolewska, hissettiğimiz duyguların atalarımızın deneyimleriyle ilgili olduğuna inanıyor. Konkolewska, çok dilli bir ailenin parçası olarak, farklı dillerdeki aynı sözcüklerin çok küçük farklılıkları olduğunu ve bunun önemli ve yararlı olduğunu belirtiyor. “En sevdiğim İngilizce kelime “flabbergasted” (şaşırmış, şaşkına dönmüş), bu duyguyu seviyorum ama sadece İngilizce olarak hissediyorum çünkü Lehçede bu kelime yok.” diyor.
Konkolewska aynı zamanda Litvanyalı partneri orta derecede öfkeli olduğunda bu durumu İngilizcede “angry” (kızgın) kelimesiyle tanımlayabileceğini ancak gerçekten kızgın olduğunda ise bu durumu Litvancada “piktas” (kızgın) kelimesiyle tanımlayacağını söylüyor. Çünkü onun görüşüne göre Litvancadaki “piktas” kelimesinin aksanı ve telaffuzu İngilizcedeki karşılığından çok daha fazla öfke taşıyor.
İki kültürü birbirine tamamen yakınlaştırmak hiçbir zaman mümkün olmamıştır. Bu sebeple çeviri sırasında oluşan birçok anlam değişikliği gibi aktarmaya çalıştığımız hisler de kaybolabilir veya aktarılan anlamın uyandırdığı etki değişiklik gösterebilir. Ama önemli olan bu kelimelere değil onların bizde bıraktığı hislere odaklanmaktır. Bu da çeviride kaybolan parçayı tamamlar niteliktedir.
Kaynakça: