- Çeviri alanında verilen akademik eğitimi kısaca anlatmanız, artı ve eksileriyle değerlendirmeniz mümkün mü?
Çeviri alanında verilen eğitimi öncelikli bölgesel olarak ele almak gerekir, İstanbul ve çevresinde verilen eğitim ve diğer bölgeler arasında verilen eğitim arasında uçurum denilebilecek bir ayrım mevcuttur, bunun başlıca sebebi de öğretim üyesi eksikliği ve bölümlerin kuruluş amacıdır. İstanbul dışında kurulan neredeyse tamamına yakın bölümlerde çeviri eğitimi almış öğretim üyesi bulmak ya imkânsız ya da maalesef bir veya iki kişiyle sınırlıdır. Durum bu olunca verilen eğitim ne kadar kaliteli olduğu sorusu gündeme gelmektedir. Kuramları dersleri maalesef verilememekte verilse bile yetkin kişiler tarafından verilmemektedir. Akademik eğitim adı altında sadece dilbilim çalışmaları yapılmakta ve çeviri gerçeğinden çok başka bir eğitim verilmektedir. Pratik uygulama olarak ise çağ dışı uygulamalar yapılmaktadır.
Bu bölümlerde ders veren öğretim üyelerini ele aldığımızda çoğunun edebiyat alanından geldiğini görebilmekteyiz, kimi doktorasını bu alanda yaparak, kimisi profesörlüğünü bu alanda alarak çeviri bölümlerinde öğretim üyesi olmuştur. Yetkin bir çeviri akademisyeninden bahsetmek oldukça zordur.
Çeviri eğitimi pratikle kol kola yürütülmesi gereken bir alandır. Güncel bilgilere sahip olmak, (çat programları gibi) günceli takip etmek ve öğrencileri buna hazırlamak oldukça önemlidir. Pratikten uzak bir eğitim çeviribilim bölümleri için düşünülemez. Öğrenciler çeviri kuramlarının yanı sıra aldıkları eğitimde yöntem, teknik ve stratejileri öğrenerek ancak çeviri piyasasına hazır hale gelebilmektedir. Akademik eğitimde yazılı ve sözlü çeviriyi ayrı ayrı ele almak zorunluluğu vardır, sözlü çeviri eğitimi veren öğretim elemanları pratikte bu uygulamayı yapan kişiler olmak zorundadır. Yurt dışından edindiğim bilgiler doğrultusunda ve yaptığım bilimsel çalışmalar bu sonuca varmamı sağlamıştır. Ancak Türkiye’de bunu yapabilen çok az üniversite mevcuttur. Pratikte sözlü çeviri yapan hoca bulmak oldukça güçtür. Bu verilerden yola çıkarak ve edindiğim tecrübelerden “sözde” çeviri eğitimi alan öğrencilerinin birçoğunun çevirmenlikten ziyada çok başka mesleklerde çalıştığı görebilmekteyiz. Bu da verilen eğitimin yetersizliğinin ve kalitesizliğinin bir sonucudur.
- Çeviribilim/Mütercim Tercümanlık Bölümleri kuruluş yılı açısından henüz çok genç olmasına rağmen başarılı öğrenciler yetişiyor. Daha da ileriye götürmek için ders olarak ele alınmasını tavsiye ettiğiniz konular var mı?
Oran olarak başarılı olanların başarısız olanlardan çok daha az olduğunu düşündüğümden, yukarıda belirttiğim sebeplerden dolayı akademik eğitimin acilen düzeltilmesi ve yetkin hocaların bu bölümlere yetiştirilip yerleştirilmesi gerekmektedir.
- Öğrencilik hayatlarını daha etkin hale getirmek ve kendilerini mesleğe hazırlamak için öğrencilere neler tavsiye edersiniz?
Kendi öğrencilerime çeviri atölyelerine, çeviri ile bağlantılı etkinlik, söyleşi ve panellere katılmalarını tavsiye etmekteyim. Kendilerini geliştirmeleri yönünde ise serbest çevirmenlik ve buna benzer küçük projelerde yer almalarını önemle vurgulamaktayım.
