Çeviri bloglarında sıkça tartışılan bir konuya kısaca değinmek istiyorum. Soruyu soranın ve cevaplayanların isminden çok konunun önemini vurgulamak istediğimden isim kullanmayacağım için anlayışınıza sığınıyorum. Sorumuz şu şekilde, birkaç kelimesi değişerek genelde tekrarlanıyor: “İngilizce öğretmenliği 4. sınıf öğrencisiyim, fakat çeviri alanında ilerlemeyi de kariyer hedefi arasına koydum, sizce çok zor mu öğretmenlikten mezun olup bu alanda kendini geliştirmek? Eğer zamanla olabilecek bir şey ise izlemem gereken yollar nelerdir ?”

Öneriler:

– Hiç kimse mükemmel bir çevirmen olarak doğmuyor, ne kadar çok çeviri yaptığın önemli. Ve özellikle de başlangıçta, kaynak metin/çeviri karşılaştırması çok yardımcı olabilir. Bir de, – en iyisi freelancer olmak ise de – başlangıçta iş yoğunluğunun yüksek olduğu bir büroda in-house olarak çalışma imkanı bulursan çok faydalı olur. 

-Çevirmenlik genç bir insanın yaşamını dayandıracağı bir iş değil çünkü bilgisayarlar insan çevirmene olan ihtiyacı gitgide azaltıyor. 10 yıla kadar çevirmenlerin % 90’ı işsiz kalabilir. Böyle bir durumda asgari ücreti bile kazanmak sorun olabilir. Öğretmenlik çok daha iyi bir seçim olur. Yan iş olarak çeviri yapmayı deneyebilirsiniz ama tek iş olarak kesinlikle ve asla önermiyorum.

-Öğretmenlik + özel ders ile çeviriden gelecek parayı ikiye katlarsın. Ama çeviriden alacağın zevki alamazsın muhtemelen.

-Maddi sıkıntı yoksa, ücretsiz olarak çok sayıda ve değişik alanlarda metin çevir. Mümkünse çevirisi yapılmış metinler de olsun, kontrol edersin. Sonra geçerli bir fiyattan çevirmeye başlarsın. Bu tip gruplardan da bol faydalan.

Bu noktadan sonra yorumları değerlendirip kararı vermek size kalmış. Rotasını çevirmenliğe çevirenler için:

 

Her gün çevirmen adayları ya da daha sevdiğim bir tabirle “genç çevirmenler” tarafından soru yağmuruna tutuluyorum. “İyi bir çevirmen olmak için ne yapmalıyım? Nerede staj yapabilirim? Nasıl tecrübe edinebilirim? Nasıl yeminli çevirmen olabilirim?” Hatta daha bölüm seçmeden, ellerinde sınav sonuç belgeleri ile kapımızı çalanlar var. “Hangi okula gideyim? Hangi dili seçeyim? Hangisinde iş bulma ihtimalim daha çok? Hangi dilde çevirmen olursam daha çok kazanırım?” ve tabii ki en çok kalbimizi kıran soru: “O kadar olumsuz yorum duydum ki çevirmenlikle alakalı, sizce öğretmenlik mi yazayım?” Hayır, yazmayın. Sevdiğiniz, istediğiniz için öğretmen olun elbette, ama çevirmenlik mesleğine gönül vermişseniz, neden ikinci seçeneklerinize yönelesiniz ki? O yüzden de bizlere düşen size ufak bir yol haritası çizmek…

  1. Karar

Çevirmen adaylarına da ilk sorum o yüzden “Niçin çevirmen olmak istiyorsun?” oluyor. “Çok çalışıp dile ait tüm süreçleri öğrendiğiniz gün; size bunun çevirmenliğe ilk adım olduğu söylenecek ve göreceksiniz ki dil bilmek ile çevirmenlik arasında dağlar kadar fark var. Çok araştırıp, her metinde yeni bir şeyler öğreneceksiniz. Uykusuzluk en iyi arkadaşınız olacak. Beyninizin iki yarım küresini de çalıştırdığınız için uzun çeviri saatlerinin sonunda kolunuzu kıpırdatacak haliniz kalmayacak. Size gelen işler hep acil, hep geç kalmış, hep orijinalini bile anlamadığınız tuhaf cümlecikler barındıran metinler olacak. Siz en güzel çevirinin peşinde koşarken zaman su gibi akacak. Ve müşterileriniz, genellikle yetişmeme durumunu anlamayan, sizi bir kulağınızdan çeviri metnini sokunca diğer kulağından tercümesi otomatik çıkıyor zanneden ve “bir çeviri için bu kadar para istenir mi?” diye şaşıran ilginç bir gruptan oluşacak. Hayal ettiğiniz paralara kavuşmak için saatlerce çalışmanız gerekecek ve muhtemelen o parayı bel ağrınız, migreniniz, reflü veya karpal tünel sendromunuz için harcayacaksınız. “Bu kadar deli misiniz gerçekten?” diye soruyorum. Çoğu kocaman gözlerle bana bakıyor. Masa başı memurluk zannettikleri çeviri mesleğini kafalarında sorguluyorlar. Bazıları “Yok canım, babam bana bir iş (!) bulur nasılsa” diye düşünüyor. Bir kısmı “Bunları bize kimse anlatmadı ki! Yandık ki ne yandık!” diye düşünüyor. Bir kaçının gözbebeklerinde ise ne olduklarını tanımlayamadığım ufak kıvılcımlar çakıyor. İşte ben o “kıvılcımlı” arkadaşlara sesleniyorum: “Siz zaten çeviriye âşık olmuşsunuz, engeller sizin için sadece aşmanız gereken birer basamak. O zaman bu soruları bırakalım, asıl sormamız gereken sorulara geçelim. Nasıl “daha iyi bir çevirmen” olabilirim?

  1. Eğitim süreci

İlk olarak akademik eğitim almaya hak kazandı iseniz; mütercim tercümanlık ya da çeviribilim okuma şansı olmayan kişilere göre 2-0 öndesiniz demektir. Çünkü bu durumda hem çeviri yapmanın tekniğini öğrenecek, hem de yabancı dilinizi geliştirme şansı bulacaksınız. Bu noktada akademik eğitim almayan kişilerin çeviri becerisini küçümsüyor ya da tekniklerine laf ediyor değilim, çok iyi çevirmen olup bu işin eğitimini hiç almamış kişileri çok gördüm, sadece akademik eğitim alma imkânı olanları daha şanslı buluyorum.

“Çevirmenlik = yabancı dile tam anlamıyla hâkimiyet + çeviri tekniği + Türkçe dil bilgisi + yetenek + sabır +öğrenme isteği+ sorumluluk + araştırma + deneyim” ise bu denklemin birçok parçasını okulda öğrenebilirsiniz. Hem de işin uzmanlarından! Bu yüzden eğitim sürecinizi çok iyi değerlendirmeniz gerekmekte. O halde, başlayalım! Okulda ilk yapmanız gereken şey tabii ki kayıt olmak! Ama sadece lisans eğitimine değil, çeviri kulüplerine de, kütüphanelere de, sosyal medyaya da.

2.a. Birlik olun: Çeviri kulüpleri çok etkinler. Kulüpte etkin olarak görev alın. Okulunuza çevirinin önde gelenlerini çağırın. Söyleşi yapın. Aklınıza takılanları sorun. Faaliyetlere katılın. Sesinizi duyurun.

2.b. Yurt dışına gidin: Fırsatınız varsa Erasmus şansını kaçırmayın. Yabancı ülkeye gitmek iyi bir deneyimdir. Değişik kültürleri tanımayı, farklı insanlarla tanışmayı, insanların dediklerinden hiçbir şey anlamamayı, önce susmayı, sonra anlamaya başlamayı, yavaş yavaş konuşmaları çözmeyi, sonuçta anlamlı birkaç cümle kurabilmeyi, hatta espri yapmayı ve o esprinin komik bulunup size gülümsenmesini deneyimleyin.

2.c. Sosyal medyayı kullanın: Çevirmen bloglarına, forumlara üye olun. Yorum yazın, soru sorun. Yardım isteyin ve yardım edin. Fikirlerinizi belirtin, kendinizi tanıtın.

2.ç. İlk gün bir özgeçmiş oluşturun: Özgeçmişinizin ne kadar boş olduğunu ve önünüzde doldurmak için zaman olduğunu görün. Boş yerlere sadece hedeflerinizi değil planlarınızı da yazın.

2.d. Staj için seçkin çeviri bürolarını “bıktırın”: Çeviri alanında henüz benim kulağıma gelmiş bir “kariyer günü” uygulaması olmadı. (Kendime not: Yapılmadı ise yap!) Haliyle çeviri bürolarının veya çeviri işi olan firmaların da peşinizde koşmasını beklemeyin. Diğer tüm meslek alanlarında olduğu gibi bu konuda da iş imkânları kısıtlı. Haliyle “Okul bitsin de bakarız” diyen arkadaşlarınızdan bir adım önde olmakta fayda var. Bu sektörü de mutfağında pişmeden öğrenmek oldukça zor. O yüzden staj işini ciddiye alın.

2.e. Çevirin: Deneyin. Her türlü metni deneyin. Teknik, medikal, edebi, ticari ayırmayın. Her metinden bir şeyler öğreneceksiniz. Sonra bir uzmanlık alanı seçin. Çeviri yaparken en keyif aldığınız alanlarda okuyun. Çok okuyun. Daha çok okuyun. Terminoloji bilgisi en az dil bilgisi kadar önemlidir. Çevirmenliğin altın kuralı araştırmak, tabii ki hata yapmak, pes etmemek, yeniden araştırma yapmaktır. Doğruyu bulana kadar.

2.f. Duyularınızı dereye sokun: Kitapları hatmettikten sonra yapmanız gereken iyi bir dinleyici ve izleyici olmaktır. Çeviri yaptığınız dil, sadece yazılı eserlerden oluşmuyor. Şarkılar melodileri sebebiyle kelime öğrenmede etkili bir işlev görürler. Filmler, yine görsel hafızayı tetikledikleri için kelimeleri veya cümle kalıplarını hatırlamakta çok işe yarar. Baharatların isimlerini sınıfa otlar getirerek ve onları öğrencilerine koklatarak ezberleten öğretmenler yanılıyor olamaz. Bu konuda birçok çalışma mevcut, onlarda da göreceğiniz gibi çeviri alıştırmalarında beynimizin hem sağ hem sol kısmını kullanıyoruz. İşin matematiksel boyutunu bilmiyorum ama dilin de bir formülü olduğundan sıkça bahsedilir. Bu yüzden biz de elimizden geldiğince mantık ve hislerimizi devreye sokmalıyız.

2.e. Araştırın: Çeviri kuramlarını araştırın. Öğrenin. Ezberlemeyin. Mantığınızla çözmeye çalışın. Çevirilerinizde kullanın.

2.h. Deneyin: Her gün 1 sayfa ile başlayarak ve süre tutarak deneme çevirisi yapın. Bu rutininiz olsun.

2.ı. Hızlanın.

2.i.  Türkçe öğrenin: De bağlacını ayrı yazın, -de hâl ekini bitişik! En azından bilgisayarınızdan daha iyi Türkçe bilin; çeviride hatalı bir kullanımla kelimelerin altını çizildiğinde “sen yanlış biliyorsun” diyebilin ya da en iyisi kendi kendinizle konuşmayın, kendi kendinizle konuşur hale gelirseniz; biraz ara verin!

2.j. Çeviriye yardımcı programları bilin: Üniversitelerde yeni yeni gösteriliyor olabilir, ama çevirinin geleceği burada yatıyor. Asla es geçmeyin!

2.k. Teknolojiye uzak kalmayın: Bilgisayarınız sizin ayrılmaz bir parçanız. O yüzden yedek almayı, çeviri için gerekli programları kullanabilmeyi, ofis yazılımlarını kullanmayı, metin kutusu açmayı, tablo içi düzeltmeyi vs. bilin.

