Bu sabah postacıya uyandık. “Belki gelmez.” diye düşünüp öncesinde kimseye söylememişken, bu sektöre karşı artık tam da güvenimi yitirdiğim noktada, bu sabah ve bugün tarihi bir gün oldu benim için. Çok mutluyum, çok sevinçliyim ve mutluluğumu kelimelere sığdırmakta güçlük çekiyorum!
Evet, sabah, postacının ziliyle uyandık güne. “Allah Allah kim bu sürekli zili çalan?” diye içeriden gelen homurtuları duyarken, benim zihnim de alarmlar gibi “Evet, evet, geldi!” şeklinde çalarken, apar topar yorganımı kaldırıp kalktım. Yeni, yumuşak terliklerimi giymek bir yandan, gözlüklerimi bir türlü bulamamanın verdiği alışılageldik hiddet bir yandan, sağa sola sürükleniyordum. Evet, evet, kesin postacıydı. Posta, bana gelmişti ve imza olmadan gitmemekte kararlıydı. “Yeey!” diye henüz yerine yerleşmemiş sesimle bağırıp bir an önce koridoru tamamlamak istercesine koşarken, uyku mahmurluğuyla seçmekte zorluk çektiğim imza kutucuğunu hemen bulup imzayı basmıştım! Gelmişti!.. Sevgili Senem ablamın beni de göndermek için listesine dahil ettiği ve çeviri hakkında her şeyi ama her şeyi içeren o kitap, gerçekten gelmişti!
Yapraklarına burnumu daldırdığımda aylar süren emeği ve teri sonuna kadar hissedebiliyorum. Emeği geçen herkese gerçekten çok teşekkürler! Bu kitabı almaya layık görülmenin hakkını vermek için elimden geleni yapacağım. Gerek çeviri sektörü, gerekse tüm sosyal bilimler için ömrümün izin verdiği ölçüde her zaman çalışkanlık ve disipline çalışmaya söz veriyorum buradan, bir kez daha.. :) Çünkü, Senem Kobya’nın da dediği gibi, bu yola maddi arzulardan değil, kalpten bağlı olduğumuz bir “aşk evliliği” olduğu için baş koyduk!
Tekrar teşekkür ederim! Ellerinize sağlık
İngilizce Almanca Çevirmen Çağdaş’ın Sosyal Medya Paylaşımından Alıntıdır.