Hacettepe Üniversitesi Mütercim Tercümanlık 1. sınıf öğrencisi Berkay Bilsel ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Sorularımızı engelli tercümanlık öğrencilerine yol gösterir nitelikte ve içtenlikle cevaplayan Berkay Birsel’e teşekkür ederiz. Keyifli okumalar!
Merhaba Berkay, öncelikle bize biraz kendinden bahsedebilir misin?
Hacettepe Üniversitesi Almanca Mütercim Tercümanlık 1.sınıf öğrencisiyim. 22 yaşındayım. Aslen Mersinliyim ve Ankara’ya okul sebebiyle geldim. Üniversite okumak üzere buraya gelmem benim için hayatımın dönüm noktası oldu diyebilirim. İlk defa ailemden ayrı olmanın nasıl bir his olduğunu deneyimledim, kendi ayaklarım üzerinde durmayı öğrendim. Bununla birlikte, üniversite ortamında hayatıma çok farklı bakış açıları kazandıran insanlarla tanıştım. Bu, beni ruhen olgunlaştırdı ve hayatı farklı boyutlarıyla gözlemleyebilmemi sağladı.
Mütercim – Tercümanlık okumaya nasıl karar verdin? Seni bu bölüme yönlendiren ne oldu?
Aslında Mütercim – Tercümanlık okumayı 7. sınıftan beri planlıyordum ve İngilizce öğretmenim bu konuda beni cesaretlendiriyordu ama ileriki yıllarda bu fikri rafa kaldırdım çünkü dile yeteneğim olmadığına dair bir kanıya varmıştım. 12. sınıfta ise tekrar yabancı dil ile ilgilenmeye başladım. Ancak eşit ağırlık seçmiştim ve son yılımdı lisede. Hacettepe Üniversitesinde Tarih bölümünü kazandım. Aynı zamanda İngilizce dersleri alıyordum ve İngilizce öğretmenim beni destekliyordu. Tercümanlık okuma fikrini aklımdan bir türlü çıkaramıyordum. Belki de bu bölümü okumadan da kendimi geliştirerek çeviri yapabilirdim ama benim asıl amacım Mütercim Tercümanlık eğitimi almaktı. Tarih bölümüne devam ederken, 2. sınıfta, üniversite sınavına yeniden girdim ve iyi bir puan alarak Hacettepe Üniversitesi Almanca Mütercim Tercümanlık bölümünü kazandım. Bunu yapmış olmakla asla iki yıl kaybettiğim kanısına kapılmadım. Yaptığım tercihten dolayı kendimi çok mutlu hissediyorum.
Gelecek planların ve mütercim – tercümanlık mesleği ile ilgili düşüncelerin neler?
Hayatı planlara göre yaşamanın doğru olduğuna inanmıyorum çünkü geçmişte yaptığım planların hayatın kendi gidişatı ile uyuşmadığını gördüm. Bu sebeple kesin bir planım olmamakla birlikte asıl hedefim kendimi geliştirmek. İleride daha çok sosyal alanlarda çalışmayı hedefliyorum. Bir sivil toplum kurumunda veya engelliler ile ilgili bir kurumda çevirmen olarak alışabilirim. Adliyelerde çevirmenlik ya da ardıl ve simültane çeviri yapma düşüncesi bana heyecan veriyor ama bu duruma kendimi geliştirme durumuma göre karar vereceğim.
Yeni bir dili nasıl öğrendin? Kendine ait bir yöntemin var mıydı?
Aslında özel bir yöntem kullanmıyorum dil öğrenirken. İlk zamanlar görme engellilerin kullandığı Braille alfabesini kullanıyordum ama maalesef Türkiye’de bu alfabe ile yazılmış çok fazla kaynak yok ve küçük yazma imkanı olmadığı için çok yer kaplayan bir yöntem. Bu nedenle bilgisayar ile çalışmaya başladım. Almanca dil bilgisini Internet üzerinden Word ve PDF formatlarına getirilmiş kitaplardan çalışıyorum. Hacettepe Üniversitesi bana bu konuda geniş bir kaynak yelpazesi sunuyor. Kelime öğrenmek için bol bol makale okuyorum, kelime defterleri tutuyorum. Almanca günlük yazmak da bana çok şey kattı diyebilirim. Konuşma içinde, gören bireylerden farklı bir şey yapmıyorum. Viyana’ya dil eğitimi almaya gitmiştim. Sadece şu an farklı Almanca aksanları anlamakta zorluk çekiyorum. Dilin en çok konuşma kısmını seviyorum. İnsanlarla anadillerinde konuşmak bana farklı bir bakış açısı kazandırıyor ve hayata onların penceresinden bakma imkanı sağlıyor.
