Dil ve Konuşma Nedir?
Dil ve konuşma günlük hayatta sık sık birbirilerine karıştırılan iki farklı kavramdır.
Dil, sosyal olarak paylaşılan kurallar zincirinden oluşan ve iletişim kurmamızı sağlayan bir kod sistemidir. Dil; anlam bilgisi, sesbilgisi, biçimbilgisi, sözdizimi ve kullanım bilgisi olmak üzere beş bileşenden oluşmaktadır.
Konuşma, sözel iletişim aracıdır ve dil bilgilerini iletmek için sesi kullanır. Konuşma, dili iletmek için bir araçtır.
Dil Gelişimi
Bebeğin işitme sistemi, hamileliğin son üç ayında iyice gelişmektedir ve bebek ana rahminde pek çok sesi duymaya başlar. Bebek kendi anadiline ait vurgularla ve amniyo sıvısı yoluyla kendisine ulaşan anne sesiyle de çok ilgilidir. Bu şekilde, konuşma ritmleri, doğduğunda çocuğun beynine yerleşmiş olur.
Önceki yazılarımızda da belirtmiş olduğumuz gibi bebekler konuşmaya başlamadan önce istek ve arzularını bir takım seslerle etrafına anlatabilirler. Bebekle ilk iletişim onun dili anlaması veya kullanmasından çok önce başlar. Olumlu duygularını size gülümseyerek olumsuzları ise ağlayarak anlatır.
Agulamak, gülmek ve anlamsız sesler çıkarmak bebeklerin ilk konuşma girişimleridir. İlk yaşlarının sonlarına doğru anlamlı konuşma benzeri sesler çıkarırlar. İlk anlamlı sözcükler on ikinci aydan sonra üretilmeye başlar. Bu noktada bireysel farklılıklar olabilmektedir: bazı bebekler anlamlı sesler çıkarmak için sürekli çabalarken bazıları buna hazır olana kadar bekleyebilirler. On sekizinci aydan sonra bebeklerin yeni sözcük öğrenme süreçleri oldukça hızlanır ve bir haftada bile büyük değişimler görülebilir. Bu dönem çocukların sözcük dağarcıklarının hızlıca geliştiği dönemdir fakat bir dili öğrenmek tek tek kelimeleri üretmekten fazlasını gerektirir. Sözcükleri birleştirerek, yerlerini değiştirerek belirli hece veya sesler ekleyerek vb. kuralları kullanarak farklı anlamlar üretebilmek gerekir, bu dilbilgisidir.
Çocuklar 2 yaşından önce dilbilgisini sözcüklerle birlikte jest-mimik gibi işaretleri kullanarak gerçekleştirmektedir. 2 yaş civarı çocuklar sözcükleri birleştirerek farklı anlamlar oluşturmak için işaretleri azaltarak dilbilgisel kurallardan faydalanmaya başlarlar. 2.5 yaşından sonra sözcük dağarcıkları hızla gelişmekte, ürettikleri cümleler anlamsal ve dilbilgisel açıdan zenginleşmektedir. 4-5 yaşına gelindiğinde artık çocuklar bir yetişkine isteklerini, ihtiyaçlarını, ilgilerini uzun ve karmaşık cümlelerle zorlanmadan ifade edebilmekte ve çevresinde duyduğu şeylerin çoğunu rahatlıkla anlayabilmektedir.
Dil ve Konuşma Bozukluğu Nedir?
Dil ve konuşmayla ilgili bozukluklar da birbirinden farklıdır. Bir kişi diğerlerini anlamakta, düşüncelerini paylaşmakta güçlük çekiyorsa bu dil bozukluğudur. Teknik terimlerle destekleyecek olursak; bir çocuk eğer başkalarının söylediklerini anlamakta (alıcı dil) veya duygularını, düşüncelerini yeterli düzeyde sözel olarak aktarmakta (ifade edici dil) güçlük yaşıyorsa bu bir dil bozukluğudur.
Eğer bir kişi konuşma sesleri düzgün veya akıcı telaffuz edemiyorsa, konuşması akıcı değilse ya da sesiyle bir problemi varsa bu bir konuşma bozukluğudur.
Doktora “düzgün cümle kuramama” şikâyetiyle başvuran bir bireyin bu şikâyetinin altında yatan temel neden, sözcük dağarcığının kısıtlılığı olabileceği gibi bazı ekleri kullanmaması ya da sözcükleri bağlamına uygun kullanmaması da olabilir.
Dil Gecikmesine veya Bozukluğuna Etki Edebilecek Faktörler
Genetik
Dil bozukluğu olan anne, baba veya kardeşe sahip çocukların dil bozukluğu için diğer çocuklardan daha fazla risk taşıdığı yapılan çalışmalarla şekilde ortaya koyulmuştur. Bu tür bir genetik riskin varlığı üzerinde şu an yapılabilecek fazla bir şey yoktur fakat aileler çocuğun bundan en az seviyede etkilenmesi için erken dönemden itibaren bu durumun farkında olup çocuğun iletişim becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmalıdır.
Ebeveyn Etkisi
Yapılan çalışmalarda çocuklarıyla sık oyun oynayan ve oynarken onlarla konuşan, çocuklarına kitap okuyan, çevrelerinde ilgilendikleri, işaretle gösterdikleri şeyler hakkında çocuklarıyla konuşan ve çocuklarıyla daha yalın ve sade bir dil kullanmayı tercih eden ebeveynlerin çocuklarının dil gelişimlerinin daha iyi durumda olduğu ortaya çıkmıştır.
İşitme Kaybı
İşitme kaybı olan çocuklar sözel dili anlama ve kendisini sözel olarak ifade etme konusunda yaşanacak problemler açısından büyük bir risk taşımaktadır. Eğer bu durum erken fark edilip müdahale edilmezse çocuk iletişim problemi, öğrenme güçlüğü, kendisini sosyal olarak soyutlama gibi birtakım problemlerle karşılaşacaktır. Erken tanıyla çocuklar, yaşıtlarıyla aradaki fark kapatılabilir.
Bilişsel, Nörolojik veya Gelişimsel Bir Bozukluk
Bilişsel bozukluğa, nörolojik problemlerine (hidrosefali, strok, havale gibi) ve otizm spektrumu bozukluklarına (otizm, yaygın gelişimsel bozukluk) sahip çocuklarda medikal, gelişimsel ve davranışsal birçok problemin yanında dil ve konuşma becerilerinde de sıkıntı görülmektedir. Bazı durumlarda çocuğun geç konuşması sadece konuşma probleminden öte yukarıda sayılan bozuklukların ön belirtisi olabilmektedir. Aileler ve uzmanların bunu dikkate alması ve zamanında yönlendirmesi önemlidir. 18 aylık olan, diğer çocuklarla oynamak istemeyen ve kendini ifade etmekte güçlük yaşayan bir çocuğun dil ve konuşma problemi olabilir ama aynı zamanda bunlar otizmin belirtileri de olabilir. Konuşması geciken bir çocuk için tüm ailelerin en kötü senaryoyu düşünmek gibi bir davranış içerisine girmemeleri gerekir. Fakat problemin erken fark edilmesi önemlidir. Bu tür bir durum çıkması durumunda bile erken bir tanı ve müdahale problemin çözümünde daha hızlı yol alınmasını sağlayacaktır.
Kaynaklar:
Ayrıca bkz: dilkom.anadolu.edu.tr
Öne Çıkan Görsel: