Çeviriblog’da bir anketin yukarda gördüğünüz sonuçları çevirmenlerin iş koşullarının ne kadar zor olduğunu bir kez daha fark etmemizi sağladı. “Türk çeviri sektörünü en iyi özetleyen cümle hangisi?” sorusuna verilen cevaplar hem yaratıcı hem de trajikomik! Gelin bu cevapları birlikte inceleyelim.

“Bütün işler acele, ödemesi ecele!”

Sakın kıpırdamayın; o iş bitene kadar size rahat yok. Sürekli “Bitti mi?” diyen müşteriler, “E bu çok kolay zaten, iki dakikalık iş” diyen patronlar, susmayan telefonlar… Ya o iş bitecek ya da siz! Ödemeye gelince… Öyle bir şey var mı?

“Ne? 3 satır için 20 lira mı? Soyguncu musunuz siz kuzum?”

Soyguncu değil emektar çevirmenleriz! Hak ettiğimizden çok daha azını bile alıyoruz aslında. Sakin olun yahu!

“Vaktim yok, yoksa ben kendim çevirirdim” – Müşteri

Elbette siz çevirirdiniz; biz de bunu bildiğimiz için dört yıl üniversite okuduk; yıllarca kendimizi geliştirdik; programlar öğrendik; uzmanlık alanlarında kendimizi geliştirdik. Elbette ey sevgili müşteri, elbette!

“Bu metni müşteri gün içinde istiyor. Zaten 2000 karakterlik bir şey hemen biter.”

Bir metnin 2000 karakterlik olması onun kolay olduğunu ne zaman göstermiş ki! Önce söyleyin bakalım uzmanlık alanı neymiş; içerdiği terimler nasılmış; cümle yapıları karışık mıymış?

“Deneme çevirisi yapıyor musunuz?”

Elbette yapıyoruz. Hatta yaptığımız deneme çevirilerinden para bile kazandırdığımız oluyor!

“Aynı dosya için başka bir bürodan bin karakter için 8 TL teklif aldık, üzgünüz.”

O da bir şey mi, biz 3 TL alanları bile gördük. Pahalıya yaptırıyormuşsunuz.

“Her yerde çevirmen var; klavyem senin bu gece!”

Yine bilgisayar başında çılgınlar gibi eğlenmeye hazır mıyız? Kahveleri hazırlayın, başlıyoruz…

“Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir!”

Çalışın arkadaşlar çalışın… Karşılığını alamasanız da çalışın. Boş verin, iyilikten zarar gelmez.

 

Gülümseyin! :)

 

Tags: