Sözlü çeviri yaparken alan bilgisi yazılı çeviriye göre daha da fazla önem kazanıyor, çünkü yazılı çeviri yaparken konu hakkında fikir sahibiyseniz biraz araştırma yaparak doğru bilgiye ulaşmanız olası. Sözlü çeviride ise böyle bir şansınız yok. Bir tiyatro oyununda gibisiniz. O an oynayacaksınız ve bitecek. Bir iş gününün on binlerce, hatta yüz binlerce lirayla ölçüldüğü büyük bir işletmede dakikalar bile değerli. Bu yüzden her şey zaman açısından çok kritik bir planlamayla yürütülüyor. Dolayısıyla tekrarlama ve düzeltme şansınız neredeyse hiç yok. Bu kritik programda, daha önceden “en ucuz” ya da alan bilgisi olmayan çevirmenlere yaptırılmış yazılı dokümantasyonu bir karabasan gibi karşınızda bulmanız da cabası. Tesis müdürleri, şefleri, işletme ve bakım mühendisleri ve diğer teknik personel dersi çeviriden takip ederken sık sık “Hocam bu ne demek?” diye soruyor. Çevirmen anlayarak çevirmemiş ki okuyan anlayabilsin! Bir de yanlış çeviriler var ki, insan da öldürür, milyonlarca liralık hasara da yol açabilir. Sahada olmak bunun ciddiyetini çok daha iyi görmenizi sağlıyor. Alan bilgisi olmayanların nerelerde hata yapabileceğini önceden tahmin ederek sorunları önleyecek kadar bilgi ve deneyim sahibi olmak büyük avantaj. Sonuç: eğitimden tatmin olmuş personel, personelin iyi eğitilmiş olmasından memnun olan işveren, işinizi iyi yaptığınız için size gösterilen saygı ve müşteri sadakati…
Selçuk Dilsen-ÇeviriBlog Facebook Sayfası Paylaşımdır.