Türkiye’de bizim bölümlerde okuyan çeviri öğrencilerinin kanayan en büyük yarası, teknoloji çağında yaşamamıza rağmen, hâlâ saman kâğıda çeviri yapmamızdır. Başlangıç için biraz iddialı bir cümle, “Yok artık!” dediğinizi duyar gibiyim, ancak ne yazık ki -benim duyup, tecrübe ettiğim kadarıyla- durum böyle. Yazımın devamında; bu sorunun temel nedenini, bu sorunu engellemek için bireysel ve akademik bazda neler yapılabileceğini, yeni arkadaşlarımız veya bilgisayar destekli çeviri araçlarıyla tanışmak isteyenlerin izleyebileceği birkaç yoldan ve bu yollardan geçerken dikkat etmeniz gereken birkaç duraktan bahsedeceğim. Şimdiden uyarayım, bir devrim yaratmaya çalışmıyorum. Sadece henüz çok geç değilken geçmişi unutup, geleceğe yönelik atabileceğimiz somut adımları aktaracağım.
Şahsi fikrim, akademik eğitimdeki teknolojik eksiklik sorununun temeli sarmal bir şekilde iki nedenden oluşuyor. İlk nedeni üniversitelerin, sektörün ihtiyacından bağımsız bir şekilde ders programı oluşturmasıdır. Günümüzde çeviriyle bağlantılı herhangi bir kuruluş, bilgisayar destekli çeviri araçlarıyla çalışmaktadır. Bu durumda yeni mezun olmuş bir öğrenci işe girmek istediğinde, hem işveren hem de öğrenci açısından zorlu bir süreç onları beklemektedir. Öğrenci, üniversitede öğrenebileceği araçları işe girdiğinde zorlanarak öğrenecek; işveren ise ilk aylarını verimsiz geçiren bir çevirmen ile çalışmak durumunda kalacaktır.
Bir diğer neden ise üniversitelerde bu araçları öğretebilecek yeterli sayıda akademisyen bulunamamasıdır. Çoğu bölüm öğretmeni, öğretmenlik çıkışlı olduğundan ve bu sektörün içinden gelmediği için bu tarz araçlara yabancıdır. Bu sebeple ders programları genellikle kuram dersleri ve sözlü çeviri ağırlıklı şekillenir.
Bu sarmal nedenleri engellemek için akademik olarak üniversitelerde ders programlarına bu tür araçları (Hayır, Microsoft Word, Excel, Powerpoint’ten bahsetmiyorum.) öğreten dersler eklenmeli, çeviri dersleri bu çeviri araçları üzerinden birlikte çalışılarak yapılmalıdır. Öğrenci sadece teorik bazda öğrenmemeli aynı zamanda çeviri yaptığı derslerde de kullanarak pratik yapmalıdır. Hatta proje yönetimi, nitelik güvencesi (QA) ve çevirmen gibi çeviri sektörünün çok da yabancı olmadığı rol dağıtımı ile komünlerin oluşturulduğu ütopik bir hayalden bahsetmek bile mümkün.
Eğer okulunuzda bu konularda eğitim alamıyorsanız, takip etmeniz gereken üç temel yol var:
- İlk olarak bu durumdan rahatsız olduğunuzu, çeviri sektörünün şu anki durumundan bahsedip güzel bir dille bölüm akademisyenlerinize açıklamalısınız. Verdiğiniz geri bildirimler bölümünüzdeki akademisyenlerle birlikte çalışıp, geleceğe dönük güzel projelere imza atabilirsiniz.
- Bireysel baskınız sonuç vermiyorsa, okulunuzdaki çeviri kulübüyle (Kulübünüz yoksa kurmaktan çekinmeyin, size yardımcı olabilecek çok fazla öğrenci dostunuz var.) birlikte atölyeler düzenleyebilir, çeviri bürolarıyla ve bilgisayar destekli çeviri araçları dağıtıcılarıyla eğitimler verebilirsiniz. Unutmayın, burada iki tarafın da sonuçlarından memnun kalacağı bir durumdan bahsettiğimiz için, çeviri büroları ve bu araçların dağıtıcıları sizin davetinizi seve seve kabul edecektir.
- Eğer yukarıda bahsettiğim iki yolda da çabalarınız sonuçsuz kaldıysa, bireysel olarak bu programları öğrenebilirsiniz. Bunun için bilen birinden yardım alabilir, internet üzerinden bu programların tutorial videolarını izleyebilir, yine kendi sitelerinde bulabileceğiniz kullanıcı el kılavuzlarını karıştırabilirsiniz.
Bu adımları gerçekleştirmek için gereken ideal zaman okul hayatınızın ilk yıllarıdır. Ne kadar kısa sürede bu araçlara alışırsanız, kariyeriniz boyunca kullanırken rahat edersiniz. Daha mezun olmadan elinizde yönelmek istediğiniz alana dair bir çeviri belleği oluşturmak, işinizi her zaman daha kolay bir hale getirir. Yeni şeyler öğrenirken rehberinizin merak olmasına izin verin, “Buna basınca n’oluyor?” diyerek çeviri aracını kurcalamaktan çekinmeyin. Yeni teknolojileri yakından takip edin, bu tarz yenilikleri Facebook, Reddit, Proz, TranslatorsCafe gibi sosyal mecralardan takip edebilirsiniz.
Yazımın sonuna gelirken, umarım kafanızdaki soru işaretlerini en azından birkaçını giderebilmişimdir. Unutmayın, iletişim ve teknoloji çağında yaşıyoruz. Bilmediğimiz bir sorunun cevabına çok rahat bir şekilde arama motorlarından veya Facebook gruplarından ulaşabiliyoruz. Soru sormaktan veya bilmiyorum demekten çekinmeyin. Kitabın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Yazar Hakkında
Soykan Ataman
1994 Temmuz’unda İstanbul’da doğan Soykan Ataman, Trakya Üniversitesi İngilizce Mütercim Tercümanlık bölümü 4. Sınıf öğrencisidir. İlgi alanları çoklu ortam çevirisi ve çeviri teknolojileridir.