Bu yazımda, “TÜÇEB IV. ULUSAL ÇEVİRİBİLİM ÖĞRENCİ ÇALIŞTAYI”nda arkadaşım Elifnur Uysal ile beraber “Dublaj Çevirisi” üzerine yaptığımız sunumun metnine ait bazı kısımlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Dublaj Süreci

Film çevirisi başlığı adı altında altyazı ve dublaj çevirisi pek çok çevirmen tarafından şiir çevirisiyle eş değer tutularak “çeviri sanatının en üst düzeyi” (s. 405) olarak görülür. Çünkü film çevirilerinin de tıpkı şiir çevirisi gibi belirli bir ritmi yakalaması gerekmektedir (Schwarz, 2011). Bunlara karşılık genelde çevirmenin dublaj sürecindeki rolü kısıtlıdır çünkü süreç sonunda elde edilen ürün hiçbir zaman çevirmenin ürettiği son metinle aynı değildir. Çevirmenin ürettiği metin tüm bu sürecin sadece başlangıcıdır, metin daha sonra birçok aşamalardan geçecek, birçok insan bu sürece dâhil olacak ve bu aşamaların bir kısmı da doğal olarak çeviriyi değiştirecektir (Martinez, 2004).

Dublaj süreci müşterinin (genelde televizyon kanalları) filmin bir kopyasını dublaj stüdyosuna yani özelleşmiş bir şirkete göndermesiyle başlar çünkü Türkiye’de yabancı film yayınlayan çoğu televizyon kanalının sadece bu alan üzerinde çalışan çevirmen ekibi bulunmamaktadır. (Gürses, 2008). Genelde bu kopyanın yanında filmin bir transkripti ve örneğin şarkıların çevrilip çevrilmeyeceği gibi bazı talimatlar da gönderilmektedir. Sonra dublaj stüdyosu tüm bu materyalleri çevirmene iletir ve çevirmen de hem filmin kendisi hem de transkripti üzerinde çalışmaya başlar. Ancak bazen transkript kötü yazılmış ve eksik olabilir ya da hiç olmayabilir, bu durumda çevirmen sadece görsel- işitsel olan filmin üzerinde çalışmak zorunda kalabilir (Martinez, 2004). Hatta en kötü olarak niteleyebileceğimiz bazı durumlarda çevirmene film gönderilmeden sadece transkript gönderilebilir ki bu çevirmenin elinden çevirisinde yararlanacağı görsel kaynakların ve dil dışı ögelerin tümünü almak demektir (Schwarz, 2011).

Dublaj çevirilerinde Sabri Gürses ile olan söyleşisinde film çevirmeni Ali Ünal’ın da söylediği gibi hiçbir zaman sadece çeviri söz konusu olmaz: “Altyazı çevirilerinde salt çeviri yapılırken dublaj çevirilerinde, dublajı yapan sanatçı için ayrıca bazı notlar da belirtilir. Karakterin sözünün filme yerleşeceği zaman kodu, karakterin nefes alıp verdiği, gülümsediği veya hangi ruh halinde nasıl konuştuğu da ayrıca yazılır. Bu tıpkı, filmin senaryosunu, Türkçe olarak yeniden yazma süreci gibidir ve oldukça zahmetlidir.” (Gürses, 2008).

Çeviri tamamlandığı zaman metin bir editöre gönderilir. Bazı müşterilerin kendi editörleri olmasına karşın bazılarıysa bu aşamayı tamamen atlayabilir (Martinez, 2004).

Sonraki aşamaysa örneğin cümlelerin oyuncuların dudaklarıyla eşleşmesini sağlayan senkronizasyon aşamasıdır. Cümlelerin senkronizasyon aşamasına uygun hale getirilmesi bazen çevirmenler bazen de editörler tarafından yapılır ama genellikle ya dublaj sanatçıları ya da yönetmen son kararı vermektedir. Senkronizasyon sürecinde cümlelerin verdiği mesajdan kopulmamalıdır ama bazen gereksiz bilgilerin atılması da süreci kolaylaştırabilmektedir. (Martinez, 2004)

Daha sonra çevrilmiş ve senkronize edilmiş metin, dublajı ve sanatçıların ezberini kolaylaştırmak adına sahnede tek oyuncu varsa en fazla 5 satırlık, iki oyuncu varsa en fazla 8 satırlık bölümlere bölünür. Bu bölümler genelde 5-8 saniye arası sürer. Ayrıca sahne değiştiği zaman bölümler de biter çünkü doğal olarak sahne bittikten sonra hala sanatçının cümlesine devam etmesi istenmeyen bir olaydır. Bu tür bir olayı önlemek için her bölümün başına o bölümün kaç dakika sürmesi gerektiğini gösteren bir zaman sınırı koyulur. Sonra hangi sanatçıların dublajı yapacağı, ne zaman sahneye dâhil olacakları, sahnede ne kadar kalacaklarını ya da kaç defa sahnelerini olduğunu yazan bir program hazırlanır (Martinez, 2004).

Daha sonra dublaj aşamasına geçilir. Dublaj sanatçıları ses geçirmez bir kabinin içinde karşılarına konulan metinleri seslendirmeye başlarlar. Yönetmen ve bir ses mühendisi de kelimelerin dudak hareketlerine uyup uymadığını kontrol etmek için yanlarındaki stüdyoda hazır bulunur (Schwarz, 2011). Ayrıca çevirmen de dublaj sırasında sanatçının yanında olur ve çevirinin doğru bir şekilde filmde yer alıp almadığını kontrol eder (Gürses, 2008).

Başlarda da bahsettiğimiz gibi çevirmenin teslim ettiği metin filmde oyuncuların ağzından duyduğumuz cümlelerle aynı olmayabilir. Yönetmen senkronizasyonu beğenmemişse, birtakım hatalar mevcutsa, sanatçılar cümleyi söylemekte zorluk çekiyorlarsa ya da o anda doğaçlama yapma gereği duymuşlarsa çeviri kayıt aşamasında bile yönetmenin onayı ile değiştirilebilir(Martinez, 2004).

Dublaj Çevirisinde Senkronizasyon

Senkronizasyon, dublaj çevirisi için gerekli olan yapı taşlarındandır çünkü izleyici dublajlı bir filmi izlediğinde eğer senkronizasyonda bir sorun varsa bunu hemen fark edebilir. Ancak senkronizasyon kusursuz bir şekilde yapılmışsa bu izleyicinin dikkatini çekmez (Aksoy, 2006:45). Oyuncunun ağız hareketleri ile sözü arasındaki zaman uyuşmazlığı izleyicinin gözüne çarpan sorunların başında gelmektedir. Diğer bir sorun ise oyuncunun jest ve mimikleri ile sözü arasındaki zaman uyuşmazlığıdır. Dublajda jest ve mimikler ile ağız hareketlerinin aktarılan sözlerle uyumlu olmasına ve bağlamların korunmasına dikkat edilmelidir. Diğer dikkat edilmesi gereken konu ise filmde görülen yazılı göstergeler ile onların çevirisinin eş zamanlı olmasıdır. Bu sebeple çeviride göz önüne alınması gereken üç tip senkron bulunmaktadır.

  1. Ağız Senkronu

Film izlerken izleyicinin dikkatini çeken en önemli sorun oyuncunun ağız hareketleri ile sesin eş zamanlı olmamasıdır. Bu durum “ağız kaldı” olarak adlandırılır. Eğer bir oyuncu konuşmayı önceden bırakmışsa ve buna rağmen ses duyulmaya devam ediliyorsa bu izleyiciyi oldukça rahatsız edecek bir durumdur. Ayrıca, izleyici bu durumda orijinal filmi izliyormuş havasını kaybeder.

Bu sorunu çözmek için sözün başladığı ve bittiği zaman arasındaki uyumu yakalamak gereklidir. Bir söz, bir dilde oldukça az kelime kullanılarak ifade edilebiliyorken aynı söz başka bir dide oldukça çok kelime kullanılarak ifade edilebilir. Bu problemin üstesinden gelmek için ekleme ve çıkarma gibi yollar kullanılabilir.

