Bugünlerde Edirne’de oteller doldu; Kırklareli’de araç kuyruğu oluştu haberleri kulağınıza aşinadır. Biliniz ki bu iyiye işarettir.
İlkbaharı karşılamak için yapılan eğlencelerden biri olan Kakava Şenlikleri, her yıl Mayıs ayının ilk haftasında (genelde 6-7-8 Mayıs) baharı karşılama bayramı olarak kutlanmaktadır. Kakava, yaşlılardan duyduğum kadarıyla Romancadan gelmiş olup kahkaha atmak; güzel kokular almak manasına gelmektedir.
Nevruz geleneğinin baskın olduğu Orta Asya’dan Anadolu topraklarına gelen Türk kavimleri burada İslam dini ile ve onun söylenceleri ile tanışır. Hızır İlyas söylencesi burada karşımıza çıkar. İslam dünyasındaki yerleri halk söylenceleriyle ululanmış Hızır ve İlyas, gerçeklerden çok mucizelerden umut arayan savaşlardan yılmış Anadolu insanı tarafından kurtarıcı, zor zamanlarda imdada gelen önemli kimlikler olarak karşımıza çıkar. “Hızır gibi imdada yetişmek…” sözü kaynağını buradan almaktadır. Hızır ve İlyas isimleri de zaman içinde dilimize kaynayarak ve değişime uğrayarak Hıdrellez (Hızır-İlyas) olarak gelmiştir. Şivenin de tadıyla o artık Balkanlar’dan Trakya’ya uzanan geniş bir coğrafyada “Hıd’rellez, Ederlezi, Ederles vb…” isimlerle söylenecek, ama anlattığı şey hep aynı ruha sahip kalacaktır.
Kakava Şenlikleri sizin bildiğiniz adıyla Hıdrellez Şenlikleri başlamış bulunmaktadır. Şimdi size anlatacağım şeyler çocukluğundan günümüze her bir Trakya insanının her yıl yaşadığı bir bahar kutlama biçimi olup çocukluğumun yapı taşlarını oluşturmaktadır. Bu yazım Kırklareli’ de gerçekleşen Kakava geleneğinden bahsetmekte olup, yöre ve şehre göre gelenekler değişiklik gösterebilir.
Kırkbir Otu Geleneği: Kakava’dan bir gün önce yani 5 Mayıs günü, dere boyu veya yerel mekanlar olan Çamlık, Balaban Baba, Karahıdır Korusu, Şeytan Deresi gibi yerlere pikniğe gidilir. Buralarda hem eğlenilir, hem piknik yapılır. Emin olunuz ki çalgı çengi her zaman bu tür kalabalıklarda bulunur. Yemekler yendikten sonra geziye çıkılır ve 41 çeşit ot, kekik otu ve çeşitli çiçekler toplanıp bunlar su dolu bir leğen, kap içine atılır. Hıdrellez sabahı bu su ile el, yüz, saç yıkanıp hastalıklardan kurtulunacağına, cildin güzelleşeceğine ve sağlık kazanacağına inanılır. Özellikle de kırlardan toplanan papatyalarla saçlar yıkanır. Akşam eve gelindiğinde ise evin kapısına bir demet toplanan otlardan ve çalılardan asılır ve bu otların da evi ve ev halkını kötülüklerden koruyacağına inanılır. Bu ot orada kuruyana kadar kalır.
Toplanan ısırgan otu, gelincik otu, labada vb…otlardan börek çörek yapılmasına sıkça raslanır.
Ertesi günü yani 6 Mayıs günü Hdırellez günüdür. Yine mahalle veya akrabalarla toplanıp piknik alanlarına gidilir, eğlenilir. Akşam ezanı sonrası aynı sokakta oturanlar birbirinin zillerine basarak haydi hıdrellez ateşini yakıyoruz derler. Evlerinde yakılacak çalı çırpı, eski halı, eşya gibi şeyler ortalık yere getirilir. Etrafta ağaç veya bitki olmayan bir yerde olmasına dikkat edilir ki, Trakyalı çiçeğe böceğe değer verir. Hıdrellez ateşinin yakılması her yerde esastır. Hatta eski senelerde bazı Balkan köylerinde sırf Hıdrellez ateşinde yakılmak için yaşlı kadınlarca hasır dokunulmaktaymış. Ateş tutuştuktan sonra sırayla insanlar ateşin üzerinden üçer kere atlar ve atlamayanın o yıl bitleneceği söylenir. Herkes üç kez atlar evlere sinmiş hastalıklardan, hastalık taşıyan haşere ve böceklerden, fenalıklardan, belalardan kurtulunacağına, tüm bu olumsuzlukların gideceğine inanılır.
