Yazmak bir sanattır,

Sanatı paylaşmak ise onu güçlendirir.

Matbaa sayesinde birçok yazı da paylaşılma imkânı bulmuştur…

Peki, matbaa nasıl icat edildi?

Türkiye bu icat ile ne zaman tanıştı?

 

 

Matbaanın tarihte ilk olarak Çinliler tarafından M.S. 593 yılında kurulduğu bilinmektedir. O zamanlarda ağaç oyma harfler ile işleyen ve tek tek döşenen ilkel bir yöntem uyguladıkları bilinmektedir. Aynı zamanda kâğıdı da icat etmeleriyle önemli bir toplum halini almışlardır. Yaptıkları baskılar ile ciddi dokümanlar elde etmişlerdir. Bu sayede dünyaya en güzel emanetlerini aktarmışlardır. Çinlilerin ağaç oyma tekniğinden sonra harflerin bir bir yazılması tekniği 1040 yılında Çinli Pi Sheng tarafından bulunmuştur.

Matbaanın tarih içindeki gelişimi ile ilgili bilgiler kaynaklarda farklı yer alabilmektedır. Çünkü ilk matbaa oldukça ilkeldir. Matbaa Çinlilerden sonra Uygurlulara taşınmıştır. 1902’de Tun-Huang mağarasında bulunan Uygurca metinler ve kitaplar Uygurların 9. yüzyıldan itibaren baskı yaptığını göstermektedir.

Daha sonra Hollanda’da 15.yüzyıl civarında tek tek harf basma tekniği ile kullanılan matbaa icat edilmiştir. Bu dönem matbaanın parladığı ve ilerlediği bir dönem olmuştur.  15. yüzyılda Hollanda baskı tekniği olarak, “hattat” ve “hakkak” tekniklerini kullanmıştır. Hattatlar, yazı yazar; hakkaklar ise bu yazıları tahtalara geçirirlermiş ve bu baskıda genellikle tahta kapılar kullanılırmış.

İlk metal harfler ve seri baskı sistemini kurarak matbaanın yeniden doğuşunu sağlayan ise 1450 yılında Johannes Gutenberg olmuştur. Böylece modern baskı anlayışının ilk temelleri atılmıştır. İlk olarak 1455 yılında 47 satırlık İncil’in basımı yapılmış ve uygun fiyatlarla satışına başlanmıştır. Kısa sürede çok talep gören bu yeni matbaa tekniği, tüm Avrupa ülkelerine hızla yayılmıştır. Bu teknik “tipo” olarak isimlendirilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk matbaa, İspanya’dan göç eden Yahudiler tarafından 1493 yılında İstanbul’da açılmıştır. Bu matbaada İbranice eserler, Tevrat, dilbilgisi ve tarih kitapları basılmıştır. Ardından matbaa Selanik, Edirne, İzmir gibi şehirlere de yayılmıştır. Yahudilerden sonra Ermeniler ve Rumlar da ilk matbaalarını yine İstanbul’da açmışlardır. Osmanlı uyruklu Ermeniler, 1565-1923 yılları arasında 194 matbaa açmış, 598 gazete ve dergi çıkarmış, 4000’i aşkın da kitap basmışlardır. Bu yıllarda Osmanlı Devleti azınlıkların matbaalarında Türkçe ve Arapça kitap basılmasını yasaklamıştır.

Kaynaklarda ilk Osmanlı matbaasının 1639 yılında IV. Murat’ın emri ile Avrupa’dan özel siparişle Bünyamin Efendi tarafından getirilmiş olduğu yer almaktadır. Bünyamin Efendi’nin getirmiş olduğu matbaa, Osmanlı topraklarında hiç baskı yapma şansını bulamamıştır.

Ama genel olarak bilinen; Islahat Hareketlerinden sonra İbrahim Müteferrika’nın 1726 yılında matbaayı kullanmaya başladığı ve yeni matbaalar kurduğu yönündedir. Yaşamı boyunca 17 eser bastırmıştır. Osmanlı devletinde ilk basılan eserler: Kitab-i Lügat-i, Vankulu ve Arba’ah Turim olmuştur.

Müteferrika’nın ölümünden sonra matbaanın başına 1754 yılında İbrahim ve Ahmet Efendiler, 1783 yılından sonra Beylikçi Raşid Mehmed Efendi ve Vakanüvis Vasıf Efendi geçti. 1769 yılında Abdurrahman Efendi, Mühendishane Matbaası’nı kurdu. Daha sonra Üsküdar Matbaası (1802) ve sonrasında Takvimhane-i Amire adında bir matbaa daha açıldı (1831).


Kaynakça

nasilbulundu.com

ilkkimbuldu.com

bilgihanem.com

www.tarihiolaylar.com

baskimalzemem.com

www.mynet.com

baysungur.blogcu.com

dergipark.gov.tr

 

 

Tags: