Çeviri ciddi bir iş, buna şüphe yok. Fakat hepimizin başına öyle şeyler geliyor ki, gülsek mi yoksa ağlasak mı bilemiyoruz. Sanıyorum ki, komik tarafından bakarsak günümüzü biraz da olsa şenlendirebiliriz. İşte, bir çevirmenin başına gelen bazı acı ama komik olaylar:

 

1. “Bu kadar para bunun için mi?”

Sözlü çeviri sonrasında müşteri ‘bu kadar basit bir şey’ için ödeme yapmak istemiyor. Tabii ne de olsa sadece ağzımızı açıyoruz ve yabancı dilde bir şeyler söylüyoruz. Bunu zaten anadilimizde de yapıyoruz büyütülecek bir şey değil. Hatta neden para istiyoruz ki?

 

 

2. Kelimelerin yerleri farklı!

Müşteri arayıp çeviride bir sıkıntı olduğunu söylüyor. Sorunun ne olduğunu sorunca kaynak metindeki kelimelerin hedef metinde başka yerde olduğunu belirtiyor. Şimdi müşteriye dilbilim mi anlatmalı?

britney spears what confused wut wat

  

3. Editörümüz çevirinizi beğenmemiş!

Yine müşteri para vermek istemiyor. Nedenini sorunca editörlerinin çeviriyi onaylamadığını söylüyor. Editörün kim olduğunu sorunca ve hataları göstermesini rica edince, “Sekreterimiz editörlük yapıyor, İngilizcesi mükemmeldir ve çevirinizi beğenmedi. Hatalarınızı tek tek gösterecek kadar zamanı da yok kendisinin!” diye bir cevap geliyor.

movies harry potter daniel radcliffe eye roll not amused

  

4. Bi’ dur çevirmen de yesin!

Çevirmenimiz uzun bir masa etrafında toplanmış insanlar eşliğinde bir iş yemeğinde sözlü çeviri yapıyor. Tüm soruları, yanıtları, yorumları ve şakaları aktarmaya çalışıyor. Bir yandan yemekler, içkiler servis ediliyor ve ardından kaldırılıyor. Fakat çevirmenimiz tadına bile bakamadı haliyle. O sırada toplantının en önemli kişisi dayanamayıp şunları söylüyor: “Buraya bakabilir misiniz lütfen!” çevirmenimiz durmuyor hemen bu sözleri de çeviriyor.

“Biraz konuşmayı bırakın da tercüman yemeğini yesin!” Çevirmen donup kalıyor. “Söylediğimi kelimesi kelimesine çevirin lütfen.” diyerek ısrar ediyor önemli kişi. Herkes gülmeye başlıyor ve çevirmenin yemeği geri geliyor. Bu komik olay aynı zamanda çevirmenin halinden anlayan düşünceli insanların varlığını hatırlatıyor bize.

   

5. Çevirmen olmak istiyorum.

Çeviri bürosuna bir kadın uğruyor. Büronun İspanyolca çevirmen aradığını duymuş ve iş başvurusunda bulunmak istiyor. Hemen “Bu alanda deneyiminiz var mı?” diye soruluyor tabii ki. Kadın “Tabii var,” diyor, “İspanya’da bir fabrikada çalışmıştım. Çalışma arkadaşlarımın çoğu yabancıydı bu yüzden ne zaman patron onları azarlasa ben de çevirisini yapardım.” diye ekliyor gururlu bir ifadeyle.

 

6. Aman, Trados da neymiş!

Yıl 2007. SDL Trados o zamanlar pek bilinmiyor ya da pahalı ve lüks görülüyor.

Çevirmen, büyük bir proje için birkaç meslektaşıyla görüşüyor. Hepsi önemli isimler. Ancak ekibi kurmak için Trados bilgisi şart. Herkesten “evet” cevabı alınca çevirmen şaşırıyor fakat çoğu “Trados mu? Benim çeviri aracına falan ihtiyacım yok ki canım!” diye ekliyor.

 

7. Makaleyi de siz ödeyeceksiniz!

Uçaklardaki dergiler için çalışan birinden bir mail geliyor. “Dergimizde gelişen çeviri sektörü hakkında bir makaleye yer vermek istiyoruz. Birkaç şirketin görüşünü alıyoruz ve bu yüzden sizin de katkıda bulunmanızdan memnuniyet duyarız. Ekte fiyat listemizi bulabilirsiniz ve içinden istediğiniz tarifeyi seçebilirsiniz.”

  tv no child full house michelle tanner

   

8. Emret komutanım!

Çevirmenimiz daha çok genç, bir iş toplantısında sözlü çevirmenlik yapıyor ve yabancılara olabildiğince kibar olmaya çalışıyor. “Evet efendim, tabii efendim!”

İçlerinden biri kulağına fısıldıyor. “Niye bana efendim deyip duruyorsun, başbakan falan değilim ya!

Utanmış ve kafası karışmış çevirmenimiz neyi yanlış yaptığını ya da söylediğini düşünüyor.

“Size nasıl hitap edeyim o zaman?”

“Biraz sakin ol canım, Bey demen yeterli,” diyerek gülüyor.

movie animation minions despicable me salute 

9.  Tercüman o ya, boş ver…

Bir başka iş toplantısında, üst düzey iş adamlarına tercümanlık yapıyor. Yoğun müzakereler boyunca konsantrasyona ihtiyacı var.

Herkese kahve ve su servis ediliyor, tabii çevirmene yok.

Konuk iş adamlarından biri “Ona yok mu? En azından su verin,” diye gülerek sorunca “Boş verin onu, tercüman o sadece,” yanıtını alıyor.

Tercümanımıza en azından bir sandalye veriliyor

Kaynak:

https://theopenmic.co/the-funny-side-of-the-translation-business/

 

Tags: