GALA ( Globalization and Localization Association) çeviri veya dil alanlarına ilgi duyan veya bu alanda çalışan kişilerin yakından tanıdığı bir organizasyon. Kar amacı gütmeyen bir kuruluş olduklarını belirtiyorlar. Her ne kadar üyelik aidatları ilk başta sadece masraflarını çıkarıyor gibi gözükmese de (!) GALA üyeliğinin bir firmaya katkısı ele alındığında gerçekten çok cuzi kalıyor. Bunu fark etmiş olmalılar ki tüm dünyada 200’den fazla üyesi mevcut. Tabii ki bunların çoğu LSP ( Language Service Provider, siz hala çeviri bürosu falan mı diyorsunuz kuzum?) ama yanlarında çeviri teknolojileri ( yazılımı, yardımcı programı, proje yönetimi çalışmaları) sunan ve çeviri işini çok daha verimli hale getirme talebinde bulunan bir çok firma da var. Bu benim ilk GALA deneyimim, o yüzden bir kısmı şaşkınlık, bir kısmı özenme, bir kısmı sevinç bir kısmı da dizlerini dövme içeriyor yazım. Aileniz için uygun, genel çevirmen izleyici kitlesine açıktır.
GALA’nın İstanbul’da düzenleneceğinden üye olduğum ÇİD( Çeviri İşletmeleri Derneği)’teki işletmelerin gönderdikleri bülten ile haberdar oldum. GALA’yı her sene takip etmeye çalışıyordum ama açıkçası böyle büyük bir organizasyon olduğundan haberim yoktu. Geçen sene Miami’deki katılımcıların GALA ile ilgili yorumları ise bana biraz reklam kokan hareketler gibi gelmişti açıkçası. Değilmiş.
Gerçekten katılımcıların %95’inin işiyle ilgili yeni şeyler öğrendiğine, %87’sinin yurt dışı işlerinin 5 kattan fazla arttığına inanmak kolay değildi, ama atmosferi soluyunca 650’den fazla kayıtlı çeviri bürosu ve 20 binden fazla çevirmene sahip olan, her sene 80’e yakın fakülteden çeviri öğrencisi mezun eden, kültürlerin beşiği canım ülkemizde yaşayan biz Çılgın Türkler’in hakikaten çeviri işini bilip bilmediğimizi esaslı biçimde sorguladım. Öncelikle kısaca GALA’da neler dönüyor anlatayım.
GALA İstanbul, Hilton Kongre ve Sergi Merkezi’ nde 23 Mart’ta başladı. İlk günkü program sabah 8’de başlamasına rağmen gelenlerin çoğu konferans öncesi etkinlik olarak sunulan “İstanbul Gezisi’ndeydi. Akşam üstüne doğru bir “Hoşgeldiniz” yemeği düzenlendi. Burada katılımcıların birbiriyle tanışması sağlandı. Böylece etkinlik soğuk ve sıkıcı bir konferans havasından çıkarılarak daha samimi biçimde fikirlerin paylaşıldığı bir ortam haline geldi. Asıl çalışmaların Pazartesi başladığını söylemek yanlış olmaz. Sabah 8:30’dan sonra firmaların standları açılmıştı. 9’dan sonra ise ilk genel konuşmalar ve daha sonra ise saat 17:30’a kadar süren “Old” Languages, Reaching Out, think! Interpreting” başlıklı 3 eş zamanlı konuşma ve bir yandan stand bölümünde süre gelen demo gösterimleri vardı. Konuşmaların en güzel yanı kısa ve öz biçimde anlatılmak istenenin anlatılması idi. Hiç kimse sıkılmadı, hiç kimse keyifsiz görünmüyordu. Akşam eğlence ve yemeklerle devam etti. Salı günü toplu fotoğraf çekimi, üyelerin kendi şirketlerini eğlenceli biçimde tanıttıkları reklam filmlerinin yarışı vardı.
Kapanışta ise programda değişiklik yapılması çok zor olmasına rağmen Pazartesi sabahı üzücü biçimde aramızdan ayrılan Çeviri Derneği Başkanı aynı zamanda bir koltukta birçok karpuz taşıyan çeviri sektörünün önemli simgelerinden Elif Ertan’ın anma töreni yapılması GALA’nın Türk çeviri sektörüne gösterdiği saygının göstergesiydi.
Gelelim özetin detaylarına. 650 tane çeviri bürosu olan ülkemizden 10 tanesi ÇİD üyesi, en fazla 15 firmanın katılması çok üzücüydü. Neyse ki bu büroların her biri ülkemizin önemli bürolarıydı ve gerçekten Türk çeviri piyasasını çok iyi temsil ettiler. Ümit Bey’in yaptığı konuşmaya hemen hemen tüm Türk firmaları katılmışlardı, bu da birbirimize olan desteğimizi gösterir nitelikteydi. Gerçi konuşma da çok profesyonelce hazırlanmıştı ve büyük beğeni topladı. Ara konuşmalardan şaşırtıcı başlıklar şu şekilde idi.
1-Ne yazık ki Türk çeviri piyasasını kimse tanımıyor. Türkiye’den bir pop star söyleyin dendiğinde akıllara gelecek bir Tarkan’ımız bile yok :) Ama artık olacak diye düşünüyorum. En azından gelenler kendilerini çok iyi ifade ettiler.
2-Türkçe’den çok az kullanılanları da katarsak 60 dile çeviri yapan bürolar olduğunu söylediğimde çok şaşırıyorlar. Genelde yurt dışında 3 dille özelleşmiş olanlar da var, 10 dille kendini sınırlayanlar da.
3- CAT Tool kullanmayan çeviri büroları olduğuna da inanmıyorlar, çevirinin geleceği bu yöne doğru kaymış durumda. Artık edebi çevirilerde bile yardımcı program kullanımı talep edilir halde olacak gibi.
4- Türkçe’nin Latin alfabesi ile yazılan bir dil olduğunu bilmiyorlar. Arapça kullanıyoruz sanıyorlar.
5- Günde ortalama 5 ila 10 sayfa çeviri yapılması normal. Bizden günde 100 sayfa talep edildiğini söylemeye utandım.
6- Fiyattan ziyade kalite ön planda. Türkçe zor ve ender bulunan diller kategorisinde.
7-Birkaç çeviri bürosu ve serbest çevirmen sebebiyle ülkemizdeki çeviri piyasasına güvenleri pek yok, bunu dile getirmeseler de anlıyorsunuz ama sertifikalarınızı ve yaptığınız işleri görünce hemen anlaşıyorsunuz.
Senem Kobya