Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan bir noter tarafından “imzalı kaşeli yemin zaptı” na sahip olan çevirmenlerin ortak adıdır. Son bir kaç yıla kadar, o yabancı dili bildiğinize dair bir diploma (Anadolu Lisesi, Kolej, kurs/dershane) ve nüfus kağıdı getirmek yeterli idi. Noter huzurunda yabancı dil bilginizi bu belge ile kanıtladıktan sonra nüfus cüzdanınız ile bu yemin zaptına sahip olabiliyor ve de çevirdiğiniz evrakların altına imzanızı atıp, kaşenizi basabiliyordunuz.Fakat son zamanalarda sanırım bu belgenin bu kadar çabuk alınabilmesi sonucunda ortaya çıkan, ehil kişilerce yapılmamış çevirilerin çoğalması ve noterlerin bu sebeple zor durumda kalması nedeniyle, şimdi çok daha değişik bir prosedür izleniyor. Bunun bir iki yolu mevcut. Yaygın olarak uygulananaı şu şekilde: Bir tercüme şirketine bağlı olarak çalışmaya başladığınızda, anlaşmalı oldukları notere gidip tabir-i caizse size kefil oluyorlar ve yine gerekli evrakları tamamlayıp, noterin bildiği bir dilde tercüme yapıyor iseniz ufak bir deneme metni çevirip noter yeminli tercüman olabiliyorsunuz, ama bu durumda da sadece o noterden geçecek evrakların altına imza atabiliyorsunuz. Bu durumda tercüme bürosunun dürüstlüğüne dikkat edilmesi gerekmekte, çünkü yemin zaptınızı kendilerine verirseniz, sizin yaptığınız ya da yapmadığınız her belgenin altına adınıza kaşe ve imza vurabilirler, artık kendinizi nasıl aklarsınız bilemem :) Çünkü gerçekten rakam hatası nedeniyle bile hapse giren tercümanlar var. Noter altına “doğruluğunu beyan ederim” diye imza atsa dahi, onlar bir şekilde kurtuluyorlar, olan tercümana oluyor.Bu yüzden noterli evraklarda çok çok dikkatli olmak gerekiyor.

Tags: