Öğrenme sürecinde alıcı dil ve ifade edici dil olmak üzere iki unsur vardır. Alıcı dil, dışarıdan gelen seslerin, tepkilerin anlaşılmasını ifade eder. İfade edici dil ise çocuğun kendini ifade etmek için verdiği tepkilerden oluşan bir ögedir. Çocuklarda konuşma becerisi 4-6 ay arasında başlar.
Ünlü Dil Bilimci Noam Chomsky’ ye göre; önce alıcı dil gelişir daha sonra ifade edici dilde kullanılmaya başlar. Yani insan ilk önce çevresinden duymaya, duyduklarını anlamlandırmaya çalışmakta ve en sonunda çevresiyle iletişime geçmektedir.
Bir bebek telegrafik konuşma evresinde (18-24 ay) gramer kurallarını algılayamaz; duyduklarını tekrarlamaya, bazen biçimlendirmeye ve istediklerini söylemeye çalışır. Yani yeni bir dili öğrenmenin en önemli hususlarından birisi o dile maruz kalmak, o dili kurmak ve en sonunda iletişime geçmekle oluşur.
Ülkemizde yabancı dil öğretimi gramer kurallarına maruz bırakılarak öğretilmektedir. Yıllarca gramere maruz kalmış çocukların gramer kurallarını baz alarak öğrenmeye çalıştıkları dilde iletişime geçemediklerini görüyoruz, bunun başlıca sebebi ise öğrencilerin iletişimsel olarak dile maruz kalmaları yerine gramer kurallarına maruz kalıyor olmalarıdır.
Kendi hayatımdan örnek verecek olursam; Sevgili annemin Boşnak gelini olması sebebiyle Boşnakçaya maruz kalarak kayın validesinin konuşmaları ve hareketleriyle Boşnakçayı anlar olması ve ayrıca Çek Cumhuriyeti’nde (ki şimdiki adıyla Çekya) Çekçeye maruz kalarak hayatımı sürdürdüğüm bir yaşam dilimi olması sebebiyle şu anda Çekçeyi anlamam ve şarkıları da çevirebilmem bir yana; Çekçeye maruz kalmam dolayısıyla Rusçaya ve Bulgarcaya benzemesi sebebiyle bu dilleri de azcık anlayabilmem bu konuya büyük örnekler teşkil edecektir.
Her şey bir yana, hepimiz anadilimizi bebeklikten bu yana maruz kalarak öğrenmiyor muyuz? Bir bebek düşünün karnı acıkınca bir şekilde sinyal vermesi gerekiyor ki annesi ona yemek versin. Ama bu bebek öyle bir sinyal vermeli ki hemen yemek gelsin. Yani bebek iletişime geçmeli bir bağ kurmalı ki anlam iletilsin ve pozitif yönde bir karşılık alsın. Bebek bunu başardığında artık onun için yeni olan bu dili çözmüş ve yaşam şartlarına maruz kalarak birebir yaşayarak öğrenmiş olur, olduk, oluyoruz, olacaklar.
Ayrıca ülkemizde bazı özel okullarda da bu yöntem kullanmaktadır. Yabancı öğretmenler veyahut yabancı diye tanıtılan öğretmenlerin Türkçe bilmedikleri ve anadillerinin İngilizce olduğu söylenmekte ve derste, teneffüste çocuklarla ve velilerle İngilizce konuşulması istenmektedir. Bu şekilde bu okullarda okuyan çocuklar maruz kalma yöntemiyle dil öğrenmekte, gramer konuları geri planda kalmaktadır.
Kaynakça:
Resim:
https://studybees.de/magazin/zehn-tipps-fuer-grossartige-referate-und-praesentationen/