Görme engellilerin genelde iletişimden kaçan bir psikolojide olduklarını gözlemleriz fakat senin meslek seçimin çok güçlü bir karaktere sahip olduğunun göstergesi. Bu yapısal bir özellik mi yoksa bilinçli bir tercih mi?
Bu konuyu görme engellilere genellemek yanlış bence. Sosyal ya da asosyal, iletişimden kaçınan ya da kaçınmayan insanlar her grupta mevcut. Ben de özel hayatımda inanılmaz girişken biri sayılmam. Bazen bir ortamda tanıdığım birileri olmasına rağmen ilk adımı onların atmasını bekliyorum çünkü insanlar göz göze gelme olayına o kadar odaklanmışlar ki selam verdiğimde onlara bakamadığım için beni duymuyorlar.Bazen göremediğim için garip tepkilerle karşılaşıyorum; yok sayılmak ya da garip sorulara maruz kalmak gibi. Ama özel hayat ve iş hayatı birbirinden tamamen ayrı iki şey.
Özel sektörde çalışmayı deneyimlemek istiyorum ancak bu konuda hem pozitif hem negatif düşüncelere sahibim. Pozitif olarak; iyi şirketlerde çalışmış olan görme engelli çevirmenlerin varlığı beni ümitlendiriyor, yapabileceğime olan inancımı arttırıyor. Negatif olarak ise Türkiye’de kullanılan Trados, Memoq gibi çoğu çeviri aracı bilgisayarımda kullandığım ekran okuyucu programımı desteklemiyor. Dünya çapında görme engelli çevirmenler genelde Fluency isimli bir program kullanıyorlar ve Trados ve Memoq kullanan meslektaşları ile grup çalışmaları yürütüyorlar. Ama ben Türkiye’de bu programları kullanamadığım için çeviri bürolarıyla sorun yaşayabileceğimi ve iş başvurularımın reddedilebileceğini düşünüyorum. Bunun dışında sözlü çeviri yapmam durumunda farklı mekanlara çok hızlı gidemiyor olmam bir sorun oluşturabilir. Aslında bir yerlere gitmek benim için sorun değil ama bu durum işverenler için problem olabilir. Henüz iş arama deneyimim olmadığı için bu konuda tahminden öteye geçemiyorum ne yazık ki. Ama ileride deneyimlerimi anlatmaktan mutluluk duyarım.
Görme engelliler için bilgisayar kullanmayı kolaylaştıran birçok program var ama genelde İngilizce. Türkçe dil paketi için neler yapılabilir? Senin önerilerin ve beklentilerin neler?
Günümüzde ekran okuyucu programlar çok gelişti ve neredeyse hepsinde Türkçe dil desteği mevcut. Apple’ın da bu konuda ciddi çalışmaları var. Bunun dışında görme engellilerin en çok kullandığı Jaws ve NVDA isimli ekran okuyucuların Türkçe destekleri var. Ancak önerim farklı sentezleyicilerin eklenmesi ve robotik seslerin geliştirilmesi, yeni seslerin eklenmesi olabilir. Bir de bazı ekran okuyucular telaffuz konusunda eksik, bunların da düzeltilmesi gerekiyor.
Çeviri yaparken nasıl bir yol izliyorsun?
Öncelikle çevireceğim metnin ana hatlarını anlamak için hızlıca okuyorum. Sözlük eşliğinde çalışmaya başlıyorum. Çevrimiçi sözlükleri tercih ediyorum, çünkü genelde ekran okuyucu programlarla uyumlular. İleride lisanslı bir sözlük satın almayı planlıyorum. Bunun için önce ekran okuyucu programımla çalışan bir sözlük bulmam gerekiyor. Çeviri yaptıktan sonra benim için en zor olan kısım Word dosyasındaki metnin yazı biçimini görememek. Bu konuda etrafımdaki insanlardan yardım istiyorum veya Word ayarlarını kullanarak kendim anlamaya çalışıyorum. Bu konuda kendimi geliştirmeye ihtiyacım var.
ÇeviriBlog ekibi olarak sorularımızı cevaplayan Berkay Bilsel’e teşekkür ederiz. Mütercim Tercümanlık öğrencisi Berkay Birsel, gerçekten bir hedefimiz olduğunda önümüzde hiçbir şeyin engel olamayacağını bir kez daha gösterdi. Çeviri aşkı engel tanımıyor.