Ayrıca ateşten atlama geleneği bittikten sonra, O akşam Hızır’ın (a.s) sokak sokak dolaşıp hastalara şifa ve dertlilere deva dağıtacağı söylenir. Bu söylentiler için ise insanlar minik taşlarla veya tebeşirle yollara istediği evin, arabanın resmini çizer ve dilek diler altına da ismini yazar. Akşam onlar uyurken Hızır (a.s) ‘ ın gelerek dileklerini kabul edeceğine inanırlar.
Bir keresinde komşumuz erkek kılığına girip bir başkası da gelinlik giymişti ve tiyatro canlandırmışlardı. Ama bunu sadece bir yıl gerçekleştirmiştik.
Kırklareli’nin bazı yerlerinde (Pınarhisar ilçesi ve civar köyleri) iki genç kızın birine gelinlik giydirilip, diğeri de damat kılığına sokularak abartılı tiyatral hareketlerle komşu kapılarını dolaşması, sepetlerine evde bulunan hediyelerden verilmesi adeti yaşatılmaktadır. Köy yerlerinde bu adete göre en çok verilen şeyler yumurta, buğday, şeker, un, soğan, sarımsak gibi genelde tarımsal ürünlerdir. Bu halleriyle bile her biri bolluk bereketi simgeler.
Hıdırellez günlerinde evde temizlik yapılmaz sadece havalandırılır. Çünkü evler süpürülünce bolluk ve bereketinin de evden süpürüleceğine inanırlar. Bu yüzden her şey Kakava’dan önce yapılır.
Kakava geleneği XVI. yy. ile birlikte Trakya’da görülmeye başlanır. Bu dönemle birlikte Osmanlı’nın geri hizmetlerinde Romanların varlığına ihtiyaç duyulmaktadır. Romanların kendi içinden temsilen seçtikleri Çeribaşı’nın hizmetlerinin karşılığı olarak senede bir gün vergi toplaması için Hıdrellez günü seçilmiştir. Bu toplananlar ile Romanlar Osmanlı’ya gösterdikleri yararlılıkları sebebiyle ödüllendiriliyor, bunun yansıması olarak da bir kutlama gerçekleştiriyorlardı. Bunun adına ise bir arada yemek olup yemek içmek, fakir ve muhtaçların senede bir gün olsun layıkıyla doyurulması amacından yola çıkarak Kakava-Tencere Bayramı deniliyordu.
”Bazı sözlü anlatımlarda ise bu sözcüğün Romanların neşe dolu yaşayışlarına binaen “Kahkaha-Eğlence-Cümbüş Bayramı” anlamını karşılamak için kullanıldığı ifade edilmektedir.”
Kırklareli festivale şu ismi vermiştir: “Kırklareli Karagöz Kültür Sanat ve Kakava Festivali”
Kırklareli’de yukarıda belirtmiş olduğum gelenekler hala yaşatılmakta olup şehir merkezinde gerçekleşen eğlenceler ve yeni gelenlerin görüp şahit olacakları ise şunlar olacaktır:
Başta Bulgaristan olmak üzere komşu ülkelerden gelen dans toplulukları başta Valilik binası olmak üzere şehrin caddelerinde halkla iç içe olacak şekilde dans gösterileri sergilerler ve gayet neşeli geçer. Eş zamanlı olarak şehrin farklı yerlerinde çocuk atölyeleri ve sergiler gerçekleşir. Özellikle İstasyon Caddesi (Al Beni Gör Beni Caddesi) başta olmak üzere oradan tren garına her yerde standlar doludur. Bu standlar burada Kakava şenlikleri boyunca gece geç saatlere kadar kurulu kalır. Yöresel yiyecekler başta olmak üzere her türlü yiyecek ve içecek, çeşitli STK’lara ait standlar ve yerel şairler ve yazarlar burada bulunur. Akşamüstü olduğunda belediye başkanı başkanlığında tüm şehir Festival Alanı’ na gider ve orada boyu üç metreye yakın devasa bir Kakava Ateşi yakılır. Akşamları ünlü sanatçıların ve yerel sanatçıların çıktığı sahnede çeşitli konserler verilir. Yitip içilir, genci yaşlısı herkes meydanlardadır. Bu kutlamalar ve eğlenceler üç gün sürer.
Bir dahaki Kakava’ da görüşmek üzere. Kutlamasanız da kendi gelenek ve göreneklerinizi hatırlamanız ve yüzünüzde bir tebessüm bırakması dileğimle.
Not: Bu yazı veya videolar eklenirken hiçbir parti veya kurum öne çıkarılmak istenmemiş ve tarafsız bir yazı yazılması niyetiyle sizlere sunulmuştur. Ekleyeceğiniz veya atladığımız bir nokta var ise yorum kısmına bırakmanız bizi ihya edecek, neşemize neşe katacaktır.
Teşekkürler,
Elif Derya Yamaner
Fotoğraflar:
Trakya Haber