Türk Edebiyatı’nın kalemi sert, toplumsal duyarlılığı ve taşlamalarıyla bildiğimiz Can Yücel’i, edebiyatımızın en önemli şairlerinden biridir.Şiirlerinde çoğunlukla; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygular vardır. Ama o şairliğinin yanısıra Türkçe’ye kazandırdığı şiir çevirileriyle de adından söz ettirir. Can Yücel; Lorca, Shakespeare, Brecht gibi ünlü yazarların oyunlarından çeviriler yapmıştır.
‘’Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. ‘’
Türk yazar ve çevirmen Sabahattin Eyüboğlu, Can Yücel’in çevirileri ile ilgili yazdığı yazıda Yücel’in çevirilerine ışık tutmuştur.Yazın çevirisinde en çok tartışılan konulardan biri şiirin çevrilebilirliğidir. Çoğu şair şiirin başka bir dile çevrilmesinin mümkün olmadığını söyler. Bu kanıdaki en büyük etmen şiirdeki güzelliğin şiirin büyük oranda sesletiminden kaynaklandığı gerçeğidir.Ancak değil mi ki bizler nice şiirleri ve şairleri sadece çevirileriyle biliyoruz ve buna rağmen bu büyük şairlerin güzelliği bize kadar geçiyor. Türk Edebiyatı’nda şiirin çevrilemezliğine inanan çoğu şairimiz dahil şiir çevirisi yapmıştır. Bu çeviri sürekliliği Türk şiirinin yeni dünyalar görmesine vesile olmuştur. Shakespeare gibi yazarlar seslenmemiş midir dünyaya? Neden o zaman olmasın’to be or not to be’, ‘bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin’. Can Yücel, Her Boydan isimli eserinde şiir çevirilerini bir araya getirmiştir. Can Yücel çevirilerini yaparken şair sıfatını bir kenara bırakmamış, bunun yerine çevirmenlikle harmanlayıp ortaya eşsiz eserler çıkartmıştır.
‘’Bu hayrat gönül, bu pir aşkına didinme olmadı mı harika çocuk da olsan boşuna. Bezirganların enayilik saydığı, ya da arkasından kimbilir ne türlü çıkar gördüğü şair cömertliği yok mu -ki Can Yücel’de var o- şu bizim topraklar onu bekliyor Yunus Emre’den, Kaygusuz Abdal’dan,Nesimi’den beri. Harika çocuk da olsan kırk yıl odun taşıyacaksın tekkeye, burnunu kırıp gözünü dört açacaksın dünyaya, şu bu beğendi diye asıl beğenmesi gerekene boş vermeyeceksin. Arapçaya Arapça, Latinceye Latince, İngilizceye İngilizce, adam olman için ne gerekse hepsini yeniden çocuk olasıya öğreneceksin ve… ve… dayatacaksın arsa al, bankaya para koy, kim kime dum duma, kim öle kim kala diyen dostlara uymak şöyle dursun, onları kendi yoluna imrendireceksin. Bütün bunları da niçin yapacaksın? Bir üstün güce yaranmak, bir başka dünyayı kazanmak için değil; sırf sahici insan olmak, küflenip paslanmadan yaşamak, dünyanın sabahlarına yakışmak için. Bir de tabii köyün kemençecisi olmanın tadı var: bir vuruşta köy halkını horona kaldıran kemençeci. Merhaba Can Yücel ve merhaba Her Boydan kemençecileri dünyamızın. ‘’ der Sabahattin Eyüboğlu.
Birçokları Can Yücel’in bu sert, doludizgin, küfürlü dilini dünya yazarlarının dili olarak görmeye alışamadı ama Sabahattin Eyüboğlu’nun da dediği gibi korkmayın bu kadar kaynaşmaktan, bir bütün olmaktan, bırakın tek bir dilde alalım iki dilin tadını, bırakın dünya türküsü tütsün…
Çevirmenlerimizi ne kadar tanıyoruz?
Meraklısına : http://www.canyucel.org/
Kaynakça :
http://www.siir.gen.tr/siir/o/okuma_odasi/ceviri.htm
http://www.canyucel.org/