Bir akademisyenimiz öğrencileri ve ulaşabildiği okullardaki Mütercim Tercümanlık Fakülteleri öğrencileri arasında yaptığı bir çalışmada “Okulu bitirdikten sonra çevirmen olarak çalışmak isteyenlerin” sayısını sormuş. Oranı söylüyorum %39. Emek emek işlenen bu uğraşının karşılığı bu mudur gençler? Siz ne düşünüyorsunuz? Kaç kişi çevirmenlik yapmak istiyor? İstemeyenler neden çekiniyor? İsteyenler nelere rağmen istiyor? Tartışalım. Sesinizi duyurun.
4 Comments
Comments are closed.
Öğrencilerin eğitim ya da staj sırasında yaşadıkları sorunlar ve çevirmen unvanıyla çalışmaya başladıklarında yaşayacaklarını tahmin ettikleri sorunlar bizi bu sonuca getiriyor diye düşünüyorum.
Belki çok uzun bir dönemde gerçekleşebilecek bir bilinçlenme süreci içindeyiz. Eğitimcilerin, çevirmenlerin, çeviri işletmelerinin ve derneklerinin kararlı duruşları eğitimin ve sektörün parçası olan tüm bireylerde bu bilinçlenmeyi sağlayacaktır. Çevirmenlik meslek standardının yayımlanması da bu süreçte gerçekleşen güzel bir gelişme.
Bu bilinçlenme süreciyle öğrencilerin görüşlerinin değişeceğine inanıyorum.
Öğrencilerin kuramsal alana bakış açısını ele aldığım kendi çalışmam için Hacettepe Üniversite’sinde uyguladığım pilot anket çalışmasında da benzer rakamlar çıkmıştı bu konuyla ilgili. Ama ortaya çıkan başka bir şey daha ise genel olarak ankette en çok işaretlenen şıkkın ‘kararsızım’ olmasıydı. Öğrenciler gerçekten de pek çok açıdan kararsız, bunun da nedeninin temelde iki şey olduğunu düşünüyorum ben. Birincisi, verilen eğitimin düzeyi en prestijli üniversitelerde dahi malesef çok yetersiz (hem sektörel anlamda hem de akademik anlamda). İkinci konuda da şöyle bir şey var; öğrenciler genelde bir büroda sabahtan akşama kadar, hele ki 3-5 liraya, harıl harıl çeviri yapmak istemediklerini söylüyorlar. Çevirmen ünvanına sahip kişiyi hep tek bir pozisyonda tahayyül ediyoruz, öğrencilere de büyük ölçüde bu şekilde aktarıyoruz. Hukuk bölümünden konuşurken sadece “avukatlık”tan bahsetmek gibi bir şey. İşin proje yönetimi, düzeltmenlik, kalite analiz uzmanlığı gibi tarafları üzerinde çok düşünüp yönlendiremiyoruz insanları ki bunun da çok önemli bir unsur olduğunu düşünüyorum ve “çevirmenlik” mesleğini sabah 9 akşam 6 metin çevirmekle sınırlı tek yapılı bir etkinlik olarak görmüyorum şahsen. Tabii sektörde kaç tane kurumdaki çeviri iş akışı bu gibi unsurları, aktörleri içeriyor? O da ayrı bir mesele ayrı bir etmen.
Ben de daha birinci sınıf öğrencisiyken arkadaşımla birkaç büroyu ziyaret edelim çeviri yapmaya başlayalım demiştik. Girdiğimiz bürolardan birisinde deneme çevirilerine çok dikkat edin bazı bürolar çeviriyi bu öğrencilere deneme çevirisi diye dağıtıp bedavadan çeviri yaptırıyor demişti ve şok olmuştum. Nereye düştük biz demiştik.
Bence çevirmen olmak istemeyenler muhtelemen piyasının farkında olanlardır. Ben stajımdan itibaren alanımda olumlu bir şey görmedim. Aslında tercümanım demek çok hoşuma gidiyor ama karşılaştıgım manzaralar beni tercüman olmaktan çok soguktu. 2011 yılında mezun oldum. Elimde diplomam olmasına ragmen benim dışımda tercümanlık okumayan ama nasıl olduysa yeminli tercüman ünvanına sahip bir sürü kisiyle tanıştım. Noterlere gittim yeminli tercüman olmak için her biri farklı nedenlerle beni geri çevirdi ‘biz de çok tercüman var, ihtiyacımız yok’ diyip kestirip attılar. Çeviri ücretlerinden bahsetmek istemiyorum bile