- Bir akademisyen gözüyle çeviri öğrencilerinin hangi konuda eksiklikleri var? Bu eksiklikleri nasıl giderebilirler?
Genel olarak ele alacak olursak, öğrencilerin çeviri bölümlere başvurması ve alınması süreci tamamen yanlış olduğundan onlardaki eksikliklerin sistem eksikliği olduğunu söylemekte fayda var. Genelde öğrencilerin tek yetisi bir yabancı dile sahip olmak, bunun dışında kültür, dünya bilgisine maalesef birçoğu sahip değildir. Ezberci bir düzenden ve çoktan seçmeli bir yapıdan gelen öğrencileri de suçlamak ve yermekte çok doğru değildir. Ancak onlara doğru bir akademik eğitim sağlandığında dört yıl içerisinde müthiş bir ilerleme yaptıklarını görmekte mümkündür. Doğru yönlendirme, motivasyon ve yüreklendirme ile istenilen sonuca doğru yol alınabilmektedir.
- “Çevirmen” olmayı hedefleyen bir öğrencinin dil yeteneğinin yanında sizce hangi özelliklere sahip olması gerekmektedir?
Dil yeteneğinden hiç bahsetmemek gerekir çeviri öğrencileri söz konusu olduğunda. Bu onların olmazsa olmazıdır. Bu yeti yoksa zaten çeviri öğrencisinden bahsedemeyiz, ancak bunun tek başına yeterli olduğunu da düşünmek akademik eğitimden haberdar olmamakla eşdeğerdir. Çeviri eğitimi alacak öğrencilerin çok geniş bir genel kültür bilgisine, dünya bilgisine, edebiyat bilgisine, ülke bilgisine, (ekonomi, siyaset, vs.) ilgisine sahip olması zorunludur. Sürekli kendini geliştiren, bu alışkanlığı olan, yeniliğe ve öğrenmeye açık, kendine güvenen bir bireydir çevirmen. Zor şartlar altında yılmayan, dirayetli, çalışkan, sabırlı olmak zorundadır. Bunların yanı sıra kıvrak zekâya sahip olması, kendiliğinden hareket edebilmesi, sorunların üstesinden gelebilmesi ve hazır cevap olması onun artıları arasında sayılabilecek özelliklerdir.
- Ülkemizde çevirmenin yerini nerede görüyorsunuz? Sizce hak ettiği yerde mi veya bunun için neler yapılabilir?
Ülkemizde maalesef çevirmenler asla hak ettiği yerde ve değerde değildir. Şöyle ki kadro ilanlarında bile, ki bunlar akademik ilanlardır, çevirmenlere verilen isim “çevirici”dir! Bu şekilde adlandırılıp kadro verilen insanların yazılı mı yoksa sözlü mü çeviri yapacağı bile belli değildir, hatta iki ayrı çevirmen profilinin varlığından haberdar olup olmadıkları bile tartışma konusudur. Yazılı ve sözlü çevirmenlerin birbirinden apayrı eğitim sürecinden geçtiğini bildiklerini söylemek olanaksızdır. Sadece bu örnek bile çevirmenlerin ülkemizdeki yerini açıkça ortaya koymaktadır.
Türkiye’de maalesef çevirmenlik mesleği hâlâ bir meslek olarak görülmemekte ve her iki dil bilenin yapabileceği bir “faaliyet” olarak görülmektedir. Çevirmenlerin hak ettikleri değeri bulmaları için meslek olarak adlarının konulması gerekmektedir, bu yönde de çalışmalar mevcuttur.
Yazar Hakkında:
Yrd. Doç. Dr. Sevinç Arı
Lisansını, yüksek lisansını ve doktorasını Sakarya Üniversitesi’nde Mütercim Tercümanlık alanında yapmıştır. Kendisinin 7 uluslararası ve 1 adet ulusal bilimsel yayını bulunmaktadır. Marmara Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Almanca bölümüne yardımcı doçent olarak atanmıştır. Kendisinin “Çeviri Sosyolojisi” isimli bir kitabı bulunmaktadır.
Çeviri Kitabı
Bölüm: Akademisyen Gözünden Çeviri ve Çevirmenlik