Hint yazar Arundhati Roy’un ikinci romanı Mutlak Mutluluk Bakanlığı, şimdiye kadar 49 dile çevrildi. Söz konusu romanın Çekçe basımı ise geçtiğimiz yıl Knihy Omega tarafından yayınlandı. Çevirmen Lenka Lichtenberg, Roy’u başka bir dilde yeniden yazmanın zorluklarını ve yazarın Çek edebiyatındaki yerini Scroll.in ile paylaştı.
Lenka Lichtenberg kimdir?
Lenka Lichtenberg, kurgu/kurgu dışı metinleri Hintçe ve İngilizceden Çekçeye çeviren bir çevirmen. Yüksek lisansını Masaryk Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri alanında tamamlayan Lichtenberg, aynı zamanda Charles Üniversitesinde Hindoloji ve Hint Dili alanında da yüksek lisans derecesine sahip. Genel olarak Hintçe ve Hindoloji alanında uzmanlaşan çevirmen, Prag’ta doçent olarak görev aldı.
İsabetli Bir Doğum İzni ve Karşılaşılan Fırsat
Kurgu dışı metin çevirmeni olan Lichtenberg, akademik metin çevirisi yaptığı günlerde bile kurgusal metinlere giriş yapma hevesi duymuş içten içe. İşte tam da bu dönemde karşısına çıkmış Mutlak Mutluluk Bakanlığı. ‘Kader ya da şans; adı her ne ise… Geçmişte, üniversite çalışmalarımla bağlantılı ve kurguyla ilgisi olmayan akademik araştırma ya da kitaplarla içli dışlı bir çevirmendim. Kurgu edebiyatın sofistike ve kurmaca diline dahil olmak istiyordum ve bu fırsat, doğum izni kullandığım bir dönemde karşıma çıktı.’ şeklinde açıklayor Lichtenberg, edebiyat çevirisine girişini.
Çevrilmek üzere bekleyen uzun bir kitap listesi için bir yayıncı ile çalışmak, Lichtenberg için büyük mutluluktu. Kendisine iş olarak verilmemiş kitaplar üzerinde çalışmasına bile izin veriliyordu. ‘’Çevirmenlerini bekleyen kitaplar arasında Roys’un kitabını gördüğümde ‘İşte bu!’ dedim. Tam olarak istediğim şeydi; Hindoloji, filoloji, dinler ve felsefedeki mesleki deneyimlerimi sentezleyebileceğim, duygu ve düşünce yoğunluklu bir roman.’’ diyor Lichtenberg.
Üç Çevirmen Adayı, Bir Galip
Üç çevirmenden, Çekçe’ye yaptıkları çevirileri sunmaları istenmiş. Lichtenberg kendisini öne çıkaranın ne olduğunu şöyle açıklıyor: ‘Her bir çevirmen çevirisini sunacaktı ve yayıncı seçim yapacaktı. Gerçekten şanslı olduğumu düşünüyorum. Bir metin, sayısız farklı şekilde çevrilebilir; çeviri bir kitaba o eşsiz halini ve ruhunu veren, çevirmenin kendi yaratıcı karakteri ve sanatıdır. Bu noktada Hintçe ve Hindoloji bilgimin etkili olduğunu düşünüyorum.’ Roys’un ilk kitabıyla ilgilenmiş ve ikinci kitabına da ilgi duyan çevirmen şu sözlerle devam ediyor; ‘Daha kitabın kapağını açıp, ilk sayfayı çevirip, birinci bölümü okumaya başladığınızda etkisini fark ediyor ve sürükleniyorsunuz. Bu da size, bambaşka bir dilde aynı duygu ve etkiyi yaratma sorumluluğu yüklüyor.’