  1. Kinetik Senkron

Film sırasında izleyiciye görsel ve işitsel bilgiler aktarılmaktadır. Bu aktarım sırasında görsel ve işitsel göstergeler arasında bir uyum bulunmaktadır ve izleyici bu iki göstergeyi bir bütün olarak algılar. Görsel göstergeler işitsel göstergeleri net hale getirdiği için oyuncunun jest ve mimikleri ile söyledikleri arasında bir uyum vardır. Ancak bu ikisinin arasındaki herhangi bir uyumsuzluk izleyiciyi rahatsız etmektedir.

Oyuncunun jest ve mimikleri ile söyledikleri arasındaki uyumu yakalamaya kinetik senkronizasyon denilir. Bu senkronizasyonda oyuncunun hareketlerindeki anlamı, çeviriye aktarmak oldukça önemlidir. Ancak jest ve mimikler diller ve o dillerin içinde bulunduğu kültürler arasında değişiklik göstermektedir. Örneğin, İngilizce konuşurken konuşmayı İtalyan jestleriyle desteklemek çok zordur (Balazs, 1961:64). Bu nedenle, film çevirilerinde bir kültürden diğer bir kültüre geçiş olduğu için dile ve kültüre has olan jestlerdeki kinetik uyumsuzluklar mutlaka yaşanmaktadır. Fakat bu uyumsuzlukları en az düzeye indirgemek ve bunu yaparken de filmin anlam bütünlüğünü korumak gereklidir.

  1. Yazılı Gösterge Senkronu

Ağız senkronunu ve kinetik senkronu, yazılı gösterge senkronu takip etmektedir.  Yazılı gösterge senkronunda filmdeki yazılı göstergeler ve bunların işitsel çevirisinin uyumlu olmasına dikkat edilir.

Film sırasında görülen yer ve mekan isimleri, gazete başlıkları, mektup içeriği gibi görsel öğeler yazılı göstergelerdir ve anlam bütünlüğü açısından önemlidirler. Bunların aktarımı ise “dış ses” aracılığı ile yapılmaktadır. Bunu yaparken yazılı göstergelerin süresi ile dış sesin süresi eşit olmalıdır aksi takdirde filmin bir sonraki sahnesinde ses devam ediyorsa bu senkronizasyonu bozar.

Senkron Sorunlarına Çözümler

Dublajdaki senkron sorunu çözmek için birçok yol bulunmaktadır. Eğer hedef dildeki söylem kaynak dil söyleminden daha kısa olursa bu durum,

  • Sözcük ve tümce eklemleri gibi repliğe ekleme yapma,
  • Konuşma hızını düşürme,
  • Dudakların kapalı ya da açık olma durumuna göre söz geç başlama ya da
  • Sözü daha erken sonlandırma yollarıyla çözülebilir.

Eğer replik daha uzunsa bu durum,

  • Tekrarlayan sözcükler vb. sözcükler atılarak,
  • Konuşma hızı düşürülerek,
  • Dudakların kapalı ya da açık olmasına göre söze erken başlanarak veya
  • Söz daha geç bitirilerek çözülebilir.

Bu çözüm yolları bağlama ve oyuncunun üslubuna uygun olmalı ve söylemin içeriğini ve biçimini bozmamalıdır (Köprülü, 2014, s. 82).

KAYNAKÇA:

Bengi, I. (1990).TV-FİLM ÇEVİRİLERİ Çağdaş Çeviri Kuramı Çerçevesinde Bir İnceleme. Boğaziçi Üniversitesi. İstanbul.

Chaume, F. (2004). Film Studies and Translation Studies: Two Disciplines at Stake in Audiovisual Translation. Journal des Traducteurs , 12-24.

Köprülü, S. G. (2014). Dublajda Senkron Kaynaklı Çeviri Sorunları. Route Educational & Social Science Journal , 82.

 

Tags: