“Girift bir durum gibi gözükse de haddizâtında tumturaklı bir hadise ile karşı karşıyayız.”

Yukarıdaki cümlede bilinmeyen kelimelerin altını çizin desek çoğumuz bir iki kelime dışında hepsini işaretler herhalde :) Zira bu belki de ilk kez duyduğumuz sözcükler eski Türkçe’mize ait nadide kelimelerden. Gelin bu unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş kelimelere yakından bakalım…

Girift

Farsça kökenli olan bu kelime genel olarak karışık anlamına gelir. Eş anlamlısı girişik olan girift kelimesi; iç içe girmiş, karmaşık, birbirine dolaşmış ve çapraşık gibi anlamlar içermektedir. Farsçadan gelen kelime aynı zamanda neye benzeyen, üflemeli bir çalgı türü için de kullanılır. Bu müzik aletini çalan kişiye ise giriftzen adı verilir.

girift ile ilgili görsel sonucumüzik aleti olan Girift

“Yazısı öyle girift ki okumak ne mümkün!”

Haddizâtında

Aslına bakacak olursak, esasında, aslında anlamları içeren kelime dilimize Arapçadan geçmiştir. Kelimenin etimolojisini inceleyecek olursak; had Arapçada sınır demektir, zat ise kişilik ve öz anlamlarına gelir. Bu anlamları göz önünde bulundurursak, herhangi bir konu hakkında açıklama yaparken, aslında kelimesi ile hem önceki cümlelerden ayrılmış hem de kişinin kendi görüşlerinin dile getirildiği yeni bir açıklama yapılacağının işareti verilmiş olur.

“Haddizâtında günümüzde gerçek olan tek şey, kişinin kendi menfaati olmuş.”

Tumturak

Tumturak kelimesi; ihtişam, gösteriş, debdebe ve görkem anlamlarına gelmektedir. Kelimenin kökeni için bazı kaynaklar Arapça, bazıları Farsça olduğunu söylemektedir. Bir anlamı kuvvetlendirmek için kullanılan gereksiz yabancı kelimeler için de tumturak ifadesi kullanılır. Usta şair Attilla İlhan, Elde Var Hüzün adlı şiirinde tumturak kelimesine yer vermiştir.

“Ah nerde gençliğimiz
sahilde savruluşları başıboş dalgaların
yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
elde var hüzün”

Pestenkerani

Farsça kökenli olan kelime önemsiz, değersiz, saçma ve uydurma söz gibi anlamları karşılamaktadır. Genellikle küçümseme anlamında kullanılır. Bir konuşmanın veya cümlenin ne kadar boş ve önemsiz olduğunu anlatır. Peyami Safa dizelerinde pestenkerani kelimesine şöyle yer verir;

“Bir bahane. Pestenkerani de olsa olur. Dur dur, bir şeyler aklına geliyor. Bulacak.”

Dilhun

Kalbi yaralı, içi kan ağlayan, büyük üzüntü içinde olan anlamlarına gelen kelime dilimize Farsçadan girmiş. Yaşar Kemal dizelerinde dilhun kelimesine şu şekilde yer veriyor;

“Seni öyle bir takdim etti ki doktor, herkes beğendi, dinleyenlerin hepsi dilhun oldu. Neredeyse hepimizin gözlerinden kanlı yaşlar dökülecekti.”

Merdümgiriz

Farsça kökenli olan kelime birleşik sıfat özelliği taşıyor. Kalabalığı sevmeyen, insanlardan kaçan, yalnızlığı seven kişiler için kullanılır. Bu kelimeyi bazı kaynaklar hümanizmin zıttı olan mizantrop için de kullanmıştır. Yani insanlardan nefret etme, ürkme ve onları sevmeme gibi özelliklerle özdeşleşmiştir.

“Bu merdümgiriz haliyle üniversite hayatına uyum sağlayamaz diye çok endişeleniyorum.”

Perestiş

Dilimize Farsçadan giren kelime; tapmak anlamındaki peresti kelimesinden türetilmiştir. Taparcasına ve delicesine sevmek anlamına gelmektedir ve eskiden çok şiddetli sevgiyi ifade etmek için perestiş kelimesi kullanılmıştır. Bu kelimeye hicaz makamında söylenen bir şarkının dizelerinde rastlıyoruz…

“Ömrüm artar sana baktıkça perestişle benim
Cânımın cânı mısın rûhum musun şûh-i şenim”

Babayani

Baba kelimesinden türetilen babayani dilimize Farsçadan geçiş yapmıştır. İlk duyulduğunda kulağa bir yemek ismi ya da bir ünlem gibi gelse de dış görünüşe ve gösterişe önem vermeyen, görmüş geçirmiş, hoşgörülü, babacan insanlar için kullanılan bir sıfattır.

“Öyle babayani bir adam ki, onu mahallede herkes sever.”

Tufeyli

Dilimize Arapçadan geçen tufeylî asalak ve parazit anlamlarının dışında, başkasının sırtından geçinen insanlar için de kullanılır. Kelimenin kökenindeki tıfıl, küçük çocuk ve parça anlamına gelmektedir. Reşat Nuri Güntekin ünlü romanı Dudaktan Kalbe’de tufeylî kelimesine şu şekilde yer veriyor;

“Giren çıkan, çalan kaçan belli değil… Etrafında bir sürü tufeylî var ki, çocuklarının rivayetine göre servetinin son parçalarını kemâl-i afiyetle yiyorlar.”

Şikemperver

Bir müzik makamını çağrıştırsa da sıfat olarak kullanılan şikemperver kelimesi Farsçadan gelmektedir. Kelimenin etimolojisini incelediğimizde; şikem karın demektir, perver ise besleyen. Boğazına düşkün, yemek yemeyi seven, yemek yerken zevk alan kişiler için kullanılmaktadır.

“Onun gibi şikemperver birini görmedim. Yemek için fizana gider!”

Perdebîrun

Farsça kökenli olan perdebîrun kelimesi; açık saçık konuşan, utanması olmayan, edepsiz, terbiyesiz şeyler söyleyen kişiler için kullanılan bir sıfattır. Kelimenin köklerindeki perde bildiğimiz perdedir, bîrun ise dış anlamına gelir. Reşat Nuri Güntekin kaleme aldığı şu satırlarında perdebîrun kelimesini kullanmaktadır;

“Kadın meclisinde olduğumu unutarak biraz perdebirunane konuştum galiba… Kusura bakmayın, ben artık ihtiyar bir adamım, bazen nerede olduğumu unutuveriyorum.”

Lâyetezelzel

Zelzele çağrışımı uyandıran bu kelime dilimize Arapçadan girmiş. Sarsılmaz ve güvenilir gibi anlamlar içermektedir. Kelimenin bileşimindeki tezelzül sarsıntı anlamına gelmektedir. Daha çok Osmanlı Dönemi’nde kullanılan kelimeyi en güvendiğimiz dostlarımız için kullanabiliriz.

“O lâyetezelzel bir dost olmuştur benim için daima.”

Berceste

Farsça kökenli olan berceste kelimesi; güzel, seçilmiş, değerli anlamlarına gelmektedir. Ber üzeri anlamını karşılarken, ceste ise sıçramış demektir. Bu iki kalıbın birleşiminden oluşan berceste kelimesi bu nedenle seçilmiş anlamında kullanılır. Aynı zamanda bir kadın ismi olarak kullanılabilen berceste kelimesi edebiyatta; ince anlamlı, latif, güzel, kolayca hatırlanan, sanat değeri yüksek ve yapısı sağlam dizeler için kullanılmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman’ın ünlü sözü; “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” cümlesi, bir berceste örneğidir.

Sarfınazar

Türkçemize Arapçadan gelen kelime; görmezden gelme, vazgeçme, dikkate almama gibi anlamlara gelmektedir. Eğer kendinden önce gelen kelime -den ekiyle bitiyorsa cümleye; hesaba katılmasa da, sayılmasa da, göz ardı edilse de anlamları katar. İsim türünde olan kelime sarf ve nazar kelimelerinin birleşiminden oluşur.

“Makale üzerindeki yanlışları söylememe rağmen, sarfınazar tavrıyla yine aynı hataları yapıyordu.”

Ehvenişer

Arapça kökenli olan kelime, kötünün iyisi anlamına gelmektedir. Bu kelimeyi ilk kez, Türkiyenin ilk kadın romancılarından biri olan Halide Edip Adıvar, Birinci Dünya Savaşı sonlarında şu cümle içerisinde kullanmıştır:

“Bütün eski ve yeni Türkiye hudutlarına şamil olmak üzere, muvakkat (geçici) bir Amerikan mandasını ehven-i şer olarak görüyoruz.”

Zeyrek

Uyanık, akıllı, güçlü hafızalı, anlayışlı ve zeki anlamına gelen zeyrek kelimesi dilimize Farsçadan geçmiştir. Erkek ismi olarak da kullanılan zeyrek kelimesi halk arasında işinin ehli, eli uz ve usta gibi anlamların yanı sıra keten tohumu anlamında da kullanılmaktadır.

“Sınıftaki esmer, uzun boylu çocuk her soruya verdiği kusursuz cevaplarla ne kadar zeyrek biri olduğunu gösteriyor.”

Meyus

Üzgün, ümitsiz, karamsar ve kederli gibi anlamları olan kelimenin kökeni Arapçaya aittir. Ümitsizlik anlamındaki “yeis” kelimesi ile aynı kökten gelmektedir. Daha çok olaylar karşısında düşülen bıkkınlık, yorgunluk hali ve karamsarlığı ifade etmektedir.

“Meyus haline aldanmayın neşe dolu biridir aslında.”

Safderun

Saf, temiz kalpli, kolayca aldatılabilen anlamlarına gelen kelime kökenini Arapça ve Farsçadan almaktadır. Arapça “saf” ve Farsça “derun” kelimelerinin birleşiminden oluşan safderun temiz yürekli kimse anlamına gelmektedir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu safderun kelimesini bir dizesinde şu şekilde kullanmıştır;

“Tabanlarına indirilecek sopaların canını daha ziyade acıtacağını anlamayacak kadar da safderun değildi.”

Fevkalbeşer

Kelimemiz insanüstü anlamına geliyor. Dilimize Arapçadan gelen fevkalbeşere; fevk kelimesiyle üstünlük anlamı kazandırılmış. Dilimizde daha çok; elimden gelenin fazlasını yaptım, var gücümle çalıştım gibi anlamların yerine kullanılır.

“Evin taşınmasında fevkalbeşer bir güçle yardım eden kuzenime ne kadar teşekkür etsem azdır.”

 


Kaynak

Paratic.com| Eski Türkçe Kelimeler

azcapitoltimes.com

Tags: