Çevirmenlik mesleğinin zorluklarını en iyi sektörün içinde olan kişiler bilir. Kimse mükemmel çeviriler için gelip teşekkür etmezken ufacık bir hata yüzünden yerden yere vurulur emektar çevirmenlerimiz… Ve fakat işimizin gerçeği de hata kabul etmemesidir. Belirli pozisyonlarda çalışan çevirmenlerin diğerlerine göre çevirilerinde daha dikkatli olması gerekir. Biraz abartı bir cümle olsa da “Çevirmenler savaş da başlatabilir, barış da başlatabilir.” Cümlesi aslında tarihe bakıldığında bir nebze haklılık payını ortaya çıkarıyor.
Siyasilerin çevirisini üstlenen kişilerin mümkün olduğunca dikkatli ve özenli çeviri yapması gerekmektedir. Henüz yakın tarihe baktığımızda sayın cumhurbaşkanımız Erdoğan ile ABD Başkanı Trump görüşmesi sırasında yaşanan çeviri olayı, ortalığı bir miktar germiş ve fakat teknoloji sayesinde yapılan yanlış erken fark edilip sorun hemen düzgün şekilde çözülmüştü. Maalesef eski zamanlarda yanlış ya da hatalı çevirinin farkındalığı erken olmadığı için savaşlara hatta yıkımlara sebep olmuştu. Bu yüzden eski çağlarda Eski Mısır döneminde çevirmenler bazı yerlerde rahiplerden önce gelirken bazı yerlerde rahiplerden hemen sonra yerlerini alıyorlardı. Eski çağlardaki rahiplerin önemini göz önüne alırsak, çevirmene verilen değeri kendi gözlerimiz ile görmüş oluyoruz.
2000’li yıllar öncesi yani yakın tarihli dönemlerde yapılan çeviri hataları yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
Yine yakın dönemde İkinci Dünya Savaşı ile alakalı bir çeviri hatası ortalığı biraz karıştırmış oldu. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) çeviri hatasından dolayı Japonya’ya atom bombası atmasına sebep olmuş. Bu vahim savaşın neticesinde 250 bin civarında insan canından olmuştur.
Olayın şu şekilde gerçekleştiği düşünülüyor: ABD, Rusya, İngiltere ve Çin’in devlet başkanları 26 Temmuz’daki Potsdam Konferansı’nın ardından Japonya’ya, “Teslim olun” ültimatomunu verdi. Ertesi gün Japon hükümeti konuyu masaya yatırdı. 28 Eylül’deyse Başbakan Suzuki bir basın toplantısı düzenledi ve ültimatoma cevap olarak “mokusatsu” dedi. “Mokusatsu”; Japonca “moku” (sessizlik) ve “satsu” (öldürmek) kelimelerinin birleşimiyle oluşan ve iki anlamı olan bir kelime. Aynı zamanda “yorum yapmamak” manasına gelen kelimeyi, uluslararası basın “aşağılayarak reddetmek” şeklinde çevirince, ABD Başkanı Harry Truman saldırı için düğmeye bastı.
Olay böyle yaşanmış olmasına rağmen ortaya farklı görüşler atılıyor bir kesim “Suzuki’nin sözleri ne olursa olsun, ABD atom bombalarını kullanacaktı” bir başka kesim “Tercüme hatası değildi Suzuki anlaşmayı reddetti” yönünde oldu. Günümüzde dahi bu tartışma devam etmektedir. Fakat ABD’nin Ulusal Güvenlik Ajansı’nın belgeleri, ABD’lilerin bu sözleri nasıl yorumladığını ortaya çıkarıyor. Yıllar sonra kamuyla paylaşan belgelere göre Başbakan Suzuki’nin sözleri ABD’li yöneticiler tarafından “Japonların tipik Kamikaze ruhunun ortaya çıkışı” şeklinde yorumlandı. Suzuki’nin oğlu ise “Babam ‘mokusatsu’ derken,’yorum yok’ manasını kastettiğini bana söylemişti” açıklamasında bulunmuştu.
Yukarıda kelime kökensel olarak da açıklandığı üzere yanlış çeviri hatası olduğunun üstünde daha çok durulmakta ve fakat konu çok hassas olduğu için bir tarafın saldırmak için bahane arıyor olması mı gerçek olan yoksa %100 çeviri hatası mı yapılmış halen daha gizemini koruyor. Belli olan bir şey varsa o da bu hadisenin sonucunda 6 Ağustos Hiroşima’ya ve 9 Ağustos Nagazaki’ye atılan atom bombalarının etkisiyle 250 bin civarında insanın hayatından olmasıdır.
Buradan yola çıkarak siyasi alanda çeviri yapan meslektaşlarımızın ne kadar hassas bir çizgide olduklarını bir kez daha görmüş olduk. Hiçbir zaman bu çevirmenlere “afferim sana, o kadar iyi çevirdin ki..” vs tadında cümleler kurulmaz ve fakat “sen çevirmen değil misin? Nasıl böyle bir hata yaparsın?!” ve ya “Sen nasıl çevirmensin?!” tadında cümleler maalesef üstlerinden çok kendi meslektaşlarından geliyor. Elbette insan işini hakkıyla yapmalı. Hele ki hassas yerlerde olan çevirmenler daha dikkatli olmalı. Hata olduğunu fark ettiğinde bir şekilde bu muhakkak düzeltilmeli. Tarihin en büyük ve en vahşete düşüren olaylarından biri olan Japonya’nın atom bombası ile vurulması gerçekten bir kasıt mı yoksa çeviri hatası mı hala soru işareti. Gerçekten bir çeviri hatası ise bu çeviriyi yapan kişinin vicdani yönden çok sıkıntı yaşayacağı aşikar ve fakat yine güçlü güçsüz dengesinden dolayı böyle konumlarda olayların çevirmenin üstüne yıkılması da çok mümkün. Bu yüzden çevirmenler olarak işimizi ne kadar iyi yaparsak hem insanlığa hem kendimize katkımız olur. Buradaki en önemli unsurlardan biri mesleğimiz yeterince zorken ufak bir şey olduğunda dahi kendi içimizde birbirimizi yememizdir. Bu huydan vazgeçen çevirmenler zaten bu mesleğin tüm zorluklarını görmüş, geçirmiş kişilerdir ve çevirmenler olarak o muazzam insanlardan öğreneceğimiz çok şey var.
Çeviriyle kalın, mutlu kalın!
Kaynak: