Sezer Duru ve Sel Yayıncılık Genel Yayın Yönetmeni İrfan Sancı’ya açık mektup…

Franz Kafka’nın bugüne kadar yazılmış en hacimli ve heyecan verici biyografisini Türkçeye çevirdi Sezer Duru. “Bu çeviri meslek yaşamımın doruk noktası” diyor ve Radikal Kitap’ta bu çeviri hakkında şunları söylüyor: “Dr. Reiner Stach’ın bu kapsamlı çalışmasından bundan bir kaç yıl önce haberdar oldum. Biyografi yazını oldum olası ilgimi çekmiştir. İnsan sevdiği bir yazarın yaşamıyla ilişkili kapsamlı bilgi de edinmek istiyor. Hele de bu yazar Franz Kafka gibi yaşamı çerçevesinde bu kadar çok efsane, söylenti, doğru ve yanlış bilgi mevcut ve ülkemizde de son derece ilgi çekmiş, hatta çağdaş edebiyatçılarımızın bir bölümünü böylesine etkilemişse. Bu kapsamlı çeviriyi bir buçuk yıl gibi kısa bir sürede bitirdim. Hem Kafka’nın yapıtları, hem yaşamı, hem Prag’lı döneminin yazarlarıyla ve Yahudilikle ilgili epey bilgi sahibi olduğum için çalışmam aşırı güç olmadı. Ama çeviri çalışması aşırı derecede sigara tüketmeme neden oldu. Çevirinin ancak ikinci cildine başladığımda yazarı Reiner Stach’la Berlin’de tanıştım, güçlüklerim olursa ona danışmamı önerdi. Sanırım bir kaç kere kendisine anladığım bölümlerin doğru olup olmadığı konusunda danıştım. İki ciltlik Kafka biyografisi gerçekten bir roman gibi okunuyor, çünkü Stach on yıllık çalışmasında Kafka’yı nerdeyse günü gününe izlemiş. Ayrıca bugüne kadar yazılan yanlış yorumların da artık yerli yerine oturduğunu görüyoruz, çünkü Stach bugün dünyadaki en önemli Kafka biyografı, Kafka konusunda başkaca sayısız kitabı da var. Bu çevirinin meslek yaşamımda doruk noktası oluşturacağını düşünüyorum ve bu kadar güzel bir yapıtı Türkçeye kazandırdığım için mutluluk duyuyorum.” Sezer Duru’nun Radikal Kitap’a verdiği ropörtajdan edindiğim izlenim, bu çevirinin kendisi için büyük önem taşıdığı. O kadar önem taşıyor ki, kitabın yazarıyla tanışıyor ve yazar, Sezer Duru’nun kaygılarının farkına vardığı için olsa gerek, bir sorun olursa kendisiyle iletişime geçebileceğini belirtiyor. Sezer Duru’nun bir çevirmen olarak geçmişte yaptığı işleri de göz önünde bulundurarak, oya gibi işlenmiş bir çeviri bekliyordum doğrusu. Biyografiyi orjinal dilinde daha önce okumuş biri olarak bu nedenle Türkçe çevirisini de alıp okumak istedim.

Şimdi gelelim çeviriyi okurken yaşadığım hayal kırıklığına. Sezer Duru gibi Almanca ve Türkçeye hakim bir çevirmenin yapması mümkün olmayan çeviri hatalarına. Çeviri kitabı ancak 67. sayfaya kadar okuyabildiğim için, yalnızca ilk 67 sayfadaki, ilk okuyuşta göze çarpan Türkçe ve çeviri hatalarını paylaşacağım sizinle:

Şaşkınlığım daha “Giriş” bölümünde, 3. sayfada başlıyor. Önemsiz denebilir ama “İtalyan Adriyası”nı Türkçede pek kullanmayız. Doğrusu İtalyan Adriyatiği’dir.

Aynı sayfada birkaç satır altta “düz yazın metni” diye bir tamlama var. Almanca metinde “Prosatext” kullanılmış. Prosa nesir ya da düz yazı anlamına geliyor. Yani düz yazın metni değil, düz yazı metni olacak.

13. sayfada bir cümle içinde “oyun yazarlığı deneyleri” diye bir tamlama var. Almanca’da Versuch kelimesi deney anlamına da gelir. Başka bir anlamı da deneme. Kafka laboratuarda çalışan bir bilim adamı olmadığına göre, deney değil deneme yapıyor olsa gerek. Ayrıca kitabın ilerleyen sayfalarında o kadar sık deneme yerine deney kullanılıyor ki şaşırıyor insan.

Evet şimdi geliyoruz zor bir paragrafın çevirisinde yaşanan karmaşaya. Paragraf şöyle: “Bir insanın dünyaya gerdiği ipin çapı büyüdükçe onun yaşamı daha da çok ilgi çeker ve etki yapar. (…) görünürleşen ve anonimlikten kurtulan bir varoluşun sosyal yayılışının aynı ölçüdeki ufki boyutudur bu.” Ne anladınız bu cümlelerden? Doğrusu ben pek bir şey anlamadım. Ta ki orjinal metne dönene kadar. İlk cümle aslında şöyle: “Bireyin hayatının etkinliği ve etkisi, dünya üzerinde kapladığı alanın çapı büyüdükçe artar, daha çok ilgi çeker.” Çeviri daha iyi olabilirdi ama hızla yaptım. Ama en azından Duru’nunki kadar çeviri kokmuyor. Diğer cümleyi de istenirse çeviririm ama emin olun o da orjinal metindeki anlamsal içeriği vermiyor. Yalnızca ufki sözcüğüne dair bir şey söylemek istiyorum. Almanca Horizont kelimesi ufuk demek ama horizontal yatay anlamına gelir. O nedenle ufki boyutlar değil, yatay boyutlar diye çevirmek gerekir. Zaten ufki boyut ne demek ki? Çevirdiğimiz cümleyi sonradan okuyup önce kendimiz anlamalıyız sanırım.

13. sayfadan bir cümle: “O zaman başrol oyuncusunu cam altında incelenen bir ilaç gibi, kendini kaptırmadan, gözlemlemelidir.” Protagonist sözcüğünü baş oyuncu yerine kahraman olarak çevirmek daha uygun olmaz mı? Cam altında incelenen ilaç ne demek? Aslında Stach mikroskopta incelenen preparat diyor. Almanca Präparat kelimesi bilim dilinde, evet bazen, ilaç diye kullanılır ama burada ilaç anlamına gelmiyor. Türkçe bilim diline değişmeden, preparat olarak geçmiştir. Cam diye çevrilen Glas da, mikroskoptaki lama denk düşüyor.

Yine 13. sayfada Kafka’nın varoluşunun zenginliği temelinde ruhsallıkta gelişti.” Wesentlich yerine kullanılan temelinde uygun değil. Doğrusu başlıca veya esas olarak olacak. Basit bir yanlış belki ama kulağı tırmalıyor ve anlamı da hafifçe değiştiriyor. Üstelik Stach temelinde demek isteseydi temelinde derdi, değil mi?

19. sayfada “evlenme deneyleri” diye yazıyor Duru. Yine deneme yerine deney kullanılmış.

23. sayfadan bir cümle: “Kafka hiç durmadan yarım günü yatakta geçiriyordu, ya da herhangi bir sofanın üzerinde, tembelce, ulaşılmaz olarak, gündüz düşleri görerek.” Hiç durmadan yarım günü yatakta geçirmek ne demek? Stach hemen daima, sık sık (immer wieder) diyor hiç durmadan değil. “Sofanın üzerinde” Almanlar yatar biz Türkler çoğunlukla divanda yatarız, üzerinde değil. Träge kelimesi tembelce demek değil. Üşengeç, hımbıl, uyuşuk anlamına geliyor. Tembelce ne demek? “Unzugänglich” ulaşılmaz anlamına da gelir ama burada içine kapalı manasında kullanılmış. Sözlükte kelimenin bütün anlamlarına bakılmalı, kelime bilinmiyorsa. Tagträumend, kelimesi kelimesine çevrildiğinde, evet gündüz düşleri görerek anlamına gelir ama biz Türkçe’de hayal kurarak diyoruz sanırım.

29. sayfada Natrium natriyum olarak çevrilmiş. Oysa Türkçesi sodyum. Blausäure, hidrosiyanik asittir, siyanik asit değil. Aynı sayfada “çoktan bilinen elementler” diye çevrilen tamlama uzun süredir bilinen elementler olacak.

30. sayfada birçok cümle, çıkmakta, dolaşmakta, sürmekte, etmekte diye bitiyor. Oysa çıkıyor, dolaşıyor, sürüyor, ediyor diye bitiyor bu cümleler orjinal metinde. Yine aynı sayfada “Dünyanın sonu değil, tersine edebi ilgiler onları yanyana getiren” diye bir cümle var. Dünyanın sonu ve edebi ilgiler birbirinin tersi değil. Tersine, eğer orjinal cümle aynen çevirlecekse bilakis (sondern) olmalı ama güzel bir Türkçe olmasını istiyorsak ikisini de boş verebiliriz. Tersineyi çıkarın bakın daha güzel olacak.

31. sayfada Literaturbetrieb“ edebiyat gidişatı” olarak çevrilmiş. İnanılmaz! Çünkü edebiyat faaliyeti diye bağırıyor metin. Biraz altında da Betrieb kelimesi tek başına kullanılıyor ve bu kez işletme olarak çevrilmiş. Hangi işletmeden bahsediyor olabilir Stach? Betrieb kelimesinin sözlükteki ilk karşılığı işletme, evet. Ama lütfen sözlükte her kelimenin karşılığı olarak birçok başka kelime var, onlara da bakmak gerekmiyor mu, kelimeyi bilmiyorsak?

Yine 31. sayfadan bir cümle: “Edebiyata doğruluk getiriyor, bununla birlikte de edebiyat hakkında konuşma yaratıyor.” Artık fenalık geldi, değil mi? Edebiyata doğruluk getirmedi, hakikati edebiyata soktu, demek istiyor Stach. Edebiyat hakkında konuşma yaratmıyor, hakikati edebiyat üzerine yapılan konuşmalara sokuyor.

Artık dayanamadığım için 67. sayfaya kadar devam etmiyorum. Bu çeviriye herhangi bir inancımın kalmadığını söylemek zorundayım. Bırakın gramer hatalarını, Stach’ın yazdığı metne ihanet bu. Çünkü bu metin Stach’ın yazdığı metin değil.

Sezer Duru’nun iyi bir çevirmen olduğunu, Almanca ve Türkçesinin iyi olduğunu diğer çevirilerinden biliyorum. O nedenle ona basitçe sormak isterim; bu nasıl oldu Sayın Sezer Duru?

Genel Yayın Yönetmeni Sayın İrfan Sancı’ya da şunu sormak istiyorum. Kitabın iç sayfasındaki isimlerden editoryal bir çalışma yapıldığı anlaşılıyor. Editörünüz bu eser için ne yaptı? Bütün bunlar okura saygısızlık değil midir?

Sel Yayıncılık kitabı toplatıp okurlardan özür dilemeli.

Saygılarımla

Alper Hasanoğlu- Radikal Kitap Söyleşisi

1 Comment

  1. Bu metni daha önce de okumuştum ve o zaman da aynı duyguları hissetmiştim. Çevirmen olarak bu tür eleştirileri okurken bir yandan içim acıdı bir yandan da eleştirilerin yerinde ve haklı olduğunu gördükçe üzüldüm. Çevirmenin buna bir yanıtı olmalı diye düşünüyorum. Bundan daha önemlisi de editör bu arada ne yapmış? Bu noktaları kitap basılmadan önce kimse fark etmemiş mi?

    Benim yıllar içinde fark ettiğim İngilizce metinlerin Türkçe’ye çevirisinde kontrol mekanizmaları güzel işliyor; ancak aynı şeyi Almanca ve diğer diller için ne yazık ki söyleyemiyorum. Nedense bu dillerde hata sayısı daha çok.

    Bu yazıya çevirmenin yanıtı olursa onu da paylaşmanızı dilerim.

Comments are closed.