‘Kolay Bir Kitap Değil’
Aynı yazarın Küçük Şeylerin Tanrısı kitabı hakkında konuşan Lichtenberg, Çek okurların Roys’un karakterlerine ve o karakterlerin taşıdığı anlamlara nasıl bağlı olduğundan bahsediyor: ‘Kitap, Çek okurlarına, oldukça farklı ama yine de anlaşılır, derin bir açı sunuyor. Küçük Şeylerin Tanrısı ilk defa 2001’de çevrildi Çekçe’ye ve 2016’da da ikinci çeviri geldi. Söz konusu çeviri, uyarlama hataları nedeniyle ağır eleştiriler aldı. Eleştiriler devam ediyor, bazı insanlar tekrar tekrar okuyor vs. Kitap, kolay okunacak bir kitap değil ancak millet olarak biz, okumayı biliyor ve seviyoruz. Kitapları, en iyi deneyimlerimiz olarak görüyoruz. Tekrarlanamaz atmosferi, şiirsel imgeleri, karmaşık ama büyüleyici dili ve akışı ile hiçbir kitap, yıllar sonra bile unutulmamalıdır.’
Peki, okuyucuların Lichtenberg’in çevirisine ilişkin görüşleri ne oldu?
‘Bence bu çeviri, Hindistan’ın 20.yy’ın başından beri süregelen idealistik ve romantik yönüne ilgi duyan Çek okurlar için ufuk açıcı bir etki oluşturdu. Ülkenin gerek kültürel gerek siyasi durumu hakkında çok da bilinçli oldukları söylenemez; gerçekçi ve net görüşler, daha çok yalnızca profesyoneller arasında paylaşılıyor. Bu durum; Çek okurlarının iyi eğitimli olduğu ve Hindistan’a ilişkin tarihi ve sosyal konularda bilgi sahibi olmadıkları anlamına gelmemeli. Kitap, birkaç ay önce satışa çıktı ve okurların tepkisini ölçmek için henüz erken.’
Eski Delhi, Jantar Mantar ve Daha Fazlası
Mutlak Mutluluk Bakanlığı sizin için bir serüven mi ifade ediyor ya da bir çeşit çeviri projesi olarak mı gördünüz? Okur ve çevirmenin kitapla olan ilişkisi farklı mıdır?
‘Kesinlikle ilginç bir serüvendi. Şiddeti, vahşeti ve insanların çaresizliğini tüm gerçekliğiyle betimleyen bölümleri çevirmek kolay değildi. Yalnızca birkaç sayfanın çevirisinin birkaç günü bulduğu zamanlar oldu. Her ne kadar kurgu/kurmaca bir metin olarak önünüze gelse de anlatılanların gerçeklikten o kadar da uzak olmadığını bilerek kelimelere anlam yüklemek ve çevirmek zordur.’
Kitaptaki favori bölümleri sorulduğunda Lichtenberg şöyle yanıtlıyor: ‘Kitapta, yalnızca çevirmeni olarak değil; okuru olarak da hoşlandığım pek çok bölüm vardı. Favori bölümlerim; yazarın düş ve gerçek arasında kurduğu şiirsel yapılar. Bu yapılarda, her an gerçekleşebilecek bir gerilim etkisi ustaca yaratılmış. Mükemmel bir şekilde betimlenen eski Delhi ve onun eşsiz atmosferi, eski Delhi tarihten silinmeden önce son kez bir uçak bileti alıp gitme isteği uyandırıyor okurken.’
İngilizceden Çekçeye: Çevirmen Kararları
İçeriğin duygusal yönünden çevirinin teknik yönüne, dilsel bağlamdan kültürel nüanslara kadar çevirmenin karar vermesi gereken aşamalar mevcut bu süreçte. Tüm bunlara Slav dillerindeki cümle yapılarının özgün oluşu da eklenince zorlu bir çeviri süreci söz konusu. Çekimli diller grubunda bulunan Çekçede esnek sözdizimler ve çekim ekleri önemli bir yer tutuyor.
Lichtenberg, Çekçeyi şöyle değerlendiriyor: ‘İngilizce ile kıyaslandığında Çekçe oldukça karışık bir dil. Duygu ve anlamların ustaca ifade edilişine olanak tanıyan zengin bir morfoloji, Sanskritçeye benzer şekilde 7 farklı gramer yapısı ve esnek sözdizimleriyle ideal bir dil. Mutlak Mutluluk Bakanlığı’nın Çekçe versiyonu, duygusal derinliği olduğu gibi yansıtması noktasında içimize sindi. Çeviri sürecinde Çekçenin, Hindu/Urdu, Sanskritçe ve diğer bazı Hint dilleri için standardize edilmiş bir transliterasyonundan (çevriyazılarından) yararlandım.’
Roy, Urduca ve Hintçe kelimeleri oldukça sık kullanıyor. Çeviri sürecinde zorluk oluşturdu mu bu durum?
‘Hintçe kelimeleri, Çekçeye çevirmek üzere İngilizce alfabeye dönüştürmek kolay değil. Hintçe bilmek ya da bir kelimeyi Devanagari’de (Hint alfabesi) nasıl yazacağınızı bilmeniz gerekiyor. Çekçe de Hintçe ile aynı şekilde kelimedeki tüm harfleri okur, uzun ve kısa sesli harflere sahiptir ve İngilizceden farklı olarak bazı harfler değişik telaffuz edilir. Marathi (Hint dili) ile yazılmış bazı cümleler için Usha Kiran Khan’dan -Hint bir yazar- yardım aldım; kendisi, doğru bir çevriyazı yapabilmem için bazı cümleleri Devanagari’de yeniden yazdı.’
‘Belki şaşıracaksınız ama Sanskritçe ile ortak köklere sahip pek çok Çekçe kelime var. Çekçe çevriyazıları söz konusu olmadığından, Malayama ve Keşmirce (Hint dilleri) konusunda zorlandım. İngilizce çevriyazıların Çekçeye dönüştürülmesi de bazen sorun oluşturdu; Hintçe/Urduca bilmeden yapmak imkansızdı. İçerik, çeşitli Hint dillerinde şiirler ve kelimelerle dolu, oldukça özgündü. Çevirmenin yazar ve kitap hakkında önsözünü de içeren bir indeks bölümü ekledim.’
Çevirmenin Sorumluluğu
Çevirmen, metne müdahale edebilir mi yoksa daha itaatkar bir yaklaşım mı sergilemelidir? Kaynak metne sadakat noktasında bir ikilem söz konusu mudur? Lenka’ya göre; çevirmen, etik bir sorumlulukla mükelleftir.
‘Çevirmenin, metindeki etkiyi büyük ölçüde kontrol edebilme gücü vardır. Bunu yaratıcı çeviri olarak adlandırıyoruz ve kurgunun vazgeçilmez bir parçasını oluşturuyor. Kurgu dışı metinlerde odaklandığınız şey her bir cümlenin doğru ve tam anlamını aktarabilmekken; kurguda anlam, duygu ve atmosferi aktarma sürecinde daha özgür davranabiliyorsunuz. Bir şeyde müdahaleye yer varsa etik de devreye girer ve bu noktada çevirmenin etik sorumlulukları vardır diyebiliriz.’
‘Her bir dil, onu tekdüze, eğlenceli, derin, akademik vb. sınıflandırmalara dahil edebilecek kendi dilbilgisi, stil ve kelime oyunlarına sahiptir. İşte bu noktada Çekçe, dil oyunlarına oldukça müsait bir dil olarak çıkıyor karşımıza. Örneğin; İngilizcede ‘’Gözleri kocaman açıldı.’’ şeklinde oluşturabileceğimiz bir cümleyi Çekçede –biraz da romantiklik katacak olursak- ‘’Gözleri, gece gökyüzünde beliren iki dolunay timsaliydi.’’ şeklinde ifade edebiliyoruz. Başka bir örnek; İngilizcede ‘’Onu tekrarlamak hata olur.’’ gibi bir cümle için Çekçede –Heraklitos’tan yola çıkarak- ‘’Ancak akılsız birisi aynı nehirde iki kez yıkanır’’ denilebilir.
