Standardın 2.6 nolu maddesi yani “mesleğe ilişkin diğer gereklilik bulunmamaktadır” cümlesi ilk tartışma konumuz oldu. Dediğim gibi mesleğin her alanından, her basamaktan temsilci oradaydı ve çeviri konusunda engin bilgiye sahip olanlar da vardı. Bu noktanın daha kapsamlı incelenmesini rica ettiler, Elif Hanım çok nazikti ve dikkate alacağını belirtti. Bu madde için öneriler genelde çevirmenlerin yetenekleri ve eğitimleri ile ilgiliydi. Belki standardın ilerleyen bölümlerinde gereklilikler arttırılabilir veya daha kapsamlı hazırlanabilir ama bu da şu sorunu doğurduğu için tartışma çıktı. Bir mesleğin gerekliliklerini zorunlu hale getirdikçe meslek erbaplarını sınıflandırmak ve belli kalıplara sokmak zorunda kalırsınız. Örneğin makine mühendisi alımında bu konuda x sınavından 70 ve üzeri puan almış, Makine Mühendisliği Fakültesi mezunu, şu şu şu sertifikalara sahip kişiler “makine mühendisi” olarak kabul edilir denilebilir, ama bizim mesleğimizde hiç akademik eğitim almamış kişiler de başyapıtlar ortaya koyuyor. Özellikle kitap çevirilerinde yayınevleri bu standardı benimserlerse bunun dışında kalan kitap çevirmenleri için durum nasıl olur” konusu tartışıldı. Bununla bağlantılı olarak Turan Parlak’la standardı savunmak üzere tartışan Sabri Gürses’e ait, haber metni ve gözlemini ÇeviriBilim dergisindeki yazısından alıntı yapmak istiyorum, çünkü ben onun kadar iyi ifade edemem kendi görüşlerini” Çevirmenler Birliği başkanı Turan Parlak çalıştay sürecinde standardın, özellikle kitap çevirmenleri açısından getirdiği ya da getirebileceği sınırlamalara dikkat çektiklerini, fakat bunların dikkate alınmadığını açıkladı. Birlik olarak kitap çevirmenliğinin sınavla belirlenen bir meslek olmadığını savunduklarını, sınavın zorunlu hale getirilmesinden kaygı duyduklarını belirten Parlak, bu çerçevede üye oldukları CEATL’dan da görüş aldıklarını ve ilgili kurumlara ilettiklerini, ama dikkate alınmadığını da belirtti.
Toplantıya katılan Türkiye Yazarlar Sendikası genel sekreteri Müslim Çelik de yazarlıkla çevirmenlik arasındaki ilişkiye değinerek, bu mesleklerin sınavla ve standartla belirlenmesinin kolay olmadığını savundu.
Çalıştayın diğer katılımcıları bu kaygıların şimdilik yersiz olduğu ve genel olarak çeviri alanını daha iyi koşullara çekmek için bu standardın önemli bir zemin olduğu görüşünü savundular.”

Çalıştayın en hararetli konusu bu oldu, birçok kitap çevirmeni ve akademisyen kendi fikirlerini belirttiler. Kitap çevirmeni yazar mıdır, hem yazar hem çevirmen midir yoksa sadece çevirmen midir? şeklindeki üç şıklı cümle uzun tartışmalara sebep oldu. Buradaki en önemli nokta bence şuydu, üç farklı görüşü savunan 10’dan fazla konuşmacı bir kez bile seslerini yükseltmedi, konuşmaları bitene kadar birbirlerini dinlediler ve saygı çerçevesinde tartıştırlar. Tabii Turgay Hocanın karşılıklı soru cevaba izin vermemesi ve tartışmayı çok iyi yönetmesi de takdire şayandı. Söz almayan kimse kalmayana kadar bu konu da tartışıldı. Turan Hoca da sürece destek verdiğini ve fikirlerini yeni çalışmalara taşıyacağını belirtti.

Gelelim herkesin satır satır okuması gereken bölüme yani meslek profili bölümüne. Biz kimiz? Çevirmen kimdir? Sözlü çeviri nedir? Ardıl Çeviri nedir? Özel alan çevirisi nasıl yapılır? Çeviriye nasıl hazırlanılır? Çeviri bitiminde çevirmen ne yapmalıdır?

Tags: