Bildiğiniz gibi 26 Ağustos tarihinde bir yolculuğa çıkacağımı duyurmuş ve sosyal medyada bu fotoğrafı yayımlayarak size ilk haberi vermiştim. Gülnar Hatun 100. Yıl Bilimsel Etkinlikleri için Dijital Tercüme adına sözlü ve yazılı çevirmen olarak görevlendirildim. Yaşım gereği önceleri tereddütle yaklaştığım bu görev için sevgili Senem Kobya‘nın cesaretlendirmesinden sonra hiçbir tereddüdüm kalmadan tüm hazırlıkları tamamladım. İzmir’den Adana’ya uçuşumu gerçekleştirdim ve oradan da özel bir araç ve genç bir arkadaşla Gülnar’a vardım.
Çalışmaya henüz yolculuk öncesinde başlamış, Game of Thrones dizisinde “Mace Tyrell” rolüyle bilinen aktör Dr. Roger Ashton GRIFFITHS‘in gelişinin iptal olmasından sonra kendisinin organizasyon için yolladığı video ve kaydın yazılı çevirisinde görev almıştım. Vardığım günden bir gün sonraysa etkinliklerin açılışı başladı. Tüm uykusuzluğumuza ve yorgunluğumuza rağmen böylesine uluslar arası ve çok disiplinli bir etkinlikte çalışmanın heyecanıyla hemen işe koyulduk. Fakat ortada çok hummalı bir çalışma vardı ve henüz çeviriye ihtiyaç yoktu. Bir yandan Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim bölümünden sevgili Yrd. Doç. Dr. Jonathan Maurice Ross, Dr. Roger Ashton GRIFFITHS‘in açılış için yolladığı dosyanın denemesinin yapılıp yapılmadığı konusunda benden bilgi bekliyordu.
Bir anda kendimi sahnede, teknik işleri gözetlemek için koşarken buldum. Ne binada internet bağlantısı, ne de kürsüye konan dizüstü bilgisayarın projeksiyonla bağlantısını gerektiren girişi mevcut değildi. Üstelik teknik eleman da henüz gelmemişti. İş bana düştü…
Önce Gülnar Hatun 100. Yıl Bilimsel Etkinlikleri‘nin düzenleyicisi, Kocaeli ve Boğaziçi Üniversiteleri’nde Öğretim Üyesi sevgili Prof. Dr. Ayşe ÇALIK ROSS‘un olduğu odayı buldum. İlk sunum onundu ve onun sunumunun ardından benim videoyu sahneye yansıtmış olmam gerekiyordu. Koşarak Ayşe hanımın bulunduğu yeri buldum. Ayşe hanımın asistanı Ayşe hanımın sunumunu kullanacağı dizüstü bilgisayarı hazırlarken, Ayşe hanımın bilgisayarının projeksiyona uygun olduğunu fark ettim. Asistandan ısrarla sunumu flash belleğe kaydedip bilgisayarı bana vermesini ve sunumu kürsüdeki bilgisayara aktarmasını istedim. Bilgisayarı kapar kapmaz, açılışına az kalmış olan sahneye gittim, bilgisayarı kurdum. Fakat sorun bitmemişti, bu kez de videonun sesi sahneye yansıtılamıyordu.
Bunun üzerine tek bir çözüm kalmıştı: Dizüstü bilgisayarı alıp sahnenin üstündeki teknik işlerin yapıldığı balkona koşmak…
Hem sesi hem de görüntüyü ancak bu şekilde açmak mümkün olacaktı. Ayarları yaptık ve artık çeviri, yansıtılmaya hazırdı. Sunumun yansıtılmasına çok az kala, bu kez de dizüstü bilgisayarın şarj aleti yanımızda olmadığı için bilgisayarın kapanma tehlikesi baş gösterdi, fakat kısıtlı zamanda şarj aletini alıp gelmemin olanağı yoktu. Neyse ki sunum bilgisayarın şarjı bitmeden yetişti.
Sadece çeviriye yardımcı olmakla kalmamış, çevirinin yansıtılması işini de ayarlayarak teknik sorunlarla da mücadele etmiştim. Fakat sonunda ellerimin değdiği çeviriyi, yine kendi ellerimle sahneye yansıtmanın mutluluğu paha biçilemez derecede güzeldi.
Çağdaş Varol