Kitabın Başlığına Gelince…
Bir kitap çevirisi söz konusu olduğunda, çevirmen için en zor anlardan biridir başlığa karar vermek. Mutlak Mutluluk Bakanlığı’nın başlığına dair sorduğumuzda Lenka; ‘Kitabın başlığı Çekçeye kelimesi kelimesine çevrildi, dolayısıyla özgün anlamında değişiklik olmadı. Bu da okuyucuyu ‘bakanlık’ ve ‘mutluluk’ kelimelerinin belirsiz -ya da çelişkili- ilişkisine dair düşünmeye itiyor. Aslında bu durum sadece başlık değil; kitabın geneli için geçerli; iyilik ve korku, sevgi ve insanlığın sonu, şiirsel bir etki ve modern Hindistan’ın belgesel anlatımı… Tüm duygular bir karede.’
Çevirmenin Rutini
Çeviri süresince Roy’la etkileşimde bulunamamasına rağmen Lichtenberg, bunun, engelleri aşmasına mani olmadığına belirtiyor. ‘Ne yazık ki yazarla kitap ya da çevirim hakkımda konuşma fırsatım yoktu. Diğer taraftan, metni; kültürel, dini ve siyasi referanslar ya da yazarın mizah anlayışı açısından anlamakta zor bulmadım. Hindistan ve Çek Cumhuriyeti’nde yaptığım çalışmalar bana farklı bir anlayış kattı. 2017 yılı boyunca kitabı çevirmek 6 aydan daha uzun bir süremi aldı. Çevirmenlere özgü herhangi bir zorlukla başa çıkamadığımı hatırlamıyorum ama böyle bir kitapla aylarca ‘yaşamak’ da kolay değildi elbette. Çeviri süreci, okuma eyleminden farklı olarak, metindeki her bir duygu ve düşünceyi daha derin deneyimlemenize olanak sağlıyor.’
Peki, çevirmenlerin de yazarlar gibi rutinleri var mıdır? Mesela, kendilerine ‘Günlük x sayfa çevireceğim.’ şeklinde hedef belirlerler mi?
‘Evet, benim rutinlerim var şahsen. Hafta içi çocuklarım okuldayken ve akşamları çalışıyorum. Günlük çevirdiğim sayfa sayısı 5 ve 10 arasında ancak ilgilenmem gereken küçük çocuklarım var ve tabi ki esnek davranıyorum. Çok önemli bir şey olduğunda planlarımın öncelik sırası değişebiliyor ama haftalık ya da aylık düşünüldüğünde koyduğum hedefleri gerçekleştiriyorum.
Çeviri ve Çevirmenleri Neler Bekliyor?
Belki de ülkemizde ve dünyada uğruna mücadele ettiğimiz bir konuda bize ters düşecek ama Lichtenberg çeviriyi bir meslek olarak görmüyor. Çeviriyi hobi olarak gördüğünü belirten Lichtenberg, ilgisini çeken bir çevirmen ya da Çek edebiyatında ilham aldığı birisi olup olmadığı sorusunu şöyle yanıtlıyor: ‘Diğer çevirmenlerin işlerini, favorim olarak adlandırabilecek kadar takip etmiyorum. Çok fazla çevirmen var ve işlerine baktığımda yeterli getirisi olduğunu düşünmüyorum maddi açıdan. Çeviri benim için meslekten ziyade bir hobi.’
Gelecek planlarınız? ‘Şu an Amerikan fantazi serileri üzerinde çalışıyorum. Bunu yaparken özgün bir fantazi dünyası yaratabilmek için popüler dilin çeşitli kalıplarını ve eski çekçe sözlükleri kullanıyorum. Gelecekte, favori alanım olan Hindoloji’ye odaklanmayı umuyorum ve eğer düşündüğüm gibi giderse daha çok Hint yazarı Çek edebiyatına ve okurlarına kazandırmak istiyorum.’
KAYNAK