2.l. Beslenin: Bir genç çevirmenin önce kendini fikren beslemesi gerektiğini düşünüyorum. Bunu da sürekli okumanın yanında; gezerek, konuşarak ve iletişim kurarak yapabilir. Hayata erken atılmak her zaman iyidir. Yurt dışına çıkma fırsatı yok ise Turizm ve Kültür Bakanlığının danışma bürolarında çalışarak veya turistlerin çokça geldiği mekânlarda görev alarak hem yaz tatillerinde para kazanıp, hem de telaffuzları ile dil pratikliklerini geliştirebilirler. Uluslararası kongre merkezlerinde yer göstericilik ile başlayıp sözlü çevirmenliğe kadar yolunuzu açabilirsiniz. Bu tarz güvenilir kurumlarda hem dilinizi hem de öz güveninizi geliştirebilirsiniz.

2.m. İkinci dil şansını asla ıskalamayın: Dil bilgisi yapısı benzer dilleri öğrenmenizin daha kolay olacağını unutmayın. Çapraz çevirilerin her zaman size daha çok kazandırabileceğini de.

2.n. Mezun olun: Çeviri dünyasında hangi pozisyonda çalışmak istediğinize karar verin ve hayalinizi gerçekleştirmek için gerekli adımları atmaya hazır olun.

  1. Özgeçmişinizi hazırlayın: Özgeçmişinizin yaptığınız işlerle ve gönüllü veya profesyonel çeviri deneyimleriyle dolu olmasına özen gösterin. Buna; hocalarınızdan veya çalıştığınız yerlerden aldığınız referans mektuplarını, okul hayatınız boyunca bilgisayar, eğitim, dil vs. katıldığınız kursların bitirme sertifikalarını eklemeyi unutmayın. Daha sonra yaratıcı, kurumsal, şık ve dikkat çekici bir özgeçmiş oluşturun.

3.a. Özgeçmişin Konusu: Bize kimse bundan bahsetmedi demeyin. Artık özgeçmişleri e-posta ile gönderdiğinize göre konu kısmı büyük önem taşıyor. Konuya “CV, İş Başvurusu” gibi klasik tanımlar yazmayın, asla ama asla boş bırakmayın. Kısa ama çarpıcı olmalı, her gün gelen “Çevirmen Başvurusu” e-postalarının arasında “Beni oku” dedirtebilmeli.

3.b. Başlık önemlidir: Hangi pozisyona, ne amaçla başvuru yaptığınızı belirtin, uzmanlığınızı ve özelliklerinizi de eklemeyi unutmayın.

3.c. İçerik:

  • Erişilebilir olun: İsminiz, adresiniz, ev telefonunuz, cep telefonunuz, e-posta adresiniz, anlık mesajlaşma adresiniz vs. tüm iletişim bilgilerinizi verin.
  • Güvenilir olun: Okulunuzda tüm derslerden AA almış olamazsınız. Kimse sizden transkript istemese bile not ortalamanızı değiştirmeyin. Verdiğiniz tüm bilgiler doğru olsun.
  • Kısa tutun: Anne-baba adınız, burcunuz, en sevdiğiniz yemek kimseyi ilgilendirmiyor. Sadece önemli şeyleri yazın.
  • E-posta adresiniz: adınız.soyadınız@….. şeklinde olmalı. Çocukluk çağına ait e-postalarınızı artık kurumsal bir tane ile değiştirin.
  • İş tecrübeleri: Ne varsa yazın. 2 gün Kapalıçarşı’da çalışmak bir iştir. En azından hiçbir şey yapmamış birine göre 2 gün daha deneyimlisinizdir.
  • Referanslar: Referanslarınız, arayınca ulaşılabilir ve gerçek kişiler olsun.
  • Staj: Staj yaptı iseniz mutlaka belirtin.
  • Kulüpler: Okul hayatınız boyunca çeviri ile ilgili yaptığınız her şey sizin için bir artıdır.
  • Sade, dürüst ve içten olun.
  • Noktalama ve dil bilgisi hatası yapmayın.
  • Sizinle çalışmaktan neden mutlu olacağımızı anlatın. Herkes bilgisayar oynamaktan, kitap okumaktan, kahve içmekten, müzik dinlemekten hoşlanıyor.
  • Örnek çeviri gönderin ve deneme çevirisi yapmaya hazır olun.
  1. Takip ve hatırlatma:

Özgeçmişinizi çalışmak istediğiniz firmalara gönderdikten sonra arada soru sormaktan zarar gelmez. Bunu yaparken mutlaka kibar olun ve karşı taraftan talepkâr olmamaya çalışın. “Size özgeçmişimi göndermiştim” cümlesinden sonra “Bana neden iş göndermediniz? Gönderirseniz yaparım” ne kadar itici ise “İş olursa müsait olduğumu hatırlatmak isterim.” demek o kadar hoş bir izlenim bırakır.

  1. Ufak işler almaktan çekinmeyin:

Çeviri ilanlarını takip edin. Bazen firmalar sıkıştıkları işlerde onlara destek olabilecek birini arar ve ilan verirler. Bu durumda bu işin altından başarıyla kalkacağınızı düşünüyorsanız, bir süper kahraman olarak ortaya çıkabilirsiniz. İşin şartları sebebiyle yapabileceğinizden emin değilseniz bu tip bir işe kalkışmamanızı öneririm, çünkü zaten süre veya başka sebeplerle zorda kalınmış bir işte hatalı veya sorumsuzca davranırsanız, o zaman işler sarpa sarabilir ve firmayla bir daha çalışma şansınızı kaybedebilirsiniz.

  1. Yemin alın ve öncelikle şablon çevirileri bilin: Ehliyet, pasaport, vekâletname, nüfus kayıt vb. çeviriler için şablon oluşturun ve bunları gözünüz kapalı yapıyor olun. Uzmanlık alanlarında tecrübe kazanana kadar bu işler sizin can simidiniz olacaktır.
  1. Uzmanlık alanınızı seçin ve her gün bu konuda çalışın: Önce ücretsiz şekilde sunulan terimceleri bilgisayarınıza yükleyin, fırsatınız oldukça yenilerini oluşurun veya satın alın. Çeviri tekniklerini inceleyin, detaylandırın, kelime öğrenin ve kullanın. Bu çalışmalarınızdan çeviri bürolarını haberdar edin.
  1. İlk fırsatları reddetmeyin: Koşullar size uygunsa ve güven sorununuz yoksa ilk defa arayan müşterilerin işlerine hayır dememeye çalışın. Unutmayın, bir müşteri üç müşteriyi getirir, üç müşteri dokuz müşteriyi getirir. Referanslarınızı arttırın.
  1. Görünür olun: Çalışma saatleri içinde göz önünde ve çalışmaya hazır olun.
  1. Genç olmanızı fırsata çevirin: Aktif olarak çeviri yapmak istiyorsunuz ama şu an hali hazırda bu çevirileri çok iyi yapan çevirmenler var. İster alışkanlık deyin, isterseniz zamanında teslim, kalite, sorumluluk vs. konularında yüzlerce kez kendini kanıtlamış çevirmenlere duyulan güven deyin, bir çeviri bürosunun bu çevirmenler yerine sizinle çalışma olasılığının oldukça düşük olduğunu tahmin edebilirsiniz. Fakat bu olasılığı arttırmak da sizin elinizde. Bunu nasıl yapacaksınız? Daha ucuz çeviri mi? Bu belki bir tercih olabilir ama uzun vadede sizden daha ucuz çeviri yapacak, yapmak isteyecek birileri olacaktır. Bu durumda onlara vereceğiniz şeyler: çeviriye yardımcı programlar sayesinde hız, pratiklik ve teknolojiye yatkınlık. Mesela bir firmanın bütün işlerinde aynı terim için aynı çeviriyi yapacağınızın garantisi, tekrara bağlı olarak 2 ya da 3 kat oranında hız, formatın birebir ya da çok yakın olarak teslim edilmesi gibi. Globalleşen dünyamızda çevirinin öneminin artması ile birlikte bu parametrelere duyulan ihtiyaç da artıyor. Bunları yapabilir olmanız sizi birkaç adım öne geçirecektir.

Ve çalışmaya başladınız bile… Çeviri sektörüne hoş geldiniz…

 

Tags: