Ulusal Meslek Standardı-Çevirmen yürürlüğe gireli 3 ayı geçiyor. Yakında yeterlilikler yayınlanacak. Bu durumda kafalarda epey soru işareti var. Belki yeterlilik çıktığında biraz daha aydınlatıcı olur, ama şu anda sektörün en çok beklediği olgu MYK’nın çeviri dünyasındaki fiyat kargaşası ve çevirmenlerin uğradıkları emek hırsızlıkları konusunda nasıl bir politika izleyeceği. Psikologların istediği meslek yasası ile karşılaştırınca ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Bu konuda Çiğdem Başar arkadaşımız soruyor.
1- Mesela, psikologlar meslek tanımlı olmadığı için aslında bir psikoloğun yapmayacağı işleri de yapmak zorunda kalıyor. Eğitim vermek bunlardan biri…
2- Kurumlarda olsun veya özel de olsun psikologların yaptıkları işlerin denetlenebilir olmasına ihtiyaç var.
3-Mesela eşcinselleri tedavi ettiklerini iddia eden psikologlar var. Eşcinselliği hastalık olarak tanımlayıp, onu tedavi ettiğini söyleyen, böylece hem toplumda bir ayrımcılık besleyen hem de danışan kişiye zarar veren psikologların denetlenmesi lazım.
4- Hastane veya başka kurumlarda diğer meslek elemanlarıyla eşit düzeyde ve işbirliği içinde çalışabilmek için de bir meslek yasasının varlığı iyi olacaktır.
5- Yardımcı meslek olarak görülmek mesela tıpla hiç desteklemediğimiz bir iktidar mücadelesine yol açıyor. Meslekler arasında bir eşitlik yaratmak için bağımsız bir meslek tanımlanmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz.
Bu bizim için de en önemlilerinden: 6- Ayrıca meslek odası gibi psikologlar için hak savunucusu yapacak başka bir örgütün de olması gerekiyor. Sendikalar ve dernekler çok önemli ama meslek odası da önemli.
7- Psikologların bütün çalışanlarla ortak yaşadığı hak ihlallerini gördük. Güvencesizlik, sözleşmeli çalışma, esnek çalışma, taşerona bağlı çalışma, sigortanın düşük ücretten yatırılması, vs…
8-Ayrıca mesleğe yönelik olan ihlaller ve sorunlar da raporun sonuçları arasında yer alıyor. Yaptığınız işin tanımsız olması, ücretsiz ulaşılabilir eğitim araçlarının olmaması gibi…
Bu noktada ben iyimser yaklaşımımı koruyor ve standardın piyasaya bir düzen getireceğine inanıyorum. En azından meslek odası kurma, sözleşmeli çalışma ve nihayetinde yasalaşma ile haksızlıkların önüne geçileceğini düşünüyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bu noktada ben meslek standardını hazırlayanların ne kadar uğraştığını ve çevirmene bir kimlik kazandırmak için kendi zamanlarından feda ettiklerini bilerek şunu söylüyorum. Her şey zamanla olacak. Çeviri sektörünün köklü bir reform istediği aşikar ama henüz kimliği olmayan bir bebeğin ağlaması kimsenin kulağına gitmiyor. Köstek değil destek olursak ve önerilerde bulunursak sanırım daha iyi neticeler alırız.