ÇeviriBlog ailesi olarak, İspanyol Dili ve Edebiyatı kazanan arkadaşlarımızı tebrik ediyor, başarılarla dolu bir öğrenim hayatı diliyoruz. Sizlere bölüm hakkında fikir vermek ve güzel bir başlangıç yapmanıza yardımcı olmak adına İspanyolca Okutman ve Çevirmen Çağlar ERTEBER ile bir röportaj gerçekleştirdik.
Merhaba Çağlar Bey, bizlere zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Özellikle bulmaya çalıştığım bölümlerden biriydi İspanyolca. Umarım gençler için de verimli bir röportaj olur. Bölümü yeni kazanan arkadaşlarımıza neler önerirsiniz?
İspanyol Dili ve Edebiyatı bölümüne yeni başlayacaklara tavsiyem, ilk günden itibaren derslere, İspanyol-Latin kültürüne ve haliyle dile olan ilgilerini canlı tutmalarıdır. Dil nankördür klişe bir söz ama hemen hemen her klişe gibi gerçeklik payı da var. Bunun dışında, öğretmenden/okutmandan bağımsız, kendilerini özellikle dil konusunda geliştirmek için ellerinden geleni yapmalarını tavsiye edebilirim. 5 yıl uzun bir süre. Şimdiden keyfini çıkarsınlar ve dediğim gibi ilgilerini kesinlikle kaybetmesinler.
Hem bu tatil sürecini ileriye yönelik değerlendirmek hem de üniversite yılları boyunca katkı sağlaması açısından genel kültür ve İspanyol Edebiyatı açısından tavsiye edeceğiniz kitaplar nelerdir?
Gül Işık – İspanya: Bir Başka Avrupa kitabının, İspanyol tarihini, sanatını ve edebiyatını genel olarak anlamak adına faydalı olacağını düşünüyorum. Bölümde yıllar içerisinde elbette Cervantes – Don Quijote’tan Lorca – Kanlı Düğün‘e kadar birçok yazınsal türde eserler okunacak, incelenecektir. Ben hazırlık döneminin bittiği yaz kolları sıvayıp büyük bir şevkle Don Quijote’u okumaya başlamıştım. Ayrıca, daha derinlikli okumalar için Cemal Bali Akal – Modern Düşüncenin Doğuşu (İspanyol Altın Çağı) kitabının başvurulacak önemli bir eser olduğunu söyleyebilirim.
Gerçekten bahsettiğinizde benim de çok merakımı uyandıran eserler oldu bunlar. Peki, yeni kazanan biri hangi seviye dil bilirse İspanyolca dersleri/ derste kullanılan kaynakları daha iyi anlayabilir?
İspanyolca, Latin kökenli bir dil olmasıyla alakalı elbette Latin kökenli başka bir dil bilen, (İtalyanca, Portekizce, Katalanca, Fransızca, vb.) en azından aşina olan kişi, dilin yapısı ve mantığını anlamakta çok daha hızlı yol kat edecektir. Lakin her dili eninde sonunda kendine özgü olduğu gerçeğiyle ele almak, yeni dil öğrenen birinin unutmaması gereken bir durumdur.
Biraz da kültürel bağlamda konuşacak olursak genel kültür edinimi açısından yeni kazananlara neler önerirsiniz?
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi İspanyol Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenim görenlerin öğrenci değişim programına katılma ve yurt dışında staj yapma imkânları son yıllarda oldukça arttı. Bu ve benzeri burs programlarının değerlendirilmesi, dili geliştirmek, toplum ve kültürü daha fazla tanımak için elzem bir durum. Yeni bir dil, yeni bir zihin dünyasına açılan bir kapı. Filozof Ludwig Wittgenstein’in o bilindik sözünü hatırlatmakta fayda var: “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.” Filoloji öğrencisinin başka türlü düşünme gibi bir durumu olamaz sanırım.
Çağlar Bey, biliyoruz ki bu bölümü kazananlar İngilizce bir sınavla geldi. Bu bağlamda ikinci dil edinimi açısından yeni arkadaşlarımıza hangi dil öğrenim tekniklerini önerirsiniz?
İngilizce bilgisi (aslında hangi dil olursa olsun) İspanyolca öğrenimine yardımcı olabilir, daha kolay kavranılmasını sağlayabilir. Ancak sıkça karşılaştığım olumsuz durumlarda biri, İspanyolca öğrenmeye başlayan öğrencinin İngilizce ile sürekli olarak karşılaştırma içerisine girmesidir. Birçok İngilizce sözcük, Latinceden gelmiş ya da etkilenmiş olmasına karşın dil yapısı (cümle kurulumu vs.) İspanyolcadakine göre taban tabana zıttır. Naçizane önerim, İspanyolcadaki herhangi bir dilbilgisi konusunun İngilizceden (ya da başka bir dilden) yola çıkarak anlaşılmaya çalışılmamasıdır.
Bir de bu bölüm için özel bir sorum var kabul görürse. İspanyolcanın İtalyancaya ve böylece de Portekizceye yakın olduğunu söylerler. Sizce İspanyolca okuyan birinin İtalyancayı veya Portekizceyi de anlayabilme şansı nedir?
İspanyolca okutmanlık yaptığım dönemde, bana yöneltilen ilk soru-yorumlardan biri; İtalyanca, Fransızca ya da Portekizcenin birbirine çok yakın diller olduğu ve bu nedenle çok hızlı bir şekilde öğrenebileceğidir. Kanımca, bu o kadar da kolay bir mevzu değil. Tabii ki herkesin dil öğrenme kapasitesi, süreci ve süresi değişkendir. Benim kişisel görüşüm, her dilin engin bir derya olduğu, kendimize ne gerekli ise onu alıp onunla yetinebileceğimiz gerçeğidir. Ben şahsen Portekizce ve Latince eğitim almama karşın bu dilleri öğrendiğimi iddia etmem, hayalperestçe ya da sahtekarca bir yaklaşım olur. Dil (filoloji), tıpkı sosyal ya da fen bilimleri gibi oldukça emek, zaman ve enerji isteyen, bir o kadar meşakkatli, bir o kadar da keyifli bir uğraştır.
Çağlar Bey’e röportaj teklifimizi geri çevirmediği için çok teşekkür ederiz. İspanyol Dili ve Edebiyatı, ülkemizde sayılı başvuru kabul eden bölümlerden biridir. Değerinin bilinmesini ve gençlere de önerilmesini tavsiye ederim.