Dil öğrenmenin, ileri yaşlarda hepimizin yakalanma olasılığına sahip olduğumuz -Alzheimer gibi- pek çok hastalığı engellediğini ve büyük ölçüde azalttığını bilmeyenimiz yoktur. Fakat bunun yanında dil öğrenmek ya da farklı bir dilde düşünmek, alacağımız kararlar üzerinde de etkili oluyor.

En kısa tanımı ile dil, bir araçtır. Duygularımızı, düşüncelerimizi ifade ettiğimiz, eşimizle dostumuzla iletişim sağladığımız bir araçtır. Dil öğrenmek en küçük yaşlarda en yakın çevremizden duyduklarımızı aktarmamız ile başlar ve yaşamımız boyunca devam eder.

İkinci dil öğrenimi ise kişinin yaşadığı ortama göre değişiklik gösterebilir. Örneğin çocuğun ebeveynlerinden biri yabancıdır ve çocuk ikinci dile maruz kalır ve böylelikle öğrenir. Ya da kişi/çocuk farklı ülkede yaşıyordur ve çevresinde konuşulan dili öğreniyordur.

Bilim insanları ikinci dilin küçük yaşlarda öğrenildiğinde daha çabuk kavranacağını savunmaktadırlar. Bir diğer dil öğrenim şekli ise okullarda ya da kurslarda verilen dil eğitimidir.

Yabancı dil öğrenimi çocuklarda bilişsel gelişime yardımcı olur.

İki dile hâkim olan kişiler düşündüklerini, genelde, yatkın oldukları dilde dile getirirler ve ifadelerini, yatkın oldukları dilde daha rahat bir şekilde kullandıklarını belirtirler.

Chicago Üniversitesi bilim insanları, ikinci dilin kararlarımız üzerindeki etkisini incelemek için bu konuya dair bir deney yapmışlardır. Deneyin sonucunda ise ikinci dilini kullanan kişilerin daha rasyonel, tarafsız bir karar verdikleri ortaya çıkmıştır.

Deneyde, ana dillerinden farklı dilde konuşan kişiler üzerinde çalışılıyor. Cümlenin kurulduğu dile göre deneklerin seçimlerinde değişmeler olduğu gözlemleniyor. Deney sonucunda; insanların, cümlenin vurgulanan nesnesine ya da olayına göre ve düşündükleri dile göre farklı cevaplar verdiği ortaya çıkıyor.

Deneye katılanlara 600 kişinin hayatının tehlikede olduğu söyleniyor. Deneklerden; A ilacı ile 400 kişinin ölüm kararına ya da B ilacı ile yüzde 33.3 olasılıkla hiç kimsenin ya da yüzde 66.6 olasılıkla 600 kişinin ölümü arasında seçim yapmaları isteniliyor.(*)

Seçenekler İngilizce konuşan insanlara sunulduğunda ikinci seçeneği seçmeye yöneldiler fakat ikinci dilleri olan Japonca ile sorulduğunda seçeneklerinin değiştiği gözlendi. (*)

Araştırmalar, ikinci dilin karar vermede etkili olup olmadığını ortaya koymuş değildir. Fakat bu konudaki araştırmalar devam etmektedir.

Bir diğer araştırma ise Pyschological Science dergisinde yayınlanan Boaz Keysar, Sun Gyu An  ve Sayuri L. Hayakawa tarafından yürütülen “Yabancı Dil Etkisi: Yabancı Dilde Düşünmek Düşünsel Hataları Azaltıyor” adlı çalışmadır.

Davranış Ekonomi Bilimi kurucusu Daniel  Kahneman, insanların “kaybetmemek“ için aldıkları mantık dışı kararları (matematiksel anlamda) ifade eden “kaybı önleme olgusu” nu ele alan bir bilim insanıdır. Çalışmalarında, ana dil dışında test edilen kişilerde bu olgunun yok olduğunu ortaya koymuştur.

Bu çalışmada da (yukarıdaki deneydeki gibi) ana dili İngilizce ve ikinci dili Japonca olan grubun yarısına “kaybı önleme oyunu” kendi anadillerinde verilirken grubun diğer yarısına ise Japonca veriliyor. Japonca çözen katılımcılar yüksek riskli kararlardan uzak duruyorlar.

İngilizce bilen Koreliler ile de benzer test yapılıyor. Bu testin sonucunda ise İngilizce düşünürken daha dikkatli ve dengeli kararlar aldıkları gözlemleniyor.

Yapılan araştırmaların sonuçları, Kahreman’ın bulguları ile benzer özellikler göstermektedir. Kahreman’ın iki genel düşünme sistemi;

  1. Sezgisel Düşünme Sistemi                          
  2. Analitik Düşünme Sistemi’dir.

Birinci sistem daha çok içgüdüsel iken, ikinci sistem ise odaklanma gerektiren bir sistemdir.

Örneklendirecek olursak; Kötü bir koku duyduğumuzda yüzümüzü ekşitmemiz ya da kalabalık içerisinde bize seslenen birinin sesini fark etmemiz..

Sonuç olarak dilimiz, düşüncemizi; düşüncemiz ise kararlarımızı etkiliyor. Kararlarımız ne kadar rasyonel olursa ilerleyeceğimiz yolda atacağımız adımlar da o kadar gerçekçi ve emin olur.

Kaynak
Daniel Kahnemann , Chicago Üniversitesi ,
Boaz Keysar vd. , Rational Decisions

(*)Çeviridir